Veg tradutor Turco
182 parallel translation
- Evening, Mr. Hunter. Is the connoisseur of wine, women and two veg. back? He is back, sir, but he's got company.
- Döndü efendim ama misafiri var.
Stopping at majorcan bodegas selling fish and chips And watney's red barrel And calamares and two veg
Majorca barlarında balık-patates Watneys Red Barrel birası kalamar, iki parça sebze yerler.
The improved Veg-o-Matic stretches food dollars.
Bu geliştirilmiş sebze makinesi yiyecekleri dolara çeviriyor.
Veg-0-Matic can cut a whole, firm tomato, in one stroke!
Sebze makinesi bütün domatesleri... tek bir darbede halleder.!
I'm a veg, Danny.
Bende iş yok Danny.
"Oh, they don't make it properly, do they?" And stopping at endless Majorcan bodegas selling fish and chips and Watney's Red Barrel and calamaries and two veg.
Burada iyi yapmıyorlar, değil mi? FishChips, Watney's Red Barrel birası, kalamar ve iki çeşit sebze satılan barlarda dururlar.
Or maybe I should grab that bottle and veg out with you.
Yo, belki de içip durmalı ve ayyaş ayyai dolaşmalıyım senin gibi.
Putting Tiffany's hair in a veg-o-matic?
Tiffany'nin saçlarını mutfak robotuna soksam.
Have you got the matching bracelet, veg-head?
Içeri neden girmistin. Hey söylesene. Kot Kafa.
So, you got a name, or are you gonna settle for "veg-head"?
Adini söyleyecek misin, yoksa adin kot kafa mi?
Veg-head, I think I got one here that's right up your alley.
Hey bence bunu okuyup birşeyler öğrenmelisin.
We'll just veg out in front of the TV.
Televizyonun önünde sebzeye dönüşelim.
- "Veg out"?
Sebzeye mi dönüşelim?
He's always a veg.
Her zaman sebze gibi zaten.
Why not put me in a coma? Total fucking veg.
Neden beni, kahrolası bir sebze gibi komada bırakmıyorsunuz?
My meat and two veg, my twig and berries.
Et parçam ve sebzelerim.. Dalım ve çileklerim..
Yeah, well, I'm sticking a few veg on the table, not provisioning the bloody Ukraine.
Evet, şey, birkaç sebzeyi masda yapıştırıyorum kahrolası Ukranya provisyonu karşılamıyor.
I was gonna stay in and veg.
Ben de evde oturup, tıkınacaktım.
Me heart in me mouth, his hands up me skirt... and me mind on his meat and veg.
Yüreğim ağzımda, elleri eteğimin altında ve aklım onun sebze, meyvelerinde.
I veg out, I watch TV, I smoke pot- -
Bütün gün serilip, TV seyretmek, duman çekmek...
If my Kath thought I was here at 2 : 00 in the afternoon getting a fruit and veg show, she'd bloody kill me.
Eğer Kathy'im öğlenin ikisinde burda meyve ve sebze gösterisin de olduğumu öğrenirse, beni haşat eder.
You just lie back and veg, as you young people say.
Dedikleri gibi sen ye, iç, yat.
They should stick to selling their bloody fruit and veg and leave me alone.
Meyvelerini satip beni rahat biraksalar iyi ederler.
Veg es magicians by night.
Karanlıkta Vegas Sihirbazları.
You've been talking... about leaving the Veg for-for - since you were two!
Dostum sen ne kadar... zamandir bu haldesin? Tam iki yaşından beri!
Well, I mean, maybe... look, man, we've got to put miles... between us and the Veg, you know?
Tamam, yani, belki... bak, dostum, Vegas'tan... uzaklaşmalıyız tamam mı?
I'm a vegetarian. I don't eat non-veg
Başka hiçbir şey yiyemem.
You never eat non-veg?
Peki başka hiçbir şey yemez misin?
Fruit and veg section.
Orada kasiyerlik yapıyorum.
Spit-spot, Albert Hall, meat and two veg, Big Ben, Dave Clark Five, pip-pip, cheerio.
Albert Hall, Big Ben, Dave Clark Five.
I might just veg.
İçeceğim bir mey.
If this man's brain temp goes one C above 43, he's a veg.
Eğer adamın beyin ısısı 43'ün 1 derece altına inerse sebzeye döner.
" You don't eat non-veg food, do you?
Sebze yemeyenlerden değilsiniz, öyle değil mi? - Hayır.
Today, I'm going to do nothing... but hang out in town, read, veg... drink coffee, and have the perfect Stars Hollow day.
- Bugün hiçbir şey yapmayacağım. Kasabada takılacağım. Kitap okuyacağım.
Did ye ever hear the legend of the seeded fruit that is often mistooken for a veg-e-table?
Peki hiç genelde bir sebzeyle karıştırılan çekirdekli meyve efsanesini duydunuz mu?
Head down the Phoenix for a roast, veg out in the pub for a bit then wander home, watch a bit of telly, go to bed.
Izgara için Phoenix'e gideriz, biraz barda pinekleriz, sonra eve gelip televizyon seyreder ve yatarız.
Wee man's just had his meat and two veg mangled. Fuck the piano.
Ufaklığın üç çıkıntısı piyanonun kurbanı oldu.
You're gonna sit here and veg out all day?
Gün boyu burada oturup bitki gibi mi davranacaksın?
Where are these veg-heads now?
- Bu sebze kafalılar şimdi neredeymiş?
With you out there protecting our veg, the most important event of the year is safe.
Siz burada sebzelerimizi koruyarak, yılın en büyük olayını - Sebze Yarışması'nı - kurtarıyorsunuz.
But they do so love their veg.
Ama sebzeleri çok seviyorlar.
Once cured of their antisocial veg-ravaging behavior, the rabbits can be safely released without fear of re-offending.
Onların sebzelere zarar verme alışkanlıklarını ortadan kaldırarak, böylece iç rahatlığıyla onları serbest bırakabiliriz.
Veg, bad.
Sebzeler kötüdür.
Their tiny bunny brains are being saturated in my veg-free mind waves.
Küçük tavşancıkların beyinleri benim yolladığım beyin dalgalarını emiyor.
OK, so we've created a veg-ravaging rabbit-monster.
Sebze Terminatörü Tavşan Canavar yarattık.
This veg diet's doing the trick, eh, lad?
Sebze diyeti işe yarıyor, değil mi dostum?
No. This is just a reaction to that healthy veg diet you've got me on.
Bu sadece sağlıklı sebze diyetinin bende gösterdiği bir reaksiyon.
Wasn't an easy choice, but the veg competition has to come first.
Bu kararı vermek kolay değildi, ama Sebze Yarışması'nın önemi daha büyük.
Hold veg.
Sebze yok.
He needs to veg out in front of the TV, he needs to read a fucking book he likes!
Hayatında bir kere olsun, sevdiği kitabı okumalı.
Suppose your lover asks you to eat non-veg, what would you do?
Farz et sevgilin senden başka bir şey yemeni istedi, o zaman ne yapacaksın?