Then you'll know tradutor Turco
1,018 parallel translation
Then you'll know there isn't anyone here but me.
Ondan sonra burada benim dışımda kimsenin olmadığını anlarsınız.
By then you'll know more about Leiningen than I do.
O zamana kadar onunla ilgili benden daha fazla şey bileceksiniz.
Then I know you'll understand what I have to tell you.
O zaman sana söylediklerimi anlayacağını biliyorum.
Tell me what you want to dream about then I'll know what to give you.
Bana görmek istediğin rüyayı söyle ben de sana ne verebileceğimi bileyim.
And then he'll call her back to life just like the man in the Bible, you know.
Sonrasında onu hayata geri çağıracak, biliyorsun İncil'deki adam gibi.
Think about it, and then you'll know... that the trouble is inside you.
Bir düşün, sonra anlayacaksın ki gerçek problem, senin içinde.
If you want to know what whaling is... then you'll know by clapping an eye on Captain Ahab.
Eğer balina avcılığını anlamak istiyorsanız Kaptan Ahab'a söyle bir bakmalısınız.
- I know mother. Watch it, now it's progressive then you'll collect grits from the floor,
Gerçi herşeyin iyisini ortaya dökersen, parçaları sonra yerden toplarsın ya, neyse.
I'll tell you what, we could start out on Lex, and then go uptown... and then downtown, and then end up at a little bar I know on 3rd.
İlk önce Lex'e gidelim, sonra şehrin yukarısına sonra aşağısına sonra da 3. Cadde'de bildiğim küçük bir bara gidelim.
Now then, I don't know who did this yet, but I'll tell you this. I'm going to find out.
Şimdi, kimin yaptığını henüz bilmiyorum, fakat size şunu söyleyeyim.
But, you know, I'll be getting an answer to my wire pretty soon, and then maybe I'll know...
Fakat, biliyorsun, çektiğim tele yakın zamanda bir yanıt alacağım, ve o zaman belki de bileceğim...
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
But if it's Jane, if... if she'll just understand... how much a little girl needs love and understanding... then I won't mind dying... you know, if she'll just take good care of her for me.
Bunu biliyorum. Ama eğer Jane... Jane, küçük kızımızın sevgiye ve ilgiye ne çok gereksinimi olduğunu anlarsa ölmek umurumda olmaz.
Then you'll know that the killing was motiveless.
O zaman cinayetin nedensiz olduğunu bilirsin.
Good. Good, then I'll let you know.
Güzel. güzel, o zaman sana haber veririm
Do you know, if we sit here till then... it'll be the longest we've been together in the last three weeks.
Biliyor musun, sabaha kadar burada oturursak... son üç haftadır beraber olduğumuz en uzun süre olacak bu.
See. if you know something might happen to her if you try to play it too smart. then maybe you'll take us right to the money instead of leading us all around the hills for days and days.
Bak, Ona birşey olmasını istemiyorsan Bize oyun oynamadan, doğruca paraların olduğu yere götüreceksin günlerce tepelerde oradan oraya boşuna dolaştırmadan.
And if you lose me, then you'll know I loved you and wanted to go on loving you.
Beni kaybedersen, bil ki seni sevmiştim ve sevmeye devam etmek istemiştim.
I'll let you all know when I'll be making a new start, and if you're free, then I'd like you to join me.
Yeniden başladığımda size haber veririm. O zaman müsaitseniz bana katıImanızı isterim.
- You tell me, then we'll both know.
- Sen söyle. - İkimiz de biliyoruz.
- Let me know when you're ready to engage guns and then we'll turn. - Aye-aye, sir.
Silahlar hazır olduğunda bana bildirin.
And you'll know, and then we'll see.
Ya sonra?
And then on Sunday I'll come and see you, and then if you're very good at Christmas I'll give you a very nice present, you know that doll...
Sonra Pazar günü gelip seni göreceğim ve eğer iyi olursan Noel'de sana çok hoş bir hediye vereceğim. Şu bebek var ya...
When you come home, when you've learned everything the Poles know and all there is to know about the Poles, then you'll be ready to fight them, and not before.
Eve geldiğin zaman, Polonyalıların bildiklerini öğrendiğinde ve Polonyalılar hakkında her şeyi ögrendiğinde, işte o zaman onlarla savaşmaya hazır olacaksın, ama daha önce değil.
You know what'll happen then.
Sonra ne olacağını biliyorsunuz.
