Until you do tradutor Turco
2,065 parallel translation
Until you do, you're not welcome in this home.
Bunu yapana kadar bu evde yerin yok.
Well, you're not getting any until you do.
Peki, sen bu işi çözene kadar ben yokum.
Until you do, all the waters in the world will not be the cure of you.
İnancınız yoksa, dünyadaki hiçbir su, sizi tedavi etmek için işe yaramayacaktır.
Until you do, you're just gonna be living to die.
O güne kadar ölmek için yaşıyor olacaksın.
You're both going to dig, and you're going to love every moment of it, or you will keep digging until you do.
İkiniz de kazacaksınız ve her saniyesi hoşunuza gidecek ya da hoşunuza gidene kadar kazacaksınız.
But until you do, stay the hell out of my way.
Ama bunu yapana kadar sakın yoluma çıkayım deme!
Because until you do, you're benched.
Çünkü bulana kadar uzaklaştırıldın.
Until you do, we are all locked in here together - as a matter of national security.
Siz bunu yapana dek herkesi buraya, ulusal güvenlik maskesiyle kapatacağız.
Whatever you have to do, Keep maggie wilks single until I get back.
Ne yapmanız gerekiyorsa yapın ve ben dönene kadar Maggie'nin yalnız kalmasını sağlayın.
LEE Ji-soo, do you take this handsome groom BAEK Jong-woo, to love him until death do us part?
Lee Ji-soo, damat Baek Jong-woo'yu ölüm sizi ayırana kadar seveceğine yemin ediyor musun?
Or do you wanna wait until the vegetables are done?
Yoksa sebzeler oluncaya kadar bekler misin?
until I know all the poets and poems in the world, since I've nothing to do, as you so many times have noted.
Dünya'daki tüm şiirleri ve şairleri tanıyana kadar, sizin de belirttiğiniz gibi yapabilecek bir şeyim yok.
Do you mind not driving until I can get my -
Ben oturmadan hareket etmezseniz...
All you have to do is hang on until then.
O zamana kadar tek yapman gereken biraz dayanmak.
"... until death do you part? "
... ölüme kadar ayrılmayın.
They are done before you know it, and once they are done they make you do other things until at last, everything comes between you and the man you wanted to be.
Sen farkına varmadan olurlar. Olduktan sonra da sana başka şeyler yaptırırlar. En sonunda her şey seninle olmak istediğin adam arasına girene kadar.
See, if you wait until the emergency happens before you decide what to you do you're already died.
Anlayacağın, eğer ne yapacağına karar vermek için acil bir durum çıkmasını beklersen çoktan ölmüşsün demektir.
"If you do not comply, we shall renew our order, and we will not let up until you have fulfilled our request."
"Bu emre uymazsanız emrimizi tekrarlayacağız ve isteğimizi yerine getirene kadar bu işin peşini bırakmayacağız."
Until you decide what you want to do.
Ne yapacağınıza karar verene dek.
Do not speak until you are asked a specific question, at which point you will simply say "yes" or "no."
Sana soru sorulana dek konuşmayacaksın sorulduğunda da "evet" ya da "hayır" diyeceksin.
Until I get my money, you do not leave this house.
Paramı getirene kadar, bu evden ayrılamazsınız.
I never had the guts to perform in public until I wanted to do it for you.
Eskiden topluluk önünde gösteri yapmaya cesaretim yoktu. Ama senin için yapmak istedim.
To love, amore, to honour until morte, death, do you part?
Ölüm sizi ayırana dek onu sevip sayacağına söz verir misin?
We do not say anything until you leave out.
Çıkmasına izin vermezsek söylemeyecekmiş.
"Please do not sign the contract until you are satisfied " with the terms and conditions of it.
Bu kontratı imzalamayın.
Until you find someone else to employ you... you might want to do what I request.
Sana iş verecek başka birini bulana kadar ben ne dersem onu yap.
You haven't lived until you've seen Megan do the Wheelchair Watusi.
Ama Megan'ı tekerlekli sandalye ile Watusi dansı yaparken kesin görmeniz lazım.
