Vu tradutor Turco
765 parallel translation
T'as vu. 15 pounds in gold.
Gördün mü? 15 altın!
I went to see Yae the day before yesterday, and, on account of the situation, she insisted that I speak to you.
Dün değil önceki gün, bayan Yae'yi görmeye gittim vu bu durumun ışığında, seninle konuşmam için ısrar etti.
Maybe it's déjà vu?
Deja vu olabilir mi acaba?
What sort of appeal are you making, Mrs. Trotter?
Ne türlü bir baş vuırmadan söz ediyorsunuz, Bayan Trotter?
Déjà vu, that's all.
Déjà vu, hepsi bu.
It's strange, but I have a sense of déjà vu.
Bu garip, ama sanki daha önce gelmiş gibiyim.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu- - that strange feeling we sometimes get that we've lived through something before that what is happening now has already happened.
Bu akşam, Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz duygusu.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu that strange feeling we sometimes get that we've lived... anyway, tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu that strange...
Şu anda olanın daha önceden olduğu bu akşam Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz... Neyse, bu akşam Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu that strange feeling we sometim mes get... that... we've lived through something... good... good evening.
Bu akşam, Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz duygusu. 'BU BEYİN'
Did you ever get a feeling of déja vu?
Hiç önceden yaşamış gibi hissettin mi?
Many landscapes give you a feeling of déja vu.
Çoğu manzara deja-vu hissi verir.
No, you are probably right, just what you call a Deja Vu.
Hayır, muhtemelen haklısınız, Deja vu gibi.
It's called deja vu.
Bu Deja Vu.
Yeah, deja vu.
Evet, deja vu.
Like Deja Vu?
- Dejavu gibi mi?
It was a sort of déja vu... like a memory of the present.
Gördüğüm rüya deja vu gibiydi. Eski anılarımı yeniden yaşamış gibi oldum.
Avant Garde, and Déjà Vu.
Avant-garde, and Deja Vu.
Goodbye, Déjà Vu.
Hoşçakal, Deja Vu.
Déjà vu.
Deja vu...
I'm an edible panties manufacturer and he's the one who invented such thing.
Hatırı sayılır bir kot pantolon üreticisiyim vu sayede çağırıldığımı söyleyeceğim.
Comprendo, deja vu?
Anlıyorum, déjavu?
Buddy D, is this déjà vu?
Buddy D, bu déjâ vu mu?
- Just like deja vu.
- Aynı "deja vu" gibi.
Déja vu, I guess.
Déjá vu, sanırım.
- Déjà vu.
- Déjà vu.
Maybe leaping from one year to another had done more than Swiss cheese my brain, because the feeling of déjà vu had just struck again.
Belki de zamanda yolculuğu beynimi kalbura çevirmekten dahasını yapmıştır,... çünkü déjà vu hissini yine hissettim.
I was still trying to figure out how anyone could be as tasteless as Chuck... when the déjà vu feeling hit me again.
Déjà vu hissi yeniden içimi kapladığında hâlâ, bir insanın, nasıl Chuck kadar zevksiz olabildiğini anlamaya çalışıyordum.
It's not déjà vu.
Bu déjà vu değildi.
It's not déjà vu.
Bu déjà vu değil.
Talk about déjà vu.
Bu filmi daha önce görmüştüm.
Buddy, is this deja vu?
Buddy D, bu déjâ vu mu? Ne kadar oldu?
Must be déjá vu.
De javu falan herhalde.
Feelings of déjá vu.
Bir de javu hissiyatı.
Is this causing our déjá vu?
de javuya sebebiyet veren bu mu?
Yes, but it's more. In déjá vu, you think you're repeating events.
Evet ama dahası var, de javuda aynı olayı tekrar yaşadığını sanırsın.
You have déjà vu or vertigo, or something. But...
Dejavu veya baş dönmesi yaşıyorsun.
Ever have déjà vu, Mrs. Lancaster?
Daha önce hiç Deja-vu yaşadınız mı?
Do you ever have déjà vu?
Daha önce yaşadık gibi gelmiyor mu?
I got a sense of déjà vu.
Sanki bunu rüyamda görmüştüm.
- Like a déjà-vu? - It was very déjà-vu-ish.
- Rüyanda mı görmüştün?
Deja vu.
Bu anı daha önce yaşamıştım.
Déjà vu.
Deja vu!
Bald tattoo is not part of my vision. It's beyond déjà vu.
Kel dövme vizyonumun bir parçası değil.
I know, I feel like I have déjà vu.
Biliyorum.
You can't always see it or hear it, but you can feel it. Ever had deja vu?
O kadar da kötü değil, şu Pandantif.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of d-d-d-d-d-deja v-v-v-vu that extraordinary feeling... quite extraordinary... no, fine, thanks, fine.
İyi akşamlar. Bu akşam, Bu Beyin'de inceleyeceğimiz olgu... Déjà vu.
i have this terrible feeling of deja vu.
Korkunç bir déjà vu hissi.
i have this terrible feeling of deja vu.
Korkunç bir déjà vu hissi...
♪ to you ♪ a vu ♪ [sobbing]
Sana
- Just like déjá vu.
Yapamam.
Déjà vu.
- Deja vu.