Toxins tradutor Turco
633 parallel translation
Stir up the liver, sweat out the toxins, help nature to help you?
Karaciğeri çalıştırır, toksinleri atar. - Doğanın faydalı olmasına yardım eder.
Our body needs to eliminate its toxins.
Vücudumuzun toksinleri dışarı atması gerekir.
I can make toxins from both of these.
Bu ikisinden de toksin elde edebilirim.
- You happy I inhaled all these toxins?
- Bütün bu zehirleri içime çektiğim için mutlu musun?
Army engineers and the Wyoming National Guard are making every effort to contain the leaking toxins and evacuate an area of almost 200 square miles.
Ordu mühendisleri ve Wyoming Milis Kuvveti toksinlerin sızmasını önlemek ve 350 km2 alanı tahliye etmek için büyük çaba içinde.
They're toxins that destroy the body and the brain.
- Vücudunu ve beynini mahveden toksinler.
We shall purge those toxins from you.
Bünyeni bu toksinlerden arındırabiliriz.
What a thick cloud of toxins!
Güzel bir polen sütunu.
Thank goodness they haven't released any toxins yet.
Henüz bir zehir salgılamadılar.
For those who submit to us, I promise a life free from fear of the toxins and insects of that swamp!
Bize itaat edeceklere zehirli ormandan ve böceklerden korkmayacakları bir yaşam vaat ediyorum.
The toxins swirl below the clouds...
Bulutların altında dev bir zehir fırtınası var.
I've never seen such dense toxins!
Daha önce hiç böyle yoğun bir buhar görmemiştim.
They absorb toxins from the earth, generate pure crystals, die and turn to sand.
Yeryüzü'nün zehirini içlerine çektiler, temiz kristallerle arındırdılar, öldüler ve saf kumlar oldular.
We can't possibly survive, living in terror of toxins and insects for thousands of years!
Ne kadar süre geçtiğini bilmiyoruz. Böceklerden ve zehirlerden korkarak daha fazla yaşayamayız.
They're spreading toxins all over, and the Valley's going crazy!
Sürekli buhar yayıyorlar. Vadide büyük bir karışıklığa sebep oldu!
You want to live with the Sea of Decay? Even as it's toxins ravage your body?
Zehirlenmiş olsanız bile Kuraktoprak'la beraber yaşayabileceğinizi mi söylüyorsunuz?
You know, Al, the book says we're gonna go through grouchy periods as the toxins leave our bodies.
Al, kitapta dediğine göre toksinler vücudumuzu terkederken çok huysuz bir dönem geçireceğiz.
Legit cargo. No drugs or alcohol, no toxins, no chemical cheese, no endangered species for slaughter.
Uyuşturucu yok, alkol yok, zehir yok, kimyasal madde yok nesli tükenen hayvan yok.
I've observed some unusual reactions to the toxins...
Toksinlerin beklenmedik reaksiyonlarını gözlemliyordum..
I'm going to be testing different concentrations of the toxins, to make up a few preparations.
Bir kaç hazır ilaç yapabilmek için toksinin farklı konsantrasyonlarını test etmem gerekecek.
Think about the toxins.
Toksinleri düşün.
Lab is showing traces of toxins in the hair.
Laboratuvar saçta toksin olduğunu söylüyor.
There are literally dozens of toxins which are virtually undetectable... both in the human body and on a fabric.
Hem insan vücudunda, hem de kumaş üzerinde, gözle görünmeyen tam anlamıyla düzinelerce toksin vardır.
I have this natural immunity against poisons, toxins the pain and suffering of others.
Benim doğuştan zehirlere, toksinlere, acıya ve diğerlerine acı çektirmeye bağışıklığım var. Gerisini sen düşün.
When metagenic toxins enter an atmosphere, they mutate and seek out and destroy all forms of DNA they encounter.
Meta genetik toksinler gezegenlerin atmosferinde çözüldüğünde, hemen mutasyona başlarlar ve buldukları, karşılaştıkları tüm DNA formlarını yok ederler.
So they could activate the toxins after the launch, avoiding exposure.
Yani toksinleri, fırlattıktan sonra aktive edebilirler. Dolayısıyla kazayla onların etkisine maruz kalmayı önlerler.