Hey, Ranger Smith, how long do you think until I reach head ranger status?
Korucu Smith, sizce baş korucu olmama daha ne kadar var?
All I'm saying is that you don't know the deal until you say, "l do."
Bütün söylediğim ; "Kabul Ediyorum" diyene kadar, nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
You do not until you have something on the blackboard.
Üzgünüm ama tahtada olmadığı sürece gidemezsin.
Do not shoot until you order!
Emir verene kadar ateş etmeyin.
You will remain in this pit until creation's last breath, do you hear?
Yaratılış'ın son nefesine kadar bu çukurda kalacaksın, duyuyor musun?
Who didn't show up until you arrived and who are now attempting to do the exact same bloody thing.
Ki sen gelene kadar tünelci falan yokken şimdi aynı şeyi yapmaya kalkışanlar.
No more demonstrations, and you'll do as we say until we're finished.
Gösterilere katılmayacaksın. İşimiz bitene kadar da dediklerimizi yapacaksın.
But until he crossed the finish line in first position, you do not know.
ancak bitiş çizgisini ilk olarak geçene kadar, nasıl biteceğini öngörmek imkansızdır.
I do not breath again until you have something presented to me.
Siz şiir okuyana kadar hiç nefes almayacağım.
I won't do a thing about Jack Bauer until you tell me the truth.
Bana gerçeği söyleyene kadar, Bauer hakkında hiçbir şey yapmayacağım.
Now, what I need you to do is let him win slowly, You know, until the money gets here, then flip him.
Şimdi, yavaş yavaş kazandırmanı istiyorum ta ki para gelene dek, geldikten sonra döndür.
To have and to hold, to love and to cherish, to blah, blah, blah, blah, blah, until death do you part.
Sahip olmaya, sarılmaya aşka ve mutluluğa şu ölüm kısmına kadar vesaire vesaireye.
Do you think if anybody were willing, we could keep them alive until trial?
Çıksa bile onları mahkemeye kadar hayatta tutabilir miyiz sanıyorsun?
If I have to hook myself up to a ventilator machine until I turn 50 just to make sure that you don't get his money, then I will do it.
O parayı alamaman için 50 yaşına gelinceye kadar bir vantilatörde asılı kalmam gerekse bile, emin ol yaparım.
I can't tell you exactly what the gig is Until you agree to do it.
İşi alana kadar, tam olarak ne olduğunu söyleyemem.
I thought I made it clear That you were to do nothing until you heard from me.
Benden haber alana kadar bir şey yapmayacağını belirtmiştim.
Well, you never know until you try, do you?
Deneyene kadar bilemezsin değil mi?
You finally got rid of your anxiety, huh? "Until death do you part".
Sonunda kuruntundan kurtuldun ha? "Ölüm sizi ayırana kadar".
You never know if you have a talent for something until you actually do it.
Bir işi yapana kadar o konuda yetenekli olup olmadığını bilemiyorsun.
I understand what you're saying. I really do understand, but please, please don't do anything until we've spoken.
Ne demek istediğini anlıyorum, gerçekten anlıyorum ama lütfen lütfen konuşana kadar bir şey yapma.
Trace, promise me you won't do anything until I have had a chance to talk to him.
Trace, bir şey yapmayacağına söz ver ben Doktor'la görüşene kadar.
And do not write again until I tell you.
Ben sana haber verinceye kadar, bana tekrar mektup yazma.
And until then, you do have that pretty impressive kill ratio.
O zamana kadar da, bu etkileyici öldürme oranı üzerinde çalışırsın.
But until that time, you are under strict orders to only do things that make you feel good.
Ama o zamana kadar, seni iyi hissettirecek güzel şeyler yapma gibi katı emirler altındasın.
until you die 46
until you 28
you don't want to talk to me 24
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you don't understand me 29
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't have to worry 197
until you 28
you don't want to talk to me 24
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you don't understand me 29
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't have to worry 197
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't want to 180
you don't know what love is 17
you don't trust me 261
you don't have to be sorry 41
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't want to 180
you don't know what love is 17
you don't trust me 261
you don't have to be sorry 41