They have it tradutor Turco
9,140 parallel translation
And so would every client you have if they thought they'd get away with it.
Ve diğer bütün müvekkillerin de, eğer paçalarını kurtaracaksa aynısını yaparlardı.
It's that teleological bullshit they used to teach us in school where you're walking through a desert and you see a watch in the sand, and it has all these intricate gears and shifts and beautiful engraving... And anything that, uh, beautiful and perfect must have been built by somebody.
Küçükken okulda öğretilen teolojik bir saçmalık işte,... çölde yürürken, kumların arasında bir saat buluyorsun diyelim,... çarkları, dişlileri, üzerindeki oyması çok karmaşık bir şekilde tasarlanmış,... her parçası öyle güzel ve kusursuz ki birisi tarafından yapılmış olmalı.
The ambassador thinks I'm completely incompetent, the entire office is... if it was anyone other than you, they would have been gone long weeks ago.
Büyükelçi tamamem beceriksiz olduğumu düşünüyor, bütün ofis... Eğer senin arkadanda başka biri olsaydı çok önce yollanırdın.
Don't you think they would have found it by now?
Adamı şimdiye kadar yakalayamadılar mı?
there are those who merely believe they have power, and there are those who actually have it.
Bir, güce sahip olduğuna yalnızca inancı olanlar vardır, bir de ona gerçekten sahip olanlar.
So in order to survive, they have to take it from other people, otherwise they, like, freeze to death.
O yüzden hayatta kalmak için başkalarından çalışıyorlar, yoksa donarak ölüyorlar.
Well, I mean, as I have told you before, it's 90 % of the people who are here, they came by the name of Taliban here but they are not actually Taliban.
Taliban diye geldiler ama aslında Taliban değiller.
They don't even have cards for it.
Bunun için kartpostal bile yok.
As the truth of corruption behind their shareholders and executives come to light they have stated their intentions of raising the voices of everyone else against it.
Hissedarların ve yöneticilerin yolsuzluk gerçeğini ortaya çıkararak buna karşı olanların sesi olmak niyetinde olduklarını ifade ettiler.
But then I discovered that they did have thixotropic agents, which means that it was made after 1994.
Ama sonradan farkına vardım ki üzerlerinde tiksotropik oluşturucular vardı. Bu da, 1994'ten sonra demek oluyor.
So if they want my head, let them have it.
Eğer kellemi isterlerse bırak alsınlar.
I'm telling you, if a 25-year-old walked into that boardroom upstairs and suggested that it would be off the hook if they all killed themselves, they'd all have nooses around their necks by the time his presentation was over.
Şu kadarını söyleyeyim, 25 yaşında biri yönetim kurulu toplantısına girse ve hepiniz kendinizi öldürseniz çok süper olur dese daha sunum bitmeden hepsi boynuna ilmek geçiriverir.
They should have alternate endings for the parents that have had to sit through it a thousand times.
Oturup binlerce kez izlemek sorunda kalan ebeveynler için alternatif bir son yapmalılar bence.
Respectfully, the people in my room are smarter than the people in your room, and they say that it should have worked.
Saygılarımı sunarım ama şu anda yanımda olan insanlar, sizinkilerden daha zeki ve bunun işe yaramış olması gerektiğini söylüyorlar.
If it was up to them, they would have ice cream for breakfast.
Onlara kalsa kahvaltıda dondurma isterler.
Well, I'm sure next time mom and dad have business out of the country and they get a free extra ticket, it'll go to you.
Annemle babamın yurt dışında bir dahaki sefere işi olduğunda ve fazladan bir biletleri olduğunda kesin sana gelir bu sefer.
It says a lot about somebody that they would have the wit, the imagination, the audacity, to name a computer in the fashion that Steve named this and believe that you're going to be able to get away with it.
Bir bilgisayara Steve'in yaptığı gibi bir isim verecek ve bunun yanına kar kalacağına inanacak zekaya hayal gücüne ve cesarete sahip kişiler hakkında çok şey anlatıyor.
In Be Here Now by Ram Dass, one of the memories I still have after all these years was when someone goes into a state of enlightenment but they do it while they're still attached to their ego...
Ram Dass'ın Be Here Now kitabında yıllar geçmesine rağmen hatırladığım biri şey var. Biri aydınlanma durumuna geçtiği halde bunu hâlâ egosuna bağlıyken yapıyorsa buna, Steve'in söylediğinden hatırladığım kadarıyla "altın zincir" denir.
But the ones that aren't, you know that if they ever used a computer, it would have been a Mac.
Ama hayatta olmayanlar bilgisayar kullanacak olsaydı o bilgisayar bir Mac olurdu.
They'll take any suffering if they can just be in charge of their destiny and not have it in somebody else's hands.
Kendi kaderlerini yönetebilirlerse ve başkasının ellerine vermezlerse her türlü sıkıntıya katlanırlar.
Apparently, they didn't have it coming.
Anlaşılan haksız yere yapmış.
They don't even know what it's like not to sleep in a bed. Or have a bathroom.
Yatakta uyumamanın, tuvalet olmamasının nasıl bir şey olduğunu bilmiyorlar.
Your friends only have to act like they have goals other than winning this war, allies other than us, and that would be it.
Dostlarının savaşı kazanmaktan başka amaçları bizden başka müttefikleri varmış gibi davranmaları kâfi, iş orada biter.
It says that a lot of cops would have become criminals if they hadn't turned to law enforcement.
Buna göre, birçok polis, kanun adamı olmasa suça bulaşırmış.
It our statements are exactly alike, they may have doubts.
Bizim ifadelerimiz çelişirse süphelenirler.
