Until about tradutor Turco
2,667 parallel translation
You remember that night, after the club we went and had late-night eggs and waffles until about 5 : 00 A.M.
O gece kulüpten çıktıktan sonra bir yere gidip yumurtalı waffle yemiştik. Saat 5'e kadar falan durduk.
Until about two seconds ago, pretty good.
İki saniye önceye kadar gayet iyiydim.
You don't remember this, but Mom used to go on about, uh- - don't make love to a woman until you get married, right?
Bunu hatırlamayabilirsin ama annem her zaman, ah evlenene kadar bir kadınla sevişme derdi, değil mi? - Hıı hı.
It was a hard time, until one day, about a year later, our mother walked onto the dusty lot.
Yaklaşık bir yıl kadar zor zamanlar geçirmiş sonra bir gün annemiz kasvetli galeriye gelmiş.
And I don't think it was until I was about six years old that I actually started to notice, you know, something was different, her moods were changing.
Altı yaşıma gelene kadar böyle bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Bir şeylerin farklı olduğunu ruh halinin değiştiğini sonraları farketmeye başladım.
If you had an abcess in your tooth, would you keep going to dentist after dentist until you found a dentist that said, ahhh, don't worry about it. Leave that rotten tooth in.
Dişinizde bir apse olsaydı "Boş ver, bırak o diş çürüsün." diyen bir dişçi bulana kadar aramaya devam eder miydiniz?
- How about I stop this car and leave you here until you shut up.
- Arabayı durdurmamı ve çenenizi kapayana kadar öylece beklememi ister misiniz?
The CIA is keeping the police clear until they know more about who Anson was working with.
Anson'ın kimlerle çalıştığını öğrenene kadar CIA, polisi buraya yaklaştırmayacak.
You know, it's not lost on me, by the way, that nobody bothered to tell me about him until now.
Ayrıca benim üstüme bırakmayın bunu. Şu ana kadar kimse bana bu adamdan söz etme zahmetine girmemişti.
... 425 degrees for about an hour and 15 minutes until it's just perfectly...
... 425 derecede mükemmel olması için...
There is nothing we can do about it until morning.
Sabah olmadan bir şey yapamayız.
He waits until he's dead to tell me about his secret family?
Gizli ailesinden bana bahsetmek için ölmeyi mi bekledi?
Until that happens, all we're talking about here is simple subjective beliefs.
Bu olana kadar burada konuştuklarımızın hepsi basit öznel inanışlardır.
I'm talking about the scientific verification of extrasensory perception and forces which until today have only been seen as para-science...
Duyu ötesi algı ve bugüne kadar sadece bilim dışı olarak kabul edilen güçlerin varlığından söz ediyorum.
Until you were about three, he took you to work every day.
Sen 3 yaşına geşene kadar hergün seni işe getirirdi.
I will think about you until the last moment.
Son anıma kadar seni düşüneceğim.
You could still... talk about these things up until some time ago.
Hala siz... bir süre önce olanlar hakkında konuşabilirsiniz.
Because you never gave a shit about me until Daddy started paying you to.
Babam cebine para koyana kadar umurunda bile değildim.
Us bears know all about that, waiting until spring.
Ayılar bunu iyi becerir ; baharı beklemeyi.
But until then... I will never, ever tell anyone about it.
Ama o zamana kadar asla ve asla kimseye söylemeyeceğim.
There was news about only two people meeting until now.
Şimdiye kadar yalnızca iki kişinin buluştuğu ile ilgili haberler vardı.
I will talk to your father and... Right, cause you talk about everything. You will not breathe a word until I've spoken with him.
Ben konuşurum babanızla Tek kelime edilmeyecek
Ultrasound will show us soft-tissue damage, but we won't be able to do that until the swelling goes down, which should be in about 12 hours.
Ultrason da dokuda zedelenme olup olmadığını. Ancak bunu şişlik inmeden yapamayız. Bu da bir 12 saati bulur.
I like reaching the limit of my energy, until I can't move a finger or think about anything.
Parmağımı oynatamadığım ya da hiçbir şey düşünemediğim zamana kadar enerjimin sınırlarını zorlamaktan hoşlanıyordum.
I'm not leaving until you tell me everything you told Muna about Abdul Rai.
Muna'ya Abdul Rai hakkında konuştuğunu söyleyene kadar gitmiyorum.
Now, we don't want you to talk to anyone until after the convention because no one knows anything about you.
Yarına kadar kimseyle konuşmak istemiyoruz çünkü kimse seni bilmiyor.
I am talking about others whack them until they are admitted to the hospital
- Hastane onları kabul edinceye kadar. Onlara vuran! ..
