Walkie tradutor Turco
705 parallel translation
You ought to use a walkie-talkie.
Bir cep radyosu kullanmalısın.
Check the walkie-talkie in my jeep.
Git benim cipteki telsizi bak.
- Hope the walkie-talkies are working.
- Umarım telsizler de çalışıyordur.
Mr. Manager, prendere il cane for a walkie?
Müdür Bey, köpeği yürüyüşe çıkarır mıydınız?
That's Vaslov, you, me, Zabrinczski with backpack, walkie-talkie and DF.
Vaslov, siz, ben, sırt telsiziyle Zabrinczski.
One of'em had a walkie-talkie.
Bir tanesinde telsiz vardı.
Walkie-talkie, two 35mm cameras....
Telsiz, iki 35 mm'lik kamera...
One of your clients was arrested with a walkie-talkie.
Müvekkillerinizden biri bir telsizle yakalandı.
Get radio stations.
- Walkie-Talkie'leride al.
Another walkie-talkie.
Bir el telsizi.
I bet those two guys are on the boat using the other walkie-talkie.
Demek iki herif teknemize çıkmışlar.
Next party we will buy a walkie talkie and play radio-patrol.
Bir dahaki sefere partiye telsiz bağlantısı yapıp... etrafta devriye gezeriz.
Bill, if we could borrow a couple of walkie-talkies,
Bill? Telsiz varsa monitörden izleyerek yardım ederim.
You can call Ho on the walkie talkie now.
Şimdi telsizle Ho'yu çağır.
[Amy On Walkie-Talkie] Face, Murdock, they're heading towards Hannibal's shop.
Face, Murdock, Hannibal'ın dükkânına doğru gidiyorlar.
- And, uh, some walkie-talkies.
- Ve telsizler.
- Walkie-talkies.
- Telsizler.
Brand name Walkie-Talkie only $ 65!
Markalı Walkie-Talkie $ 65!
Get me backthe walkie-talkie now!
Walkie-talkie'yi geri ver bana şimdi!
[Switek On Walkie-talkie] Tubbs.
- Tubbs. - Evet, Tubbs.
- You, ah, walkie-talkied, madam?
- Siz mi seslendiniz, hanımefendi?
Maybe even walky talkies.
Hatta walkie talkie de alabiliriz.
Yeah, we could use the walky talkies.
Evet, walkie talkie'leri kullanabiliriz.
These guys don't have no walkie-talkies.
Bu adamların telsizleri yok.
If they don't have walkie-talkies, then they can't expect them to come back.
Telsizleri yoksa o zaman onların geri dönmesini beklemiyorlar.
HATCHER ( over walkie-talkie ) : Nest to Eagle.
Yuvadan Kartala.
[Dickie Over Walkie-Talkie] PATCH, WHAT'S THAT CAR?
Patch, arabadan ne haber?
Give me some money.
Malkie-Walkie, biraz para versene.
[WALKIE TALKIE SOUND]
[TELSİZ SESLERİ]
[TYPEWRITER, WALKIE TALKIE and CRYING SOUNDS] While she was staying with her uncle with her mother's request, she left.
[DAKTİLO, TELSİZ ve AĞLAMA SESLERİ] Daha önce dayısının yanında otururken annesinin isteği üzerine ayrıldı.
No luck with the walkie-talkies.
Telsizlerde şansımız yok.
- I heard him on the walkie-talkie.
- Telsizle konuşurken duydum.
- The walkie-talkie.
- Walkie-Talkie
Here's some binoculars and a walkie-talkie so we can keep in contact.
İşte sana bir dürbün ve irtibat kurmak için bir telsiz.
Call in code 10 on your walkie-talkies. We will repeat code 10 on the p.a. System.
10 numaralı kodu hemen alarm sistemimizde tekrarlayacağız.
Just in case, fresh batteries for your walkie-talkies.
Ne olur ne olmaz, telsizlere yeni pil koydum.
- Who's got a walkie?
- Kimde telsiz var?
I wish I could say the same, Devon, but one of my auditory monitors must've landed in some kid's walkie-talkie.
Keşke ben de aynı şeyi söyleyebilseydim, Devon,... fakat işitsel monitörlerimden biri bazı çocukların oyuncak telsizi olmuştur.
They're Krusty the Klown walkie-talkies!
Krusty the Klown telsizleri!
Whenever you want to talk to me... call me on the phone... and tell me to turn on my walkie-talkie.
Ne zaman benimle konuşmak istersen... telefon aç... ve telsizimi açmamı söyle.
Roberta, it's got a walkie-talkie wristband a penlight, binoculars, even this cool badge.
Roberta, burada telsiz kalem fener, dürbün hatta rozet bile var.
Come on, boy, we're going for a walkie-walkie.
Gel oğlum, gezintiye çıkıyoruz.
RAYMOND ON WALKIE-TALKIE :
Devon?
I got the badge, you got the walkie-talkies.
Ben rozetini aldım, sen telsizini.
Get on that walkie-talkie and find out where Mulder is.
Şu telsizi eline al ve Mulder'ın nerede olduğunu öğren.
I'll take the walkie-talkie.
Bir telsiz alacağım.
Grab the Walkie-talkie.
Telsizi al.
Must've have picked up a signal from an Eighties Walkie-talkie.
Seksenli bir telsizden sinyal yakalamış olmalı.
Walkie-talkie.
Telsiz.
- Walkie-talkies?
- Telsizler?
( walkie-talkie crackles ) Josh?
Josh?