English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Thrilled

Thrilled tradutor Turco

2,804 parallel translation
I am so thrilled you have a drinking problem.
İçki sorunun olması beni çok etkiledi.
Yes, and he would be thrilled if we could work this out.
Evet, eğer bunu çözebilirsek kendisi de bundan mutluluk duyacaktır.
I was so thrilled when you called.
Aradığında çok heyecanlandım.
She cared about your books as much as you do, and she would be thrilled to know that you have written possibly your most successful novel to date.
O da en az senin kadar kitaplarına değer veriyordu ayrıca şu ana kadarki en başarılı kitabını yazmış olduğunu duysaydı çok sevinirdi.
She was thrilled.
Woo Joo çok mutluydu.
And the crowd here is thrilled!
Kalabalık çıldırıyor.
- He's thrilled.
- Havalara uçtu.
He'll be thrilled.
Etkilenecek.
I should think they're thrilled to be alone at last.
Sonunda yalnız kaldıkları için bence gerildiler
Shoot, I am so thrilled.
Of, çok sevindim.
- -Joey-Z, they're not too thrilled either.
- Joey-Z, onların heyecanları yok.
So I get very nervous, and say : "I'm so thrilled".
Çok sinirlendim ve şöyle dedim : "Çok heyecanlıyım".
- He'll be thrilled to see you.
- Seni gördüğüne sevinecek.
I thought you'd be thrilled about the painting.
Resimden etkilenirsin diye düşünmüştüm.
I'm thrilled with the progress that you've made.
Gösterdiğiniz gelişme beni ürpertti.
We are thrilled, and I especially am very thrilled, to be here and to be a part of this very special day.
Ürperdik ve özellikle ben çok ürperdim. Burada olduğum ve bu özel olayın parçası olduğum için.
I'm thrilled that you would think of me.
Beni düşünmüş olmanıza çok sevindim.
Are you just thrilled being yourself all day or is it a part-time job?
Kendine bayılman, tam gün mü yoksa yarım günlük bir iş mi?
We were so thrilled by your concert, my wife and I.
Eşim ve ben, konserinizden çok etkilendik.
At first, he wasn't thrilled with this proposition, but he realizes that this deal is your ticket home.
İlk başta teklifimiz onu pek heyecanlandırmadı. Fakat bu teklifin eve dönüş biletin olacağını anladı.
I'm thrilled to meet you, Frédérique.
Seninle tanışacağım için heyecanlanıyorum, Frédérique.
Thrilled.
Memnun oldum.
And can we say how thrilled we are to see you?
Seni gördüğümüze ne kadar sevindiğimizi söyleyebilir miyiz?
The obedient girlfriend, the happy lover. Thrilled by his every word, honoured that he chooses me to bore with them.
Mutlu aşık.. ya da öyle görünen
And we're just thrilled.
Ve çok heyecanlıyız.
They don't look thrilled.
Pek mutlu gözükmüyorlar.
It's what thrilled me when I first saw her.
Onu Trianon'da ilk gördüğümde heyecandan titremiştim.
I am thrilled.
Heyecanlandım.
No. I'm not mad, I'm thrilled.
Hayır, kızgın değilim.
And we've got something very special, something we're thrilled about.
Ayrıca çok özel bir stratejimiz var, çok umut bağladığımız bir şey.
I'M SURE YOU AND YOUR HUSBAND ARE JUST THRILLED.
Eminim sen ve kocan çok heyecanlısınızdır.
My name is Mala, and my tribe would be thrilled to have you as our honored guests.
Benim adım Mala, kabilem sizi onur konuğu olarak ağırlamaktan mutlu olacaktır.
My name is Mala, and my tribe would be thrilled to have you as our honored guests.
Benim adım Mala, ve kabilem sizi onur konuğu olarak ağırlamaktan mutlu olacaktır.
I think what little miss humble is trying to say, Becks, is that we just couldn't be more thrilled.
Bence bu kadının söylemeye çalıştığı şey ; .. daha mutlu olamazdık
I just want to take a moment to inform you of how thrilled Senator McCain is.
Size bilgi verecektim Senator McCain ile ilgili
I was thrilled to be cleared of all wrongdoing.
Bu yanlışlık karşısında şaşkınım
You should be thrilled.
Heyecan duymalısın.
I mean, not officially yet,'cause my dad's not totally thrilled with the idea, so maybe also art history?
Babamın bu fikre pek sıcak bakmaması nedeniyle henüz resmiyet kazanmadı ama sanat tarihi de olabilir yani.
Of course, I'm thrilled.
Tabii, çok sevindim.
And I'm thrilled, and I'm happy.
Heyecanlandım ve mutluyum.
Dr. Fargo, let me be the first to say how thrilled I am to have you back.
Dr. Fargo, öncelikle geri dönmenden ne kadar büyük bir heyecan duyduğumu söylemek isterim.
I was so thrilled when he said he was taking up his place in September.
Eylülde okula geri döneceğini söylediğinde çok mutlu oldum.
She was thrilled to see you again.
Sizi yeniden görmek için yanıp tutuşuyor.
Naturally, I was thrilled.
Doğal olarak çok heyecanlandım.
( Linda ) My mother was not thrilled when we decided to get married and didn't want her daughter to have to suffer any negativity from others.
Evlenmeye karar verdiğimizde, annem çok sevinmedi. İnsanların olumsuzluğundan kızının acı çekmesini istemedi.
It was a time when Bruce had so much opportunity and he was so thrilled to co-produce Enter the Dragon.
Eline bu kadar fırsat geçtiği zaman, tam zamanıydı. Enter the Dragon'u ortak yapmaktan çok heyecanlanmıştı.
Yes, he will be thrilled.
Evet, çok heyecanlanacak. Pekala.
They're gonna be thrilled you're showing up tonight.
Bu akşam orada bulunacak olmana çok sevinecekler.
I suppose Jamie's thrilled.
Sanırım Jamie bayağı heyecanlanmıştır.
She'd be thrilled.
Heyecanlanırdı.
No, Dad I'm thrilled that they wanna invest in the line. Thank you.
Hayır, baba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]