If there's really nothing to worry about, I'd prefer stay in the warm until we know... more.
Gerçekse bile endişelenmeye gerek yok Ben sıcak biryerde kalmayı tercih ediyorum... biraz daha.
But hey, I promised I wouldn't talk about myself on "Flame-Outs" until I'm actually dead.
Ama hey, gerçek anlamda ölene kadar bu programda, kendimden bahsetmeyeceğime söz vermiştim.
Wait until she finds out about the one in Islamabad.
İslamabat'taki karısını öğrenene kadar bekle.
And I'll tell you, they ain't gonna shut up about you... until you become... an American citizen.
Şunu söyleyeyim, kimse bu konuda susmayacak ta ki Amerikan vatandaşı olana kadar.
You got to wait until she's just about to leave, you know.
- Henüz değil, bekle
We didn't know about the threat until a few hours ago.
Bir kaç saat öncesine kadar tehditten haberimiz yoktu.
A witness who had nothing to say about me until after a discussion with your wife!
O tanık karınla konuşana kadar benim hakkımda hiçbir şey söylemedi.
I can't know what we're into, until I know what this is about.
Bunun ne hakkında olduğunu öğrenene kadar neyin içinde olduğumuzu bilemem.
I hadn't heard about those last two until just a couple of minutes ago.
Son söylediğin ikisini bir kaç dakika öncesine kadar ben de bilmiyordum.
In fact, you didn't say anything about my client until a detective was canvassing your building with her photograph.
Hatta bir dedektif, elinde müvekkilimin fotoğrafı ile apartmanınıza gelene kadar ondan hiç bahsetmediniz.
I never even thought about it until I did this movie Haywire.
Haywire filmini yapasıya kadar bunu daha önce hiç fark etmemiştim.
They say people keep fighting about the same things until it breaks them apart.
İnsanlar kavga birbirlerini ayırana kadar sürekli aynı konular yüzünden kavga ettiklerini söylüyorlar.
But I didn't know anything about Nathan missing until just now.
Ama şu ana kadar Nathan'ın kayboluşuyla ilgili hiçbir şey bilmiyordum.
Now, you've been willing to talk about anything up until that day, anything after that day, but not the day itself.
O güne kadar olanlar hakkında o günden sonra olanlar hakkında konuştuğunu gördüm. Ama o gün hakkında konuşmuyorsun.
Hmm. At least until we figure out what Damon and Stefan find out about Klaus.
En azından Damon ile Stefan Klaus hakkında ne bulmuş öğrenene kadar.
Look, uh, I have something to talk to you about, but I want you to promise me that you won't say a word until I'm done.
Seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum ama söyleyeceklerimi bitirene kadar tek kelime etmeyeceğine söz vermeni istiyorum.
No matter how much I talked to my guys about the steamy lurking dangers, nobody cared Until Emma found a way to get through to them.
Çocuklara ne kadar çok gizli tehlikelerden bahsetsem de hiçbiri beni dinlemedi, ta ki Emma anlayacakları bir yol bulana kadar.
All of the singing and dancing lessons and hours spent until late into the night practicing my Oscar acceptance speech into a mirror are just about to come home to find purchase.
Bütün şan ve dans dersleri ve ayna karşısında gecenin geç vakitlerinde saatlerce prova edilmiş Oscar ödülü kabul konuşmam hak ettiğini bulmak üzere.
How about until the next gong?
Sonraki gong sesine kadar ne dersin?
June 7th, and then about every six weeks until January 26th this year.
7 Haziran, sonra bu sene 26 Ocak'a kadar neredeyse her 6 haftada bir.
Well, that can happen but the great thing about marriage is that if keeps you together until you can fall back in love.
Bu da olur tabi ama.. Sanırım evlilik tuhaf bişey
Until we know more about how these brain waves affect neurological functions... No more grief cheating.
Biz bu beyin dalgalarının nörolojik fonksiyonlarını nasıl etkilediğini çözene kadar daha fazla yas aldatması yok.
About keeping that computer here until we can figure out what's going on.
Neler olduğunu çözene kadar bilgisayarın bizde kalmasını.
Olesky wanted to see me about something, but I had to wait until he finished.
Olesky bir şey hakkında benimle görüşmek istedi. Ama bitirene kadar onu beklemek zorunda kaldım.
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about you and me 17
about yourself 16
about time 287
about that 749
about your dad 25
about your mother 24
about your 17
about the wedding 20
about the other night 40
about a year ago 138
about yourself 16
about time 287
about that 749
about your dad 25
about your mother 24
about your 17
about the wedding 20
about the other night 40
about a year ago 138