To dinner tradutor Turco
14,091 parallel translation
- We're supposed to go to dinner.
- Yemeğe gitmemiz lazım.
Alex has that new client who wants to go to dinner.
Alex'in yemege gitmek isteyen yeni bir musterisi vardi.
Show up to dinner before your NZT wears off.
NZT'nin etkisi geçmeden yemeğe gidersin.
Hey, we're going to dinner.
Yemeğe çıkıyoruz. Geliyor musun?
We were going to dinner, and she started coughing and having trouble breathing. - How long ago was that?
Yemeğe gidiyorduk ve öksürmeye başladı sonra da nefes almakta zorlanmaya başladı.
At least you have someone to go to dinner with.
- Tebrikler. En azından çıkacak birin var.
Oh, I want to take you to dinner.
Oh, sana bir yemek ısmarlamak istiyorum.
We went out to dinner to celebrate my dad's birthday.
Akşam yemeğe gittik babamın doğum gününü kutlamak için.
Which is why I think you going out to dinner with Castle is a mistake.
Bu yüzden bence Castle'la yemeğe çıkman bir hata.
So, first night of the conference, a bunch of us went out to dinner, and Reverend Baker ordered a bottle of Cabernet.
Konferansın ilk gecesi bir grup akşam yemeği için dışarıya çıktık ve Rahip Baker kırmızı şarap sipariş etti.
Maddie, daddy and I are ready to go to dinner now.
Maddie baban ve ben yemek için hazırız.
Paula Norwood called and invited us to dinner Friday night, and I could barely hear what she said.
Paula Norwood arayıp bizi Cuma gecesi yemeğine davet etti ve ne dediğini zar zor duyabildim.
- Are you ready to go to dinner?
- Yemeğe gitmeye hazır mısın?
One thing led to another, a cup of tea to dinner, dinner to dancing.
Olaylar birbirini takip etti. Çaydan yemeğe, yemekten dansa.
He, uh, asked me to dinner to talk, and I'm trying really hard not to get too excited about it.
Konuşmak için yemeğe çıkmak istedi. Fazla heyecanlanmamaya çalışıyorum.
I'm going to dinner with April.
April'la yemeğe çıkacağım.
I was told to pay for our dinner.
Akşam yemeğini ödediğimi söyledim.
Hey. Ryan wants to take you and me out tonight to Lombardi's for a special dinner.
Ryan bu gece ikimizi özel bir yemek için Lombardi's'e götürmek istiyor.
I need you to sweep all the leaves off the trampoline before dinner.
I need you to sweep all the leaves off the trampoline before dinner.
There is a dinner reception tonight to honor the Votanis Collective... your ancient enemy, I know, but the Vice Chancellor has requested your presence to discuss peace.
Bu akşam ziyafet var. Votan Birliği onuruna. Eski düşmanın.
I think we're gonna have to ride this out until dinner.
Akşam yemeğine kadar sağ kalmamız gerekecek herhalde. Tabii canım.
And besides, how often do my mama and my baby mama get to have dinner together?
Hem ayrıca ne sıklıkla annem, karım ve bebeğimiz beraber akşam yemeği yiyoruz ki?
I was fasting that day so I had dinner at 12 : 00 and went to bed at around 12 : 30 am.
O gun orucluydum bu yuzden aksam yemegini 00.00'de yedim 00.30 gibi de yatmaya gittim.
Hey, Cabe, you want to grab dinner?
Cabe, akşam yemeği yiyelim mi?
Plus, he would like to have dinner with us.
Bir de ikimizle yemeğe çıkmak istiyor.
" Want to grab dinner?
Bir akşam yemeğine ne dersin?
All right, just let me know when we can stop, because I actually want to know what's keeping him from having dinner with his dear old friend
Tamam, ne zaman durabileceğimizi bana haber ver, çünkü yaz kampından değerli eski arkadaşıyla akşam yemeği yemekten, onu alıkoyan şeyin ne olduğunu,
Is that the reason you haven't gotten back to me about dinner?
