English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / We tried that

We tried that tradutor Turco

780 parallel translation
- We tried that.
- Onu denedik.
We tried that! We have no bait!
- Denedik ama yemimiz yok.
We tried that once. Remember?
Bunu daha önce denemiştik, hatırladın mı?
We tried that before.
Bunu daha önce denemiştik.
We tried that before, too.
Bunu da daha önce denemiştik.
We tried that last year and they told us to take a walk.
Bunu geçen yıl denedik, geri çevirdiler.
We tried that before.
Onu daha önce denemiştik.
We tried that already, and we lost.
Bunu zaten denedik ve kaybettik.
We're going to attack a town that we tried to take once before.
Daha önce ele geçirmeye çalıştığımız bir şehre saldırıya geçeceğiz.
No, but that's what we've tried to do.
Hayır ama yapmaya çalıştığımız şey bu.
We came across a Zulu warrior once that had been killed by his tribe... because he tried to climb it.
O dağa tırmanmaya çalıştığı için kabilesi tarafından öldürülen... bir Zulu savaşçısı görmüştük.
We had another man on the force that tried to smash that mob.
Çeteyi çökertmek için başka birini sokmuştuk.
But if you think you'll carve yourself some sort of niche with these Germans. Let me point out that we too tried to do business with them.
Fakat bu Almanlarla bir çeşit işler çevirmek istiyorsan izin ver, onlarla iş yapmak için çok çaba sarf ettiğimizi hatırlatayım.
To prove to you that we are not nearly the Huns you think we are you will be tried according to your own French law the Code Napoleón.
Sana, bizim düşündüğün gibi barbar olmadığımızı göstermek için Fransız yasasına göre yargılanacaksın, Napolyon yasasına.
If you had that accident policy and tried to pull a monoxide job... We've got a guy in our office named Keyes. For him a setup like that'd be just like a slice of rare roast beef.
Onun için böyle bir düzmece çantada kekliktir.
I tried that but we'd need a signed agreement from Michiko.
Denedim ama Michiko'nun onay imzası gerekli.
We tried farming that field over there.
Biz oraya bir tarım alanı yapıyoruz.
You must note, beside, that we have tried the utmost of our friends.
Şunu da unutmayın. Dostlarımız verebileceklerini verdiler.
I should say that you came here tonight half-drunk and tried to borrow money on the strength that we were at college together.
Bu gece yarı sarhoş vaziyette buraya geldin ve üniversitede birlikte okuduğumuz için benden borç almaya çalıştın.
Listen, we took the bear to the house of that actress, and when the police tried to arrest us, we tied one of them on the back of the bear and shoved them both into the river!
Ayıyı aktristin evine götürdük ve polis bizi tutuklamak isteyince, birisini ayının arkasına bağladık ve ikisini de nehre ittik!
We won't know that till I've tried it, will we?
Bunu, denemeden önce bilemeyiz, değil mi?
We've all tried that.
Hepimiz aynısını denedik.
After that we tried living together again but it didn't work.
Sonra yeniden birlikte yaşamaya başladık ama işe yaramadı.
We tried to get through on that frequency, but it was dead.
Ulaşmaya çalıştık ama diğer taraftan ses yoktu.
We haven't tried that one yet.
Orayı henüz denemedik.
But something must have happened. That's why he tried to take the key earlier than we'd arranged.
Ama bir şeyler olmuş olmalı ki ayarladığımız zamandan önce anahtarı almaya çalıştı.
Lester, why don't we tell the Major that he tried it anyway?
Lester, niye Binbaşıya atlamaya çalıştı demiyoruz?
We already tried it for that long.
Bu kadar süredir yapıyoruz zaten.
On the contrary, many have tried to equate our situation with one of a developed country hiding the real goals of the workers movement while wanting to make us believe that we were in an independent country, whereas we are
Tam tersi. Bir çoğu durumumuzu gelişmiş ülkelerdeki ile eşitlemeye çalıştı. Bunu yaparken, işçi hareketinin gerçek hedeflerini gizledi, bizleri bağımsız bir ülkede olduğumuza inandırmaya çalıştı.
