Uninterested tradutor Turco
62 parallel translation
They don't look exactly uninterested.
Hiç de ilgisiz gibi durmuyorlar.
You'll find out how uninterested in the theater she is.
Tiyatro ile ne kadar ilgili olduğunu göreceksin.
I'm uninterested in your words.
Ne dediğini anlamıyorum. Ben iş güç sahibiyim.
We found them totally uninterested in medical aid or hospitals.
Tıbbi yardım veya hastanelerle ilgilenmiyorlar.
America too uninterested to fight for Poland.
Amerika ise Polonya için savaşmaya çok uzak.
Ka-Laa is uninterested to my care.
Ka-Laa beni önemsemiyor.
"Uninterested". Disinterested means impartial.
"İlgilenmiyorum" İlgisizliğin katılımı olamaz.
He was so uninterested in staring back. I don't want disappointment.
Çok ilgisizdi Arkamda bir hayal kırıklığı bırakmak istemem.
And totally uninterested.
Ve toplam olarak bununla ilgilenmeyen.
I'm uninterested, I don't know her.
İlgilenmiyorum, onu tanımıyorum.
I count four limbs, a head, no visible scarring, so I assume your personal issue wasn't life-threatening, and am therefore uninterested.
Belirgin bir yara izin de yok. Kişisel meselenin, hayatını tehdit eden bir kaza olmadığı ortada. O halde, ilgilenmiyorum.
Just uninterested.
Sadece ilgi...
Uninterested in his own fate?
Kendi hayatını umursamıyor.
Humanity was profoundly uninterested.
İnsanlığın kılı kıpırdamaz.
I find myself uninterested in any other woman.
Başka kadınlara ilgim kalmadı.
See, ever since my dad moved onto the couch I've been uninterested in having friends over.
Babam, kanepeye taşındığından beri.. ... arkadaşları eve davet etmek konusunda biraz isteksizdik.
But the fact is, I'm uninterested in money.
Ama açıkçası parayla hiç ilgilenmiyorum.
Very polite, very courteous, but completely uninterested in having anything to do with us.
Çok dürüst, çok kibarlardı, ama bizimle hiç ilgilenmiyorlardı.
Ever since then, she's been completely uninterested in sex.
O günden beri, sekse karşı olan tüm ilgisini kaybetmiş.
Though uninterested in studies, he still teaches us. I'm just like him.
Derslerle ilgilenmiyorum ama o öğretmeye çalışıyor.
If you're suddenly uninterested, let me know.
eğer ana karşı ilgisizsen bunu bilmem gerekir.
Not because I am boring and uninterested - in the cultures of the world.
Sıkıcı biri olduğumdan değil de, ya da diğer kültürlere ilgisizliğimden değil de bu yüzden mi?
I'd be pretty uninterested in sex, too.
benim umrumda değil.. seks bile!
And if it seems like I'm uninterested, it's only because I have no idea why you would like me.
Eğer ilgilenmiyormuş gibi gözüküyorsam tek sebebi vardır : Benden neden hoşlandığını anlayamamış olmam.
Uninterested in anything beneath a woman's surface.
Kadınlarda yüzeyin altındaki her şeye tamamen ilgisizsiniz.
Uninterested, unavailable and physically repulsed.
İlgilenmeme, müsait olmama ve fiziksel açıdan iğrenme.
- Uninterested.
- İlgilenmiyorum
You're uninterested in talking?
Sohbet etmekle mi ilgilenmiyorsun?
Well, look aloof and uninterested and they probably will.
Soğuk ve ilgisiz bak, biri mutlaka atlar.
Clearly, you're either not ready Or uninterested in taking care of anyone Besides yourself.
Belli ki, kendin dışında kimsenin bakımıyla meşgul olmakta hazır değilsin.
So why were the scientific community in Turing and Belousov's day, so uninterested, or even hostile to this astonishing and beautiful idea?
Peki, Turing ve Belousov zamanındaki bilim camiası bu hayranlık uyandırıcı ve zarif fikre neden bu kadar ilgisiz ve hatta hasmanedir.
The shsrk seems uninterested in the seals.
Köpekbalığı foklarla ilgilenmiyormuşa benziyor.
You are satiated, so you are uninterested in life.?
Doymuşsun... bu yüzden hayatı mesele etmiyorsun.
A society uninterested and unwilling to learn from the past... is doomed.
Geçmişte kendi kaderiyle yalnız başına bırakılmış, isteksiz ve ilgisiz bir toplum.
Like a child, he was uninterested and then one day he was interested.
Bi çocuk gibi, başta ilgilenmez, bir gün bakarsınız ilgilenmeye başlamış.
We found you vain, self-centered, and completely uninterested in the person you were talking to.
Sizi, kibirli kendini düşünen, ve konuştuğu kişiyi tamamen umursamayan biri olarak bulduk.
Well, tell him that you were only interested. In sleeping with him, and then you became uninterested. When he tried to be a person and have a conversation.
Öyleyse adam gibi oturup konuşmaya çalıştığı sırada ilgilini çeken tek şeyin onunla yatmak olduğunu sonra da ilgini kaybettiğini söyle.
Get rid of the unwanted, leave the uninterested undone.
İstemediğini başından sav, ilgisiz bırak, perişan et.
I showed it to the police, but, uh, they are uninterested now.
Polise gösterdim,... ama ilgilenmediler.
I can safely say, as a viewer, I'm totally uninterested in it.
İzleyici olarak şunu söyleyebilirim ki, bu kesinlikle ilgimi çekmedi.
I am so uninterested in what you think of as "acceptable behavior."
- Yönetmen benim! - Neyi kabul edilir davranış olarak... -... değerlendirdiğin şu an hiç umurumda değil.
Completely uninterested.
- Hiç mi hiç ilgilenmiyorum.
Japan had deliberately cut herself off from the rest of the world for more than 200 years, uninterested in the industrial West.
Japonya, sanayileşmiş Batı ile ilgilenmeden 200 yıl boyunca kasıtlı olarak kendini dünyanın geri kalanından soyutlamıştı.
I cannot begin to tell you how uninterested, no, positively sickened I am at the thought of visiting your dollar-printing machine.
Size ne kadar ilgisiz olduğumu ve dolar basım makinenizi ziyaret etmeyi düşündükçe ne kadar rahatsız olduğumu anlatmaya başlamayayım.
I am so uninterested in a life without your father.
Babanın olmadığı bir hayatla hiç ilgilenmiyorum.
The bad news is that your daughter seems totally uninterested in the program.
Kötü haber ise.. kızınız bununla ilgilenmiyor.
- But I am uninterested in negotiation.
- Ama ben müzakereler ile ilgilenmiyorum.
And you seem totally uninterested of everything outside your own sphere.
Ayrıca kendi dünyan dışındaki hiçbir şey sana ilgi çekici gelmiyor.
Well, I'm flattered, but uninterested.
Gururum okşandı ama ilgilenmiyorum.
Unless you want to discuss a new fee structure for my services, yes, I am deeply uninterested
Eğer hizmetlerim için yeni bir ödeme planı tartışmak istemiyorsanız evet, o şeyi avlama konusuyla
He seems totally uninterested.
- Pek ilgilenmiyor gibi.