Washing tradutor Turco
2,931 parallel translation
Yeah, well, you do the washing then!
Çok biliyorsan gel de sen yap yıkama işini.
I saved time by not washing my hands.
Ellerimi yıkamayarak zamandan tasarruf ettim.
He was just too proud to tell his wife he was washing trucks instead of working as an architect, yes?
Yalnızca mimarlık yapmak yerine kamyon yıkadığını karısına söylemek için fazla gururlu, değil mi?
Like the father is so depressed that he's washing trucks, he just decides to put a bomb under the car and end it all?
Yani baba çok fena durumda, kamyonları yıkıyor falan arabasının altına bomba koyup her şeye son vermek istemiş olamaz mı?
The dye stains on the bandit's hands will last several days before washing off.
Haydudun elinden boyanın çıkması için birkaç gün geçmesi gerekecek.
I spend my days cooking and washing the kids'clothes.
Günlerimi yemek pişirme ve çocukların elbiselerini yıkamakla geçiriyorum.
We have to give back the washing machine.
Çamaşır makinesini geri vermeliyiz.
Do you want me to cook something for you... do your washing, change clothes?
Senin için birşeyler pişirmemi istermisin? Ya da yıkanmak veya elbiselerini değiştirmek?
And for God's sake, stop washing your hands like Lady Macbeth.
Ve Tanrı aşkına ellerini Lady Macbeth gibi yıkayı kes!
Scrubbing floors, washing dishes. Hemming, pickling, canning, laundry?
Yerleri silmek, bulaşıkları yıkamak dikiş yapmak, turşu yapmak, konserve yapmak çamaşır yıkamak.
it's by the... it's by the washing machine. It's not by the washing machine.
- Çamaşır makinesinin orada olacaktı.
Yes, it is. I put it by the washing machine.
- Oraya koymuştum.
Did you leave out your washing?
Kirli çamaşırlarını çıkardın mı?
So unless you're washing your hair that night, you let me know.
Olur da saçını yıkamazsan, bana haber ver.
I was washing my hands and it just slipped down the drain.
Ellerimi yıkıyordum, o da oluktan aşağı gitti.
I just don't know how we're gonna move on from here good on you for washing her down.
Sadece bundan sonra nasıl devam edeceğiz bilmiyorum? Temizlik için aferin sana.
Okay, she had this trick where, after the final washing, she would...
Bunu son yıkamadan sonra yapardı... Şey yapardı...
Washing himself?
Yıkanmak.
So, couldn't wait for it, had to come into the desert, and that is why I'm washing my shirt quite regularly in, er... my allowance of water.
Bu yüzden, onu bekleyemedim, çöle gelmek zorundaydım İşte bu yüzden tişörtümü devamlı yıkıyorum. Fazladan suyum ile.
Ken is tossed around like a rag doll in a washing machine.
Ken, çamaşır makinesindeki bez bebek gibi çalkalanıyor.
Dish washing is what you do better.
Bulaşığı daha güzel yıkıyorsun.
It's like cleaning the house before the cleaning lady comes or washing the dishes before you put them in the dishwasher.
Temizlikçi kadın gelmeden temizliğe başlamak gibi ya da bulaşık makinesine koymadan önce bulaşıkları yıkamak gibi.
I was washing my car.
Arabamı yıkıyordum.
And a body-washing room.
Gasilhaneyle birlikte ama.
A morgue with a body-washing room.
Gasilhaneli bir morg.
- Green-washing is an attempt by corporations to put labels on their activity that are popular and that appeal to people's sensibility about, and concern for, the environment and for ecology.
Yeşil aklama, şirketlerin popüler olan ve insanların duyarlılığına hitap eden, çevre ve ekolojiye duyarlılık sağlayan aktiviteler üzerine etiketler yapıştırma girişimidir.
All these stalls here, mental washing machines.
Tüm bu bölümler zihinsel çamaşır makinası gibi.
She hasn't just taken you to the cleaners, she's sticking your head inside the washing machine and making you sniff her dirty knickers.
O seni sadece temizlikçilere götürmüyor, kafanı da çamaşır makinesine sokuyor ve onun kirli pantolonlarını koklattırıyor.
- I'm not talking about dusting, here's a solution. Or washing windows.
- Temizlikle filan uğraşamam ama bulaşıklar dersen, hiç sorun değil.
Hannah, the yellow scarf you're wearing is washing you out.
Hannah, sarı fular takmak seni solgun gösteriyor.
Her mother is over there, washing.
Annesi orada, çamaşır yıkıyor.
Yes, I'll load the washing machine and I'll be right out there.
Evet, çamaşır makinesini doldurup hemen geliyorum.
You can start washing him.
Yıkamaya başlayabilirsin.
The Chemo's gonna wipe out marisol's white blood cells, so washing your hands, wearing gloves, masks...
Kemoterapi, Marisol'ın akyuvarlarını süpürecek. O yüzden ellerinizi yıkayın, eldivenlerinizi ve maskelerinizi takın.
We were just washing Maellard's car, see we're washing it.
Biz de şimdi Maellard'ın arabasını yıkıyorduk. Bak arabasını yıkıyoruz.
Come on Benson, we're washing the car now.
Hadi Benson, şimdi arabayı yıkıyoruz.
I'm not washing the car.
Ben arabayı yıkamayacağım.
Beyond that, if you would like a money-back guarantee, then you should go buy a washing machine.
Bunun ötesinde işe yaramazsa parayı geri alma garantisi bekliyorsan, gidip çamaşır makinesi al.
Well, if they spent less time smoking giant blunts and not washing their hair and more time on building firewalls - -
Sigara tüttürmeye, saçlarını yıkamamaya daha az, güvenlik duvarı yapmak içinse daha fazla zaman ayırsalardı...
I have to get that washing machine fixed!
Çamaşır makinesini tamir ettirsem iyi olacak.
I am not washing my mouth in that water after she sits in it. "
Bu kadının kıçını soktuğu suyla ağzımı yıkamam ben. "
You said he was so useless he didn't know how to use the washing machine.
Bana onun işe yaramaz biri olduğunu çamaşır makinesini bile kullanmayı bilmediğini söylemiştin.
Yeah, I'm trying to find out when my new washing machine's going to be here.
Alo. Şey, yeni bulaşık makinem ne zaman burada olacak diye soracaktım.
Just waiting to find out where my new washing machine is as well.
Yeni bulaşık makinemin nerede kaldığını da öğrenmeye çalışıyorum bu arada.
Washing machine. At last.
- Bulaşık makinesi geldi.
I can't have two washing machines cluttering up my kitchen.
Mutfağımda iki tane bulaşık makinesi olursa çok kötü görünecek.
They were inside the washing machine.
Çamaşır makinesinin içindeydi. - Bunun mu içindeydi?
Washing my face and dressing myself.
Yüzümü yıkamayı, kendi başıma giyinmeyi.
I'm just water-washing my hands!
Ellerimi suyla yıkıyorum!
Bet you never knew washing out rubber tubing could be such a blast, huh, kids?
Bahse girerim plastik hortumun böyle bir şiddetle yıkayacağını bilmiyordunuz, değil mi çocuklar?
Oh, the fecking washing machine's clapped out!
Lanet çamaşır makinesinin ahı gitmiş vahı kalmış.