Other than that, we've tried to reduce the rules to a minimum.
Bunun dışında, kuralları minimuma düşürmeye çalıştık.
That is why we tried to kill comrade minister.
Bu yüzden yoldaş bakanı öldürmeyi denedik.
We must bear in mind, Your Honor, as we consider the events that this man has twice tried to destroy himself.
Bu davranış üzerinden yola çıkacak olursak, unutmamamız gerekir ki Sayın Yargıç... bu adam iki kez kendisini öldürmeyi denedi.
Actually, we have tried that stiffness, and we find it gives you much more stability, especially for the downhill.
İşin doğrusu o sertlik derecesini denediğimizde bunun özellikle Alp disiplini yarışlarında kayakçılara daha fazla denge sağladığını görmüştük.
We demand that those responsible be tried and an analysis of our problems ensue.
Sorumlu olanların yargılanmasını ve problemlerimizin analizinin takibini talep ediyoruz.
I think that when you take cases like this teacher we mentioned, I think that we tried, to the best of our ability, to get these people some work tutoring and so forth.
Bahsettiğimiz bu gibi öğretmen durumlarını ele aldığımızda sanırım bu insanlara özel ders bulabilmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık.
we were the only ones who tried to.. understand, that extraordinary man.
O muhteşem insanı anlamaya çalışanlar sadece bizlerdik.
Yes, well, we could debate that, but frankly, I think it would be a lot more productive if I got some tools and tried to get the engine started.
Bir etiket. Nasıl da gülünç hale gelebiliyorsun? Şey, Bay Jennings, sanırım, bir kadın hakkında her şeyi hiç kimse bilmez, siz bile.
You tried to make us all swear that we had seen what Marot had done.
Marot'un yaptığı gördüğüne yemin ederek bizi aldattılar.
In the beginning we tried to help one another, those that were left.
İlk başlarda, kalanlar olarak birbirimize yardım etmeyi denedik.
I tried to tell you that before we left the train station.
Bunu size istasyondan ayrılmadan önce söylemeye çalıştım.
- We tried that.
- Denedik.
That's why we tried Dieppe.
Bu nedenle Dieppe'e saldırdık.
The military command it tried, let us say, to suck the last drop of the blood of the nation to continue the useless war, but one became obvious for any sensible man that we were in the limit.
Komutanlık bu yararsız savaşı daha sert bir şekilde devam ettirmek için tabiri caizse, milleti kanının son damlasına kadar savaştırmaya çalıştı. Lâkin mantıklı düşünen herkes biliyordu ki takâtimizin sonundaydık.
Well, my answer to that is that it has never been tried yet, and we shall see.
( Arthur Harris, RAF Bombardıman Komutanı ) Benimse onlara cevabım şudur : Bunu daha önce denemedik. Ne olacağını göreceğiz [3].
There's possibles that we haven't tried yet.
Daha denemediğimiz yöntemler var.
All you poor laborers and farmers, we have tried time and again to tell you that there can be no resurrection for America until Congress begins to coin and to regulate the value of money.
Tüm yoksul işçi ve çiftçiler, sizlere daha önce de defalarca anlatmaya çalıştığımız üzere Kongre para basmaya ve paranın değerini de düzenlemeye başlamadıkça Amerika için bir yeniden diriliş asla gerçekleşmeyecektir.
Well, as you know, I've always thought that we tried to go a bridge too far.
Bildiğiniz gibi, ben çok uzaktaki bir köprüyü denediğimizi düşünüyordum.
We've kept the respirator going, we've tried to stimulate the heart,... but if it weren't for that, nothing.
Respiratör sürekli bağlı, kalbini de güçlendirmeye çalışıyoruz ama böyle bir şeyi hiç beklemiyorduk.
Has anyone tried to tell those inside that we're here?
İçeridekilere burada olduğumuzu söylemeyi denediniz mi?
We tried to tell you that last night. You wouldn't listen.
Sana söylemeye çalıştık dün gece ama dinlemedim.
Put short bursts into that door until we've tried to close it, okay?
Kapatana kadar kapıyı yavaş yavaş salla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]