Top shelf tradutor Turco
457 parallel translation
Right now, I'd like you to go into the stockroom and you know those big suitcases on the top shelf?
Şu an senin depoya gitmeni ve en üst raftaki büyük valizleri biliyorsun, değil mi?
I want you to take all the big black suitcases from the top shelf and move them to the bottom, and the big brown ones from the bottom shelf and move them to the top shelf.
En üst raftaki tüm büyük siyah valizleri almanı ve onları en alt rafa koymanı, büyük kahverengi valizleri ise en alt raftan alıp en üst rafa koymanı istiyorum.
Those things go on the top shelf, please.
Onlar üst rafa konulacak lütfen.
I don't know why they always put what I want on the top shelf.
Neden her aradığımı en üst rafa koyarlar bilmem.
- You can have your choice... of anything here on the top shelf.
- Seçenekleriniz burada, en üst rafta.
- Top shelf.
- Üst rafta.
Those books on the top shelf, I mustn't forget them.
En üst raftaki kitapları da unutmasam bari.
On the top shelf.
En üst rafta.
Top shelf, baby.
Kalite am bebek.
- On the top shelf.
- Rafın üzerinde.
Top shelf of your closet, behind the 78 records.
Dolabının üst gözünden. Plakların arkasında.
It's on the top shelf.
Üstteki rafta.
In the top shelf, in the cupboard.
Gömme dolabın en üst rafındalar şimdi aklıma geldi.
The book you want, it's on the t-t-top shelf, fourth from the window at the back.
Aradığınız kitap arkada, pencereden sonraki dördüncü rafın üstünde.
- There's a box on the top shelf.
- En üst rafta bir kutu var.
You're the top shelf and I'm not gonna lose you because of some crazy notion about quitting!
Sen en iyisisin... Ayrılmak gibi aptal bir fikir yüzünden seni kaybedemem.
I thought I'd put it on the top shelf and then when she takes a towel it'll fall on top of her head.
En üst rafa koyarım diye düşündüm, havlu almaya kalkınca kafasına düşer.
You'll find them on the top shelf, behind the untouched shaving cream.
Onları dolabın ilk rafında, tıraş kreminin arkasında bulabilirsin.
Top shelf in the garage.
Garajda üst rafta.
Take your choice from the top shelf.
Hediyelerden dilediğinizi seçin.
Up there, the top shelf.
Yukarıda, üst raf.
She kept the peanut butter on the top shelf.
Fıstık ezmesini üst rafa koyuyordu.
On the top shelf of the linen closet.
Tuvaletin üst rafında.
That's it. Stretch right up. Like you stretch for sweets on the top shelf.
Üst raftaki şekerlere uzanıyormuş gibi.
My first cousin, he's top shelf.
Bir kuzenim var birinci sınıf.
Linen closet. Top shelf.
Çamaşır dolabında.
It's in the hall closet there, top shelf.
İçerideki dolapta. Üst rafta.
I think you might find one over at the news agent's, on the top shelf.
Sanırım üst raftaki gazetelerin üzerinde bir tane bulabilirsin.
Yeah. Top shelf in the garage.
Garajda üst rafta.
On the top shelf.
Üst rafta.
- Glasses are on the top shelf.
- Bardaklar, üst rafta.
Top shelf : Milk, juice, maybe some cottage cheese.
Üst rafta süt, portakal suyu ve biraz da peynir var.
What about the ones on the top shelf? You read those?
Ya üst raftakileri okudun mu?
This close to impressing'the ancestors, gettin'the top shelf, an entourage.
Ataları etkileyecek ve en üst rafta önemliler arasında bir yer edinecektim.
Top shelf.
En üstte.
No dog I know can open that front door, let alone reach top shelf.
Hiç bir köpek ön kapıyı açıp, Rafın en üstüne ulaşamaz.
- Top shelf, to the left.
Solda üst rafta.
And top shelf, expired products.
Ve üst raf, süresi geçmiş ürünler.
Could I please see that, uh, mirror on the top shelf?
Şunu görebilir miyim, uh, en üst raftaki aynayı?
Only if they're top-shelf.
- Yalnızca kaliteli olanlar.
Right back there, third shelf down from the top.
- Şuradan alın, lütfen. Üstten üçüncü rafta.
On the top shelf or something?
En üst rafta filan mı?
Section on Asia, third shelf from the top.
Asya bölümü, üstten üçüncü raf.
'cause I'm telling you, no amount of top-shelf pussy can compete with the love of a good woman.
Çünkü sana diyorum ki ; en kral amcık... - iyi bir kadının aşkının yerini tutamaz.
Top shelf.
- Kalite am.
See, I want the closet against the wall and a shelf on the top.
Şimdi anlarız, duvarın dibine şu dolabı ve yukarıya da rafı istiyorum.
That's the top shelf.
Bunlar üst raftalardı.
But he's top-shelf.
ama çok iyi bir ajandır.
He's been tapping that top-shelf booty!
O sosyetik karıyı iyi götürdü!
Second shelf from the top.
Üstten ikinci raf.
Actually, I've got a special one here for top-shelf clients.
Aslında burada önemli müşteriler için bir tane var.