- I found no evidence of any such toxins.
- Hiçbir zehirli madde izi bulamadım.
According to our analyst, the presence of petroleum by-products and other toxins in Inulat Cove will be back down to acceptable levels according to EPA guidelines within three months.
Analistimizin dediğine göre, Inulat Körfezindeki... petrol yan ürünlerinin ve diğer toksik maddelerin oranı... EPA ölçütlerine göre üçay içinde... makul bir seviyeye inecek.
Then they take the deadly toxins they have from everywhere else they'll reverse the pumps, blow it back in there, top it off with crude.
Sonra başka bir sürü yerden gelen öldürücü zehirleri alacaklar... pompaları ters çevirip zehirleri oraya akıtarak üstünü de ham petrolle kaplayacaklar.
Inhale, exhale the toxins.
İçine çek, toksinleri dışarı bırak.
Inhale fresh air. Exhale the toxins.
Temiz havayı içine al Toksinleri dışarı sal.
Well, at least we have Ivy's toxins to form an antidote.
En azından panzehir yaratmak için Sarmaşık'ın toksinleri elimizde.
Yet toxins are still accumulating in his lymphatic tissues.
Ancak toksinler hala lenfatik dokularında birikiyor.
The molecular structure has been altered, causing the accumulation of toxins in his system.
Akyuvarın molekül yapısı değiştirilmiş. Sisteminde toksin birikmesine neden olan bu olmalı.
Then we have to make a preemptive strike. Send a message to the Cardassians that we won't sit still while they kill us with toxins.
O halde önleyici bir saldırı yapmalıyız Kardasyalılara, bizi zehirle öldürürken oturup beklemeyeceğimizi gösteririz.
They're supposed to... naturally cleanse the body of all the toxins.
Doğal olarak vücuttaki... toksinlerin temizlenmesi gerekiyor.
Everyone must deal with a certain amount of impurities and toxins... at any given time, and that's your load.
Herkes bir miktar sentetik ve toksik maddelerle... herhangi bir zamanda temas edebilir, işte bu sizin "Yükleme" nizdir.
It's the maximum amount of toxins... your body can tolerate... which, for most people, is rather large.
Bu vücudunuzun dayanabileceği toksin miktarının... sınırıdır, ki... çoğu insanın yüklenme miktarı oldukça fazladır.
You know, Efrum it's my impression that, A, you've got some serious toxins in your well water. Or, B, you still miss the wife.
Bilirsin, Efrum benim tahminime göre, A, ya içme suyunun içinde bir çeşit zehir var ya da B, hâlâ karını özlüyorsun.
I'm detecting over 20 different toxins in the air.
Havada yirmiden fazla zehir tespit ettim.
There are no toxins present in her system.
Vücudunda herhangi bir zehir yok.
The toxins... they're moving into my brain just like it did on the prisoners.
Toksinler. Beynime gidiyorlar. Tıpkı mahkumlarda olduğu gibi.
Flushes all the toxins right out of your system.
Sindirim sistemindeki zehirleri atmak için.
We're going to give him a bottle to absorb some of the toxins.
Toksinlerden bazılarını emmesi için ona bir şişe vereceğiz.
Let the poisons and toxins burn a grave for you... ... deep into the earth you love so much!
Bu zehir ve toksinler onca sevdiğin toprakta mezarını kazsınlar!
... the animal-plant toxins had a rather unique effect on me.
Hayvan ve bitki toksinleri beni tepeden tırnağa değiştirdi.
The victim at the airport, toxins introduced orally.
Havaalanında ölen adam ağzından zehirlenmişti.
You know, about that sandwich, captain... it's a funny thing about toxins.
Şu sandviç hususuna gelince toksinler çok ilginç şeyler, kaptan.
But the toxins will begin having their desired effects in just a few minutes.
Ama birkaç dakika içinde zehirler etkisini göstermeye başlayacak.
The dose of neural toxins is very small, completely undetectable.
Nörotoksin miktarı çok düşük. Tespit edilmeleri neredeyse imkânsız.
Fines, toxins, illegal animal trade.
Hayvan ticareti mi?