Akşam yemeği için bana geri dönmemenin sebebi bu muydu?
So I was thinking you want to grab that dinner tonight?
Düşünüyordum da, bu gece akşam yemeği yemek ister misin?
I'd love to, but I've got a dinner I can't get out of.
Çok isterim ama kaçamayacağım bir akşam yemeğim var.
We're discussing where to go for dinner.
Akşam yemeğini nerede yesek diye konuşuyorduk.
So I was wondering if you might want to join me for dinner?
Bu yüzden merak ediyorum da acaba akşam yemeği için bana katılır mısın?
This dinner is my last chance to secure his vote.
Bu yemek onun oyunu alabilmek için son şansım.
Hodgins and I were wondering if you wanted to join us for dinner tomorrow night?
Hodgins ve ben yarın akşam yemekte bize katılmak ister misin diye merak ediyorduk.
I would love to have dinner with you tomorrow.
Senin yarın yemek yemeyi çok isterim.
You've got a whole dinner to get through.
Önünde koca bir yemek var.
We had dinner plans, but I had an errand to run...
Birlikte yiyecektik ama işlerim çıktı...
You call me in a year to ask me about my dinner?
- Ne yapıyorsun sen? Bir yıl sonra arayıp yemekten mi bahsediyorsun?
So, hey, I wanted to see if you wanted come over to my house for dinner tomorrow.
Yarın akşam bize akşam yemeğine gelmek ister misin diye soracaktım.
Oh, I forgot to tell you that I have a dinner appointment.
Akşam yemek randevum olduğunu sana söylemeyi unuttum.
Oh right, when are you going to buy me dinner?
- Sahi, yemeği ne zaman ısmarlıyorsun?
I'll tell you what, you tell your dad if he wants to bury the hatchet, dinner's on me.
Babana şöyle söyle bak barışmak isterse yemek benden.
I, uh, haven't done this in quite a while, so I'm a, I'm a little rusty, but, uh, would you like to have dinner with me?
Bunu yapmayalı oldukça uzun zaman oldu, biraz paslanmış olabilirim,... benimle bir akşam yemeği yemek ister misiniz?
I was at a dinner party last night, and I shared a cab with a woman to here.
Dün akşam yemeğe gitmiştim dönüşte bir kadınla ortak taksi tuttuk.
Did you text me to pull me out of my anniversary dinner with Castle?
Beni Castle'la yıldönümü yemeğinden alıkoymak için mi mesaj attın?
I don't think I'm gonna go to this dinner thing tonight. I think I'm gonna work.
Yemek davetine gelebileceğimi sanmıyorum.
I just thought, you know, a fundraiser dinner Was sort of the appropriate place to ask for donations.
Düşündüm ki, yemek organizasyonu bağış parası istemek için uygun bir yer olabilir yani.
She's saying it isn't the dinner table in Cork where you dashed off the minute you ate to finish your science project.
- Buranın, yemeğini yer yemez bilim projeni bitirmek için tüydüğün Cork'taki yemek masası olmadığını söylüyor.
And before we take him, he wants to have dinner with his daughter.
Ve onu tutuklamadan önce kızıyla yemek yemek istiyor.
it's filling with people, and I need to make drinks for those people, and... I'm possibly having a dinner party with no dinner.
Herkese içki yetiştirmek zorundayım ve davetim yemeksiz bir akşam yemeğine dönüşmek üzere.
When... when he's out at what is bound to be a very, very long dinner.
Şu anda dışarıda ve çok uzun bir akşam yemeği onu bekliyor.
dinner 777
dinner is served 118
dinner is ready 43
dinner tonight 37
dinners 25
dinner time 43
dinner's on me 24
dinner for two 18
dinner and a movie 24
dinner's at 30
dinner is served 118
dinner is ready 43
dinner tonight 37
dinners 25
dinner time 43
dinner's on me 24
dinner for two 18
dinner and a movie 24
dinner's at 30