You decide tradutor Turco
8,095 parallel translation
How do you decide?
Nasıl karar verdiniz?
But you should know, one of your co-workers is in the hospital with brain bleed, and this boy's brother's dead, so you might wanna factor them items into the equation before you decide what you're gonna do next.
Ama şunu bilmen lazım. Meslektaşlarından biri hastanede beyin kanaması geçiriyor. Bu oğlanın da ağabeyi öldü, yani şimdi ne yapacağına karar vermeden önce, bunları da hesaba katsan iyi olur.
You... When did you decide this?
Buna ne zaman karar verdiniz?
Mister, how can you decide this on your own?
Efendim, buna nasıl bir başınıza karar verirsiniz?
You decide.
Sen karar ver.
I think you should tell him, whatever you decide to do.
Bence neye karar verdiysen onu söylemelisin.
That you decide your own future.
Kendi geleceğine karar vermen.
Oh, how ever will you decide?
Nasıl karar vereceksin?
Oh, now you decide to question my identity?
Gerçekten ben olup olmadığımı sorgulamak aklına yeni mi geldi?
You're not having anything until you decide to listen.
Dinlemeye karar verene dek sana hiçbir şey yok.
And if you decide to open them, you need to be prepared for those to come out.
Eğer açmaya karar verirseniz, neler çıkabileceğine hazırlıklı olmalısınız.
Whatever you decide, I understand.
Kararın her ne olursa olsun anlarım.
Whatever you decide, I support you.
Neye karar verirsen ver seni destekliyorum.
When tomorrow we meet to discuss culpability, I don't know what you'll decide.
Yarın olduğunda suçu tartışmaya başlamak için toplandığımızda, ne karar vereceğinizi bilemem.
During the time it takes you to decide your move, my men will adjust the blades.
Hamleni yapmanı beklerken, adamlarım kılıçları hazırlayacak. Dur!
You need to decide that.
Buna sen karar vermelisin.
You just got to decide if he's worth it.
Değip değmeyeceğine karar vermek sana kalıyor.
So you get decide who lives and who dies? !
Kimin yaşayıp kimin öleceğine sen mi karar veriyorsun?
Kyle has to decide for himself, or he'll never forgive you.
Kyle ya kendi kararını verecek, veya seni asla affetmeyecek.
But you need to decide now.
Fakat şu an buna karar vermelisiniz.
But you need to decide now.
hiçbirinize benimle gelin demiyorum. Fakat şu an buna karar vermelisiniz.
But you gotta decide, Yalena.
Ama karar vermem gerek, Yalena.
From what I hear, that's not something you get to decide.
Duyduğum şey karar verilecek bir şey değil.
I'll let you know once they decide to tell me.
Bana anlatmaya karar verdiklerinde haberin olur.
Well, we tried calling you, but we had to decide - right away.
- Sana ulaşmaya çalıştık ama hemen karar vermemiz gerