There is no way tradutor Turco
3,218 parallel translation
There is no way out.
Çıkış yok.
No, there is no way I'm standing in that crack house.
Bu yıkık evde durmamın imkanı yok.
I did it, it's unsolved, but there is no way out.
Ben yaptım, bu çözüme kavuşamadı, çıkış yolu yok.
As long as he is free, there is no way that her soul can be laid to rest.
O serbest olduğu sürece kızımın ruhunun rahata kavuşacağını sanmıyorum.
There is no way that I'm gonna go looking for one person, who may or may not know where he lives.
Onun nerede yaşadığını biliyor olabilen bir kişiyi arayacak değilim.
There is no way I am turning this car around.
Bu arabayı hiçbir şekilde geri döndürmüyorum.
Once they sample you, and you're in the computer there is no way back.
Bir kez seni örnekleyip, bilgisayara attıklarında, artık geri dönüş yoktur.
There is no way I can imagine Aaron in this world.
Bu dünyada Aaron'ı kafamda canlandırmanın hiç bir yolu yok.
Basically there is no way to find Aaron.
Temel olarak, Aaron'ı bulma şansın yok.
And on the other side, there is no way of knowing who he is now.
Ayrıca, diğer tarafta da onun şu an kim olduğunu bilmenin bir yolu yok.
There's been some effort to comply with the Chemical Weapons Convention... but there is no way they will be able to destroy it all before the deadline.
Kimyasal Silahlar Sözleşmesine uymak için biraz çaba gösteriliyor, ama silahların hepsini süre bitimine kadar yok etmelerine imkan yok.
There is no way that I could stab someone in the throat.
Birini boğazından bıçaklamam için yapabileceğim bir yol yol. Hayır, doğru.
- and there is no way...
- Ve hiçbir yolu yok.
There is no way he called you.
Onun seni araması imkansız.
If you and DeBrie had a previous relationship, there is no way you can be her therapist.
Eğer DeBrie ile bir ilişki yaşadıysan onun terapisti olmana imkan yok.
There is no way out of the infection zone.
Enfeksiyon bölgesinden çıkmanın hiçbir yolu yok.
I'm going to Eileen's right now to tell her that there is no way that we are working with that man.
Bu adamla beraber çalışmamıza imkân olmadığını... -... söylemek için şimdi Eileen'e gidiyorum.
Look, there is no way a man could have done anything like that.
Bak, bir insanın öyle bir şeyi yapabilmesi olası değil.
There is no way you could prevail.
Bundan paçayı sıyıramazsınız.
There is no way I'm missing that.
Bunu asla kaçıramam.
There is no way to function in the modern world without one.
Modern dünyada onsuz olmuyor.
But, Poutulik, there is no way to cross!
Ama Poutulik, karşıya geçmenin bir yolu yok ki.
There is no way Walt's getting to you.
Walt sana asla ulaşamaz.
I told not think there is no way out.
Burdan çıkışın olmadığını söyledim.
Is there no way around?
Etrafından dolaşılamaz mı?
This is the reality. And there's no way out.
Asıl gerçek bu ve buradan çıkış yok.
There is no fucking way out of here.
Burdan çıkış yolu yok.
There is no easy way to say this.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok.
It can't, because there's no way that what Lena and I feel for each other... is gonna turn into something wrong or evil.
Olamaz çünkü Lena'yla benim birbirimize karşı hissettiğimiz şeylerin yanlış ve şeytanca bir şeye dönüşme imkanı yok.
- But there is no other way!
- Başka yol yok!
There is no other way.
Başka yolu yok.
There is no Freeport bank account in my name and there is no possible way anyone can prove it.
Benim adıma Freeport'ta bir hesabım yok. Ve bunu kimse ispatlayamaz.
It was based on the fact there is no other way out.
Başka bir çıkış yolu olmadığı gerçeği üzerine kuruluydu.
There is no other way!
- Hayır, yok.
Is there no way to get it clean?
Kıyafeti temizlemenin bir yolu yok mu?
There's no way of telling who it is anyway.
Kim olduklarını söylemeye imkân yok.
Is there no way out?
Hiç çıkış yolu yok mu?
As long as his feed is hosted remotely, there's no way to find it.
Görselleri uzak bir sunucuda tuttuğu müddetçe, onu bulmanın yolu yok.
This way, my master says, we make certain there is no weakness left in them.
Sahibim, bu sayede içlerinde zayıflık kalmadığından emin olduğumuzu söylüyor.
There's no way I can win, is there?
Hiçbir şekilde kazanamam, değil mi?
There's no good way out of this, is there? There's no...
Bunun sonu iyi olmayacak, değil mi?
There is no right way out of this.
Bunun sonu hiç iyi bitmeyecek.
If his mobility is as limited as it seems, and, you know, with those attacks, then there's no way he could have done it, you know?
Eğer hareket yeteneği göründüğü kadar sınırlıysa, saldırılara bakarsak onun yapmış olmasına imkan yok.
My thesis is that there's no way to tell which is the real thesis.
Benim tezim, hangi tezin doğru olduğunu belirleyecek bir tez olmadığı.
We wait until Monday, and there's no way to know how much this is gonna blow up on us.
Pazartesiyi beklersek bize neye mal olacağını bilemeyiz.
There is no good way of doing this.
Bunu yapmanın güzel bir yanı yok.
There's no way to redo, this is the final evidence.
Yeniden yapmanın yolu yok. En son kanıtı bu.
I know that is not what you want to hear, but there is no other way.
Duymak istediğiniz şeyin bu olmadığını biliyorum. Ama başka yol yok.
I think there is no doubt that the best way to advance the enquiries into these three tragic murders is to view them as related and to proceed accordingly.
Bu üç trajik cinayet soruşturmasını en iyi şekilde ileriye taşımak ve buna göre devam etmek için şüphemin olmadığını düşünüyorum.
Is there no way to talk you out of this?
Seni bundan vazgeçirecek bir çarede mi kalmadı?
I mean, if you were to promise me right now that you have told me everything, there are no more secrets, it is finally all out in the open... maybe, maybe I could look for a way to understand and... and start again.
- Sanırım, hiçbir şeyi saklamadan, herşeyi olduğu gibi anlatacağına şimdi burada söz verirsen, sonunda herşey açığa çıktığında... belki, belki anladığıma bakarım ve... ve yeniden başlarım.
there is no way out 29
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there isn't time 60
there is someone 42
there is no 294
there is none 72
there is a problem 53
there is one 67
there is a difference 51
there is no hope 26
there is no plan 22
there isn't time 60
there is someone 42
there is no 294
there is none 72
there is a problem 53
there is one 67
there is a difference 51
there is no hope 26
there is no plan 22