Anyway, in six weeks you'll have to hand over the house and then she'll have to know.
Herneyse altı hafta içinde evi devretmek zorunda kalacaksın... Ve o öğrenmek zorunda kalacak.
Then do you know what I'll do?
Ondan sonra ne yapacağım biliyor musun?
Then you'll know what I gave you for your tenth birthday.
Onuncu yaş gününde sana ne aldığımı da hatırlıyorsundur o zaman.
Then he'll know you've notified us.
Dediğinizi yaparsak bizi aradığınızı anlayacaktır. Yani?
And then sometime, not too long, you can let me know, and I'll go wherever you want me to and they'll never find you.
Sonra, çok uzak olmayan bir gün, bana haber verirsin nereye istersen oraya gelirim. Seni asla bulamayacaklar.
First, breakfast at a little café, then we'll dance from one end of Paris to the other, opera at five, then the guards and the singing of the Marseillaise, off to Montmartre for the fireworks, then supper and champagne and, you know, live.
Önce bir kahvede kahvaltı, sonra Paris'in her yerinde dans edeceğiz, operaya gideceğiz, sonra Marseillaise marşı, sonra havai fişekler, sonra akşam yemeği, yaşayacağız işte.
Well, then, you'll know how to behave.
O zaman, nasıl davranman gerektiğini biliyorsun.
There's room to land round here you know. It'll all be ending for you soon then?
- Hepsi yakında bitecek.
Ivan sing me any song you know then I'll sing you a song you will not understand
İvan bana bildiğin bir şarkı söyle. Sonra ben sana bir şarkı söyleyeceğim. Anlamayacaksın....
Then you know I'll never paint again.
O zaman benim bir daha boyamayacağımı da biliyorsun..
Right. I'll let you know everything more fully then.
İyi. her şeyi o zaman anlatırım.
When you know ten times more math than you know now, then you'll understand it.
Şu anki seviyenden 10 kat daha fazla matematik bilir duruma geldiğinde tüm bunları anlayacaksın.
If you knew what I've been through, then you'll know why I ask you,
Neler yaşadığımı bilsen, sana neden yalvardığımı anlardın,
When you stop trying, then you'll know who you are.
Denemekten vazgeçtiğinde, kim olduğunu o zaman anlayacaksın.
Then I'll really enjoy my life You know
İşte o zaman hayatım harika olacak bilirsin...
Then you'll know.
O zaman bileceksin.
And then you'll know!
Sonra bileceksiniz!
"Then you'll know if you're unhappy for a reason."
"O zaman mutsuzsan, nedenini bileceksin."
It's about what's happening now and if you listen to the lyrics and you listen to the, to the rhythm and, and what's in the music then you'll know what's, what's going on with the culture.
Şu anda olan biten bu, ve sözleri ve müziği dinlersen, o zaman ancak buradaki kültürü anlayabilirsin.
Well, you know what it feels like, then. You'll feel just a little bit dizzy, I expect.
Şimdi biraz... başınızın döndüğünü hissedeceksiniz.
No, but then, you know, if the time comes along... and you want something and you don't take it... because you say, well, so and so and so and so... and you don't wanna hurt somebody and don't wanna... And then it'll be all gone tomorrow.
Hayır, ama istediğin bir şey vardır ve zamanı gelmesine rağmen şu sebepten veya bu sebepten, öylesine bir nedenden almazsın birilerini incitmek istememişsindir filan ve sonra ertesi gün yitirirsin.
Then I'll let you know... who our guest is
Sonra gelen konuk hakkında... sana bilgi veririm
That's a bet you're gonna have to win because if we do meet again then that'll be the end of it, you know.
Bu kazanman gereken bir bahis çünkü yine karşılaşırsak, o zaman sonu gelmiş olacak.
Let's try. Then you'll know.
O zaman yaşayıp görelim.
Then you'll be thrilled to know I would like permission to dig up Billy Schaffer to do an autopsy.
Billy Shaffer'in mezarını açıp otopsi yapmak için izin istediğimi söylesem ödün kopar o zaman.
I know, I'll put some sugar in your champagne, then you'll talk.
Şampanyana biraz şeker koyacağım sonra konuşacaksın.
you'll know 126
you'll know it when you see it 17
you'll know it 23
you'll know soon enough 17
you'll know what to do 26
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
you'll know it when you see it 17
you'll know it 23
you'll know soon enough 17
you'll know what to do 26
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know what i'm sayin 29
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know what i'm sayin 29