Waiting for you tradutor Turco
15,574 parallel translation
Minister, sir, they're waiting for you at the press conference.
Bakanım, sizi basın konferansına bekliyorlar.
I'm sure Diana is waiting for you.
Eminim Diana \ sizi beklemektedir.
Something tells me you're either unhappily married... or there's no one waiting for you at home.
İçimden bir ses ya mutsuz bir evliliğin olduğunu ya da evde seni bekleyen hiç kimse olmadığını söylüyor.
Do you really think your parents are just going to be floating around here waiting for you?
Ailenin seni bekleyerek buralarda yüzdüğünü gerçekten düşünüyor musun?
We just blew it because they were supposed to bring you up immediately, and then I was waiting for you for, like, 20 minutes, and I don't really know what happened.
Az önce patlattık, çünkü seni derhal buraya getireceklerdi. Ve sonra seni 20 dakika gibi bekliyordum Ve ben gerçekten ne olduğunu bilmiyorum.
Vasyl is waiting for you in his office.
Vasyl seni ofisinden bekliyor. Git hadi.
I've been waiting for you outside.
Seni dışarıda bekliyordum.
The Consul is waiting for you in your office.
Konsül, seni ofisinde bekliyor.
Aaron Hart is waiting for you in the office.
Aaron Hart seni ofiste bekliyor.
And he's waiting for you in the car.
Ayrıca seni arabada bekliyor.
The papers will be waiting for you.
Belgeler seni bekliyor olacak.
Stanaforth, I'm waiting for you to tell me that you're going to be all right.
Stanaforth, bana bir sorun yaşamayacağını söylemeni istiyorum.
I remember waiting for you to come out of that desert, you know?
O çölden dönmeni beklediğim zamanları hatırlıyorum.
She's waiting for you.
Diğer tarafta kız seni bekliyor.
I was waiting for you to...
Seni bekliyordum da...
I couldn't keep waiting for you, so...
Seni bekleyemedim. Ben de...
I'm waiting for you.
Aferin kızıma. Seni bekliyorum.
The Nazi women's league is waiting for you!
Nazi Kadınlar Birliği seni bekliyor!
- The Minister is waiting for you.
Bakan sizi bekliyor.
Your mom's waiting for you.
Çabuk ol. Annen seni bekliyor.
He'll be waiting for you... in the reflection of your enemy's dead eyes.
O seni bekleyeceğim. ölü düşman gözünde.
We've been waiting for you.
Biz de sizi bekliyorduk.
A girl down in New Jersey, waiting for you.
New Jersey'de seni bekleyen bir kızın olması.
She's waiting for you.
Seni bekliyor.
Look at the big world out there waiting for you.
Seni bekleyen büyük dünyaya bir bak.
Couldn't you hear me yelling out there, waiting for your fat ass to get around the building?
Seslendiğimi duymadın mı? Binanın arkasına geçmeni bekliyordum.
What are you guys waiting for?
Siz ne bekliyorsunuz?
- What the hell are you waiting for?
- Ne bok yemeye bekliyorsun?
There's a van and a crew waiting downstairs for you.
Aşağıda seni bekleyen bir minibüs ve ekip var.
If that man doesn't have a hot supper waiting for him when he gets home from work, you tell me what gets him through the day!
Bu adamın bekleyen sıcak bir akşam yemeği yoksa Işten eve döndüğünde onun için Onu günün neye götürdüğünü bana söyle!
- What were you waiting for?
- Ne bekliyordun
That I'm just waiting here for the man to pass a test. And you did.
Oturmuş, testi geç diye bekliyordum ve sen de geçtin.
Yeah, for god's sake. I've actually been waiting to surprise you with something else that I've been working on.
Miranda bu ülkenin en iyi kadın girişimcileri listesinde Forbes'un ilk 50'sine girdikten sonra bu normal tabii.
You know what's waiting for me if I go back.
Geri dönersem başıma gelecekleri biliyorsun.
What are you waiting for? lets go!
Ne bekliyorsunuz o halde, hadi gidelim!
What do you think he's waiting for, Cassie?
Sence neyi bekliyor Cassie?
Yeah, you'll be waiting around all day for me to finish this.
Evet, bunu bitirmem için bütün gün bekleyeceksin.
Yes. I'm kind of waiting for a, "Thank you, Michelle!"
Evet. "Teşekkürler Michelle" demeni bekliyorum.
So once I was actually waiting here in the dark, and you were getting up for the morning, I thought, "Uh-oh. " This could seem kind of threatening and menacing. "
Sonra karanlıkta burada beklerken ve sen de sabah kalkarken düşündüm ki, bu biraz korkutucu ve tehdit ediyor gibi olabilir.
Maybe you're sitting up there waiting for something that's never coming back.
Belki orada oturup, asla geri dönmeyecek bir şeyi beklemektesiniz.
What are you waiting for?
Ne için bekliyorsun?
You know, cause Sarah's- - Sarah's out there, you know, and she's- - she's waiting for us.
Çünkü Sarah dışarılarda bir yerde, bizi bekliyor.
Now, the moment you've all been waiting for.
Şimdi, hepinizin beklediği an.
And now, the moment that you've all been waiting for...
Şimdi, hepinizin beklediği an geldi.
Thank you for waiting.
beklediğin için teşekkürler.
Ladies and gentlemen, we are now all been waiting for the files you all had from the project.
Bayanlar ve baylar, biz bütün projeden yaşadığıınız dosyaları bekliyorum, şimdi vardır.
What are you waiting for'?
Ne için bekliyorsun?
- What are you waiting for?
Ne bekliyorsun?
Your home's waiting for you.
Evin hazır.
I'm waiting for the part that explains why you missed our appointment.
Randevumuzu neden kaçırdığını açıklamanı bekliyorum.
The devil is waiting for men like you.
Şeytan senin gibileri bekliyor.
waiting for me 66
waiting for us 32
waiting for 19
waiting for someone 27
waiting for what 38
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your sake 205
for your own sake 81
waiting for us 32
waiting for 19
waiting for someone 27
waiting for what 38
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your sake 205
for your own sake 81