They just take whenever they want, and they have no problem turning their backs on the people who gave it to them... people like me, who strap on their boots every day, kiss their wife and kids goodbye,
Bir şeyi istedikleri zaman alırlar ve istediklerini veren insanlara sırtlarını dönmekte bir sorun görmezler.
It's about the ordinary working guy who's just trying to put some food on the table, just trying to feed his kids, but he can't compete with the corporate cartels who will not be satisfied until they have every last penny, and that's why I wrote this.
Evine ekmek götürmeye,... çocuklarının karnını doyurmaya çalışan, sıradan, çalışan bir adamın hep daha fazla kazanmak için uğraşan büyük şirketlerin karşısında ezilmesi hakkında,... senaryoyu da bu yüzden yazdım.
I'll take a little tomorrow, if they have not eaten it all.
Yarın biraz yapacağım, tabii kalmışsa.
They'll just have to make it to his tear duct like we planned. Is there enough time to make it to the clot,
Kan pıhtısını bulup, lazerle parçalayıp kaçacakları kadar zaman var mı?
They have to be lined up perfectly if we're gonna try and direct the energy from that room, bounce it - all the way down the hallway into that room there. Got it?
Çünkü enerjiyi şu odadan koridorun sonundaki o odaya ileteceğiz.
- Ah. - They can't send or receive signals, but new satellites with live broadcasts, they have a video buffer. They retain a certain amount of data before broadcasting it.
Sinyal gönderip alamıyorlar ama canlı yayın yapabilen video belleğine sahip yeni uydular yayınlanmadan önce belli bir miktar datayı kaydediyor.
Or whatever it is they have.
- Ya da her nasılsalar.
Every article that comes out about me has your name somewhere in it, because apparently, there's this rule... in order to mention my name, they also have to report to the world that there's a man who wants me.
Benimle ilgili yazılan her makalenin bir yerinde senin adın geçiyor. Çünkü görünüşe göre şöyle bir kural var benden bahsettikleri zaman..... beni isteyen bir erkek olduğunu dünyaya duyurmaları gerekiyor.
Well, I have it on good authority that this story is nothing but a lie, and that the White House is so terrified of the truth coming out, they're running a secret war room to help their good friend Cyrus Beene save face...
Sağlam bir kaynaktan aldığım bilgiye göre Bu hikaye hiçbirşey! ve tamamiyle yalan
It's just that Zoe's parents are in town, and they want to have dinner. No, Tim.
Hayır Tim.
This family, they want to give it to a Palestinian charity, but it might have illegal ties...
Aile, paranızı Filistin için bağışlamak istiyor ancak yasal sorunlar çıkarabilir.
How long have they been at it?
- Başlayalı ne kadar oldu?
Well, yes, actually it will, if they have identical stability sequences on either side, and... you gave me yours.
Aslına bakarsan yarayacak. Yani aynı denge sekansına sahiplerse bu mümkün ve sen de bana kendininkini verdin.
Well, does it look like they have skinny margaritas?
Düşük kalorili margaritaları olan bir yer gibi mi duruyor burası?
But the way in which he refused to discuss it leads me to believe that they do, in fact, have some government affiliation.
Ama konuşmayı reddetmesinin nedeni beni aslında hükümet işi yaptıklarına inandırmaya çalışmaktı.
So, people out there have gotten very used to the fact they can say anything you want, because I'm never going to give an interview, so, it's never going to be disputed.
O yüzden insanlar ne isterlerse onu söyleyebilecekleri gerçeğine alıştılar çünkü ben asla bir röportaj vermeyecektim. böylece yalanları bozulmayacaktı.
Um, I will be able to tell it my way, and if somebody is reasonably open to a different story or a different, um, situation than what has been put in the media, then they'll have an opportunity to believe it.
Şimdi kendi istediğim gibi anlatabileceğim. ve eğer medyada yansıtılanların dışında bir hikayeye ya da duruma makul bir şekilde hazır olan birileri varsa artık buna inanmak için bir alternatifleri olacak.
Why do they even have water if you're not supposed to hit it there?
Suya atılmıyorsa o zaman ne diye su koymuşlar?
Maybe he was afraid to have the car there, because they might want to search it or look at it.
Belki de arabanın orada olduğunu söylemeye korktu... çünkü arama yapmak isteyebilirlerdi.
What they accomplished in their lives, whatever it might have been, they accomplished on their own.
Hayatları boyunca ne elde ettilerse her ne olursa olsun, bunu tek başlarına başarmışlardı.
- It's got to be summat big, they've never cooked dinner before, have they?
- Büyük bir şey olmalı daha önce hiç böyle bir yemek muhabbeti olmamıştı.
- They might have done. Get it open.
- Düşünmüş olabilirler.
They can not do so if we have confirmation that it is Russian.
Onların Rus olduklarını kanıtladığımız sürece mecburlar.
It criminals with long imprisonment. Their no one would have missed out on the plant. Apparently they spent together with Russian employees.
Bizzat Ruslar tarafından oraya gönderilen suçlularmış.
Why wouldn't they have returned it to the owner?
Neden arabayı sahibine tekrar teslim etmediler?
Oh, I'm sure they have the money. It's just..... I can't do business with them.
Paraları vardır elbette ama onlarla iş yapamam.
they have 241
they haven't 69
they have no idea 25
they have her 17
they have nothing 20
they have guns 38
they have to 65
they have to be 24
have it your way 210
have it 105
they haven't 69
they have no idea 25
they have her 17
they have nothing 20
they have guns 38
they have to 65
they have to be 24
have it your way 210
have it 105
have it your own way 27
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287