You doing okay tradutor Turco
1,571 parallel translation
- You doing okay, buddy?
- İyi misin dostum?
You doing okay?
İyi misin?
You doing okay in here?
İyi misin?
You doing okay at home?
- Evde durumun nasıl?
- You doing okay at home?
- Evde durumun nasıl? - İyi.
You doing okay, darlin'?
Sen iyi misin, canım?
You doing okay?
İyi misiniz?
You doing okay, bro?
Sen iyi misin, kardeşim?
You doing okay?
Sen iyi misin bari?
You doing okay?
Sen iyi misin?
- You doing okay?
- Sen iyi misin?
You doing okay with that cheese?
Peynirle aran iyi mi? Evet, evet.
How you doing over here? Okay?
Nasılsın orada, iyi misin?
- You're doing okay?
- İyi misiniz?
Okay, I know what you're doing.
Tamam. Ne yaptığını biliyorum.
It's okay. Come on. What are you doing here?
Haydi, gidelim.
- Why're you doing this to me? - It's okay, sis.
Süt kabızlığa iyi gelir.
Okay, Naomi, come on, what are you... what are you doing with Richard?
Tamam Naomi. hadi ama Richard'la ne işin var?
You're doing okay. And this could be your dream apartment.
Durumun iyi ve bu senin rüyalarındaki daire olabilir.
Okay, jenna, you win. If you're really not feeling up to doing the show this week,
Eğer gerçekten de bu hafta şovu yapmak istemiyorsan,
Silver doing okay? You know, All right.
Silver iyi mi? Fena değil işte.
Listen, I'm doing you a favor here, okay?
Bak, sana iyilik yapıyorum burada.
Okay, well, when Jerry walked among us, was there a time when he wasn't, you know, doing it for you?
Tamam, Jerry biz ölümlülerin arasında dolanırken hiç yapamadığı olmuş muydu, anlarsın ya seninle yaparken?
- What? Okay, I'm sure you're just doing your job, but could you not have come a wee bit sooner?
Yalnızca işinizi yaptığınızın farkındayım, ama daha çabuk gelemez miydiniz?
Hey, Justin, Dr. Collingwood wants to know if you're doing okay.
Justin, Dr. Collingwood iyi olup olmadığını merak ediyor.
I've got you. You're really doing great. Okay?
çok iyi gidiyorsun, iyi misin?
- You doing okay?
- Sophie'yle hayat nasıl?
- You okay doing that?
- Bunu yapabilir misin?
Okay, I see what you're doing.
Tamam, amacını anladım.
Okay, what are you doing?
Tamam... eee... ne... ne... ne yapıyorsun?
I was going to ask if you were okay, but... I gotta say, it doesn't look as if you're doing too well.
İyi olup olmadığınızı soracaktım ama pek iyi olmadığınızı görebiliyorum.
You're used to working alone, Dr. proctor... got that... but we got a way of doing things around here, okay?
Yalnız çalışmaya alışıksınız, Dr Proctor. Fakat bizim de burada işleri belli bir halletme şeklimiz var.
You sure you're okay with doing this?
Bunu yapmanın senin için sorun olmadığından emin misin?
Okay, what are you doing?
Tamam, ne yapıyoruz şimdi?
Okay, if you're doing a metaphor, I don't really -
Bir benzetme yapıyorsan gerçekten de...
Okay, now you're just doing this to mess with me.
Şu an benimle dalga geçiyorsun.
And why don't you not tell me what I should be doing, okay?
Sen de neden ne yapmam gerektiğini söylemekten vazgeçmiyorsun?
Okay. I mean, if... if you're not doing anything.
Yani eğer başka bir işin yoksa.
I was doing you a favor, okay?
Tamam, özür dilerim.
Whoa. Okay, Glenn, I am begging you as your best friend, you got to stop doing this.
Pekâlâ Glenn, en yakın arkadaşın olarak sana yalvarıyorum buna bir son vermelisin.
Okay, Mr. Pickford, what are you doing here?
Tamam, Bay Pickford, burada ne işiniz var?
So I had to... I had to suck it up when I called my mom on her birthday and act like everything was okay and say "Hey, Mom, happy birthday," you know, like, "Yeah, I am doing really good out here, everything's fine."
Annemi doğum gününde aradığımda, olanları içime atmak zorunda kaldım ve her şey yolundaymış gibi davranmak zorundaydım.
It's just, if you would just let him talk to you for a minute, you would be doing me such a favour, okay?
Onunla 1 dakika konuşursan, bana çok büyük bir iyilik etmiş olursun.
Okay what is this, what're you doing?
Pekala, nedir bu? Ne yapıyorsun?
Okay, okay, so, um, what are you two doing here?
Pekala, siz ikiniz burada ne yapıyorsunuz?
Okay, maybe a few more than a few years, but I have been there and I have done that and I don't want you going there and doing that.
Tamam, belki de birkaç yıldan birkaç yıl önce ben de oradaydım ve yaptım senin de gidip bunu yapmanı istemiyorum.
Okay now I get why you're doing this.
Neden yaptığını şimdi anladım.
You and I seem to be doing okay.
Sen ve ben oldukça iyi götürüyoruz.
Okay, so what were you doing at home?
Peki. Evde ne yapıyordun o zaman?
I don't really know what I'm doing here, but since none of the maid of honor showed up, you guys somehow find your way to the front, okay?
Burada ne işim olduğunu bilmiyorum ama herhangi bir takdim edici bulunmadığından dolayı sizler şöyle önde durabilirsiniz, değil mi?
Okay, okay, what are you doing?
Pekala, ne yapıyorsun?
you doing all right 50
doing okay 34
okay 330588
okay then 423
okay fine 38
okay so 17
okay everyone 17
okay now 42
okay guys 32
okay well 32
doing okay 34
okay 330588
okay then 423
okay fine 38
okay so 17
okay everyone 17
okay now 42
okay guys 32
okay well 32
okay what 33
okay okay 104
okay look 22
okay okay okay 18
you don't want to talk to me 24
you did 4907
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you did it 1578
okay okay 104
okay look 22
okay okay okay 18
you don't want to talk to me 24
you did 4907
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you did it 1578
you don't understand me 29
you don't understand 2732
you don't have to worry 197
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't understand 2732
you don't have to worry 197
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235