English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Won't happen

Won't happen tradutor Turco

2,966 parallel translation
She won't let anything happen to that girl.
O kıza bir şey olmasına izin vermeyecek.
It won't happen again.
Bir daha olmayacak.
I'm so sorry, Gregory, it won't happen again.
Çok özür dilerim Gregory. Bir daha olmayacak.
It won't be allowed to happen, it can't be allowed to happen.
Buna izin verilemez, Buna izin verilmemeli
I won't let that happen.
- Bunun olmasına izin vermem.
I won't let anything happen to you...
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim...
It won't happen again.
- Bir daha olmaz.
That won't happen.
Bu da gerçekleşmeyecek.
I made sure that won't happen, you're not on the hit list.
Bu yüzden bıçak kullanmadılar zaten. Kara listede değilsin.
Won't happen again.
Bir daha olmayacak.
Regardless, it won't happen again.
Boş ver, bir daha olmaz.
I just won't let that happen anymore, especially to you.
Artık bunun olmasına izin vermeyeceğim özellikle de sana.
Well, I suppose it won't happen again.
Sanırım bir daha olmaz.
What happened last night, won't happen again.
Dün gece olanlar bir daha tekrarlanmayacak.
That won't happen!
Olmayacak!
It won`t happen again.
Bi daha olmaz
It won't happen!
Böyle bir şey olmayacak!
I promise you this won't happen again.
Bunun bir daha tekrarlanmayacağına dair sana söz veriyorum.
Which won't happen with a lawsuit going on.
Ve bu da devam eden bir dava ile olmamalı.
My fault, chef, I'm sorry, it won't happen again.
Benim hatam şef, özür dilerim. Bir daha olmayacak.
You won't mean to, but I think that will happen, you know?
İstemeden olacak ama olacak anlıyor musun?
Won't happen again.
Bir daha olmaz.
I won't let that happen again, not to anyone.
Bunun tekrar olmasına izin vermeyeceğim, Hiç kimseye olmasına.
It won't happen all at once, it'll be slow and steady, but I promise it will happen.
1 Kerede yaşanmayacak, yavaş ve yerinde yaşanacak. Ama olacak, eminim.
I won't believe that I'm supposed to just sit here and let this happen.
Burada hiçbir şey yapmadan oturmam gerektiğine inanmıyorum.
No, I won't let that happen.
Bunun olmasına izin vermem.
I won't let anything happen to you.
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let It happen.
Olmasına izin vermiyeceğim.
I won't let that happen.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
It won't happen again.
Bu tekrar olmayacak.
What won't happen again?
Ne bir daha olmayacak?
It certainly won't happen again.
Kesinlikle bir daha olmayacak.
The positive side of this, is that we're prepared, so it won't happen again.
Olaya olumlu tarafından bakarsak artık hazırlıklıyız, yani bu bir daha yaşanmayacak.
Then I notify the packer so it won't happen again. - That's right.
- Sonra bir daha aynı hatayı yapmaması için paketleme operatörünü uyarırım.
- It won't happen again.
Bir daha olmaz.
It won't happen.
Evet bu asla olmayacak.
- It won't happen again.
- Bir daha olmayacak.
But chances are, that won't happen now.
Ama sanırım artık soramayacağım.
That won't happen here, I promise.
Söz veriyorum, böyle bir şey olmayacak.
You won't know anything, if it didn't happen at all.
Sanki hiçbir şey olmamış gibi kalacak. Hiçbir şey öğrenemeyeceksin.
That won't happen again.
Bir daha olmayacak.
Whatever you think is gonna happen with Paul in Puerto Rico won't.
Porto Riko'da Paul'la aranda her ne geçeceğini düşünüyorsan, yanılıyorsun.
Whatever you think is gonna happen with Paul in Puerto Rico won't, because my entire family's gonna be there.
Porto Riko'da Paul'la aranda her ne geçeceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Çünkü tüm ailem orada olacak.
That won't happen.
Öyle bir şey olmayacak.
If I repay the loan, it won't happen.
Borcumu ödersem öyle bir şey olmaz.
Peter just wants to make sure it won't happen again.
Peter bunun tekrarlanmayacağından emin olmak istiyor.
I won't pretend to understand the thing you and Cristina have going on, but I do know that, uh, affairs don't happen in a vacuum.
Cristina'yla aranızda geçenleri anlıyormuş gibi yapmaya çalışmayacağım. Ama evlilik dışı ilişkilerin durup dururken olmadığını biliyorum.
A mistake I assure you won't happen again.
Bu hataya bir daha düşmeyeceğimi temin ederim.
That won't ever happen.
Böyle bir şey asla olmayacak.
You think by telling me about myself, you might create a paradox where by my knowing, it won't actually happen?
Bana olacakları söylersen bunu gerçekten de yapacağım için bir paradoks oluşturacağımdan korkuyorsun.
It will happen like that or it won't happen.
Öyle ya da böyle bu iş halledilecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]