English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Write it

Write it tradutor Turco

6,051 parallel translation
- Fuckin'write it down or something.
Ne diyeceksen yazı falan yaz.
She didn't write it. I did.
Onu o degil ben yazdim.
I'm sure it will come back. Even so. I'd like to write it down.
- Öyle bile olsa..... bunu not etmek istiyorum.
- Just write it as it sounds.
- Duyduğun gibi yaz işte.
You should write it yourself.
Kendin yazmalısın.
Write it down.
Yaz şunu.
Write it up and hand it off to g.I.S.
Raporunu yazıp Coğrafi Veri Sistemleri'ne teslim edilecek. - Ondan bilgi mi toplanacak?
Good, write it up.
Güzel. Yazıya geçir.
I'll write it.
Ben yazarım.
I didn't write it.
Sen yazdın. - Ben yazmadım.
Want me to write it?
Bir de yazayım istersen?
Write it down in the pages of a book and sell it.
Sayfalara bunu yazdım ve sattım.
- I know, Bottlecap, that's your whole... job is to write it down, and you didn't write it down.
Sıkıcı, senin işin yazmak ve yazmıyorsun.
You think I can not write it?
Ben de ustaca olur.
I'll write it.
- Ben yazacağım.
Write it, Frank.
Yaz bunu Frank.
maybe I'll write it.
belki yazarım.
And write it all down.
Ve hepsini yaz.
- Look, I didn't write it, OK? - All right.
- Sözlerini ben yazmadım, tamam mı?
I'll write it down.
Bir kâğıda not edeceğim.
When did you write it?
Ne zaman yazdın şarkıyı?
I didn't write it, if that's what you're asking.
Bunu ben yazmadım, eğer bunu soruyorsan.
I swear, I didn't write it.
Yemin ediyorum, onu ben yazmadım.
I didn't write it.
Bunu ben yazmadım.
A lot of these big guys... they don't like me, they got it in for me because I got a lot of good write-ups since I started out.
O ünlü adamların çoğu beni sevmez, gıcık olur. Mesleğe başladığımdan beri bir sürü iyi eleştirim yazıldı da ondan.
It fucking hurts when you write that shit, it hurt you!
İnsanın gücüne gidiyor! O bokları yazınca inciniyoruz! Senin de gücüne gitmiştir!
I'm not going to write about it
Bu konuda bir şey yazmayacağım.
- Yes, but it's my chance to write a menu.
- Evet, ama bu benim menü hazırlama şansım.
This Tanzaku, if you write on it. Your wish maybe comes true.
Bu Tanzaku, eğer buna dileğini yazarsan belki gerçek olur.
that... that England has. As a way of kind of taking control of that in some way or turning it to my advantage, I decided to write about it, and because bad weather is much more interesting to write about
Buna bir şekilde hakim olmanın veya kendi lehime çevirmenin bir yolu olarak bu konuda yazmaya karar verdim.
Funnily enough, the more I write about the weather, the worse it seems to get and the more interesting it becomes and the more it moulds itself to the narrative I have set for it.
Ne gariptir ki, ben hava ile ilgili yazdıkça daha da kötüleşiyor sanki. Ve daha ilginç bir hal alıyor. Ve onun için hazırladığım anlatıya göre şekilleniyor.
- I could write the same column every day and get away with it.
Aynı yazıyı her gün yazıp arkama bile bakmayabilirdim.
- So I'm thinking,'Why don't I ask "Richard Shellburn to go down there " and write me a column about that boy and get it done right?
Ne yani Richard Shellburn'dan oraya gitmesini ve çocuğun hikayesini yazmasını isteyemem mi?
It has to be the white one cos his friends want to write little messages on it.
Beyaz olan olmalı çünkü arkadaşları üstüne küçük bir şeyler yazmak istiyorlar..
I write this, so it can be remembered.
Bu günlüğü, hatırlanması için kaleme alıyorum.
We just write what happened and then they decide - whether they want to read it or not.
Ne olduğunu yazarız onlar da okuyup okumamaya karar verirler.
- You don't call, you don't write, and your bitch-ass leaves and all of a sudden it's,
- Aramıyorsun, yazmıyorsun, sonra kaltağın sen terk ediyor ve tak aniden bu oluyor,
Anyway, anyway, I'll write him, it's almost like having a girlfriend.
Neyse, neyse, ona yazacağım ki, neredeyse sevgili olmak gibiydi.
I can't believe it's even legal to write some of this crap.
Bu şeylerden bazılarını yazmanın yasal olmasına bile inanamıyorum.
When the poets write of death, it's invariably serene.
Şairler, ölümden tamamıyla huzurlu bir şey olarak bahsediyor.
I write in hope that one day you will answer me and that everything can again be like it was...
Bir gün bana cevap yazacağın ve her şeyin eskisi gibi olacağı umuduyla yazıyorum.
It is impossible for me to write to my dear mother.
Canım anneme yazmak, benim için neredeyse imkansız.
What difference does it make if I write or not?
Yazıp yazmamam ne fark eder ki?
Said it wasn't the story he set out to write, but that it would make a fascinating character study,
Yazmaya niyetli olduğu bir hikaye olmadığını ama böyle de harika bir karakter çalışması olacağını söyledi.
You want something to write about, well, here it is.
Yazmak istediğin bir şey istiyordun, al işte.
Go there and write about it and what it means to you. Um, how long does the paper have to be?
Kaç sayfa olması gerekiyor?
When you told me to write a letter to Cat telling her it was the...
Cat'e mektup yazıp anlatmamı istediğinde...
It's... I did not write this!
Bunu ben yazmadım!
I'd write my name on my fist in Sharpie before I'd punch him so everyone else would know who did it.
Yumrukladığımda, millet kimin yumrukladığını anlasın diye yumruğuma ismimi yazardım.
So this pad of paper that he borrowed to write down the address, I would like for you to give it to me, please, if you would.
Sizden ödünç alıp adresi yazdığı o not defteri ya da kağıdı sakıncası yoksa bana verir misiniz lütfen?
"If you must go out, " write down our address on a piece of paper " and keep it in your pocket.
Dışarı çıkmak zorunda kalırsan, adresimizi bir kâğıda yaz ve cebinde sakla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]