English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Toxin

Toxin tradutor Turco

681 parallel translation
Robin's used the toxin!
Robin toksini kullandı!
- We were gonna use the toxin on him.
- Toksini onda deneyecektik.
Developing a pill so our Visitor friends will be immune to the toxin.
Ziyaretçi dostlarımız için toksine karşı bir aşı hazırlıyor.
We agreed not to ship the toxin until the pills were ready.
Haplar hazır olana dek toksini göndermeyecektik.
Thought we'd agreed not to ship this toxin until we developed a vaccine.
Aşıyı geliştirene kadar toksini göndermeyecektik.
Tyer's gonna distribute the toxin.
Tyler toksinin dağıtımını yapacak.
Then use the jets to spread the toxin.
Sonra toksini uçaklarla yayacağız.
We'ensure that the toxin never sees daylight.
Toksinlerinin asla gün yüzüne çıkmamasını sağlayacağız.
- This will protect you from the toxin.
- Bu seni toksinden korur.
- They're putting toxin in the air.
- Havaya toksin veriyorlar.
The toxin's in the baoons.
Toksin balonlarda.
Miions of baoons coudn't deliver enough toxin to do harm.
Milyonlarca balon olsa yeterince zarar veremez.
Put on your toxin masks!
Maskeleri takın!
The main thing is we lost a canister of toxin.
Esas olan kaybettiğimiz bir kap zehir.
I wonder if insect toxin is the problem.
Merak ettim şimdi, böcek zehirliyse sorun çıkarır.
The nature of the toxin and the amount injected determine the effect of the bite. And, of course, the place where the subject is bitten.
Isırığın etkisini zehirin yapısı ve verilen miktar, ve elbette kurbanın neresinden ısırıldığı belirler.
I'm no expert, but I'd guess this toxin is fatal at a fraction of that dose.
Uzman değilim ama bence bu zehirin çok daha azı bile öldürücü.
"A cell destroying toxin, Trifilobim Morphate."
Bir hücre yıkıcı toksin olan, Trifilobim Morphate.
" A cell destroying toxin, Trifilobim Morphate.
Bir hücre yıkıcı toksin olan, Trifilobim Morphate.
Attending physician says the rag was treated with some kind of toxin.
Müdahaleyi yapan hekim bezde bir çeşit zehir olduğunu söylemiş.
The speed at which the toxin overtakes the animal's system is something to behold even with a species this large.
Toksinin bu büyüklükte bir hayvanın sinir sistemini ele geçirme hızı izlemeye değer.
One little nip, and the toxin will spread through you with the same virulence.
Dikkatli olun, efendim. Küçük bir ısırıkla toksin aynı şekilde size bulaşır.
She can run from us, but not the toxin.
Bizden kaçabilir ama toksinden kaçamaz.
The Scarecrow drugged me with some kind of fear toxin.
Korkuluk bana bir tür korku toksini verdi.
I thought you'd be home, enjoying my time-release fear toxin.
Evde korku toksinimin tadını çıkarıyor olacağını düşünmüştüm.
I believe we can leave it to my fear toxin.
Sanırım bu işi korku toksinime bırakabiliriz.
We've isolated the toxin, Alfred.
Toksini ayrıştırdık, Alfred.
That should relax you enough for the toxin to run its course.
Bu sizi, zehir etkisini kaybederken, yeterince rahatlatir.
And now wealthy bachelors are being struck down by an unknown toxin.
Ve şimdi de zengin bekarlara bilinmeyen bir toksinle saldırılıyor.
Most of the stolen property was still in the lab with Ivy's toxin formulas.
Çalınan malların çoğu Sarmaşık'ın toksin formülleriyle birlikte laboratuvardaydı.
They contain a pinhead capsule of neural toxin.
Küçük bir kapsülde sinirsel toksin içerirler.
The tracking satellites can also trigger the release of the toxin.
Uydu izleyicileri, toksini tetikleyebilir.
I told Cochran about the neural toxin.
Sinirsel toksin hakkında Cochran'la konuştum.
I have studied the Doctor's biochemical analysis of the Caretaker remains, and I believe it is possible to create a sporocystian toxin... something which might debilitate the life-form.
Bekçinin kalıntısı üzerinde, Doktor'un yapmış olduğu analizleri incelediğimde, onu güçsüzleştirebilecek sporokistiyan toksini yapabileceğimize inanıyorum.
It is a highly reactive sporocystian toxin.
Yüksek tepki veren bir sporokistiyan toksini.
There was some kind of nerve toxin in that needle.
O iğnenin ucunda bir çeşit nöro toksin vardı.
6 months ago, a shipment of nerve toxin DZ-5 was hijacked in transit from Russia to Germany.
Altı ay önce, DZ-5 sinir gazı nakliyat sırasında Almanya üzerinde çalındı.
She's been poisoned with some unknown toxin.
Bilinmeyen bir toksin tarafından zehirlendi.
This amino acid has been formed as a result of the breakdown of the toxin in her bloodstream.
Bu amino-asit, o toksinin kanına karışmasından sonra oluşmaya başladı.
The toxin in her bloodstream may very well be the key to creating a treatment for Kes.
Kanında bulunan toksin, Kes'in tedavisi için, gerekli anahtar olabilir.
As I suspected, the toxin was the key.
Düşündüğüm gibi, anahtar toksindi.
We were called before this committee to answer questions about a murder,..... about an intercepted diplomatic pouch that was to be delivered to a prominent doctor,..... a woman who is now dead, as is the man who was delivering the said pouch,... .. the contents of which have infected an exobiologist with a paralyzing toxin.
- Bu komite toplantısından önce bir cinayet ya da ünlü ve şu anda, çantayı taşıdığı söylenen adam gibi ölü olan bir doktora gönderilen, içerdiği felç edici toksinle bir eksobiyolojisti zehirleyen, ve ele geçirimiş olan diplomatik bir çanta, hakkındaki soruları cevaplamak için... çağrılmıştık.
That the death of Dr Charne-Sayre, given her field of expertise,..... suggests that she knew something about the toxin, about its origins,..... and that knowledge may be linked..... to the murder of the man in Assistant Director Skinner's apartment building.
Şöyle ki, Dr. Charne-Sayre'ın ölümü, kendisinin uzmanlık alanıyla birlikte düşünüldüğünde gösteriyor ki, Doktor toksin hakkındaki bazı şeyleri, mesela kökenini biliyordu ve bu bilgi, Müdür Yardımcısı Skinner'ın apartmanındaki adamın ölümüyle direkt olarak ilişkilendirilebilir.
An accident? A doctor infected with the toxin has died under suspicious circumstances..... involving a theft of evidence..... of the contents of the diplomatic pouch.
Toksine maruz kalan bir doktorun şüpheli bir şekilde öldüğünü ve diplomatik çantanın içerdiği kanıtın da... çalındığını gösteren bir kaza.
I've made several connections about what this toxin might be.
Mulder, bu toksin ve ne olabileceği hakkında birçok bağlantı kurdum.
Only one candidate in a thousand even detects Amazonian arafrog toxin... much less incapacitates the messenger.
Bin adaydan sadece biri Amazon kurbağası zehirini tesbit eder, daha azı da zehiri getireni etkisiz hale getirir.
The toxin will paralyze his neural system, which will cause his hearts to stop.
Toksin, sinir sistemini felç ederek kalplerinin durmasını sağlayacak.
The space within the force field is filling with a neural toxin.
Güç alanının içinde ki hava, nöro toksin ile doluyor.
I've used Dennis'blood sample as the basis for this toxin.
Bu toksin için temel olarak Dennis'in kan numunesini kullandım.
It appears he's released a cellular toxin into his bloodstream.
Görünüşe göre, kan dolaşımına bir zehir saldı.
A toxin has been found to have been injected into the spine... Of the shooting victim, Mark Backus.
Vurulan kurban Mark Backus'un omuriliğine şırınga edilmiş bir toksin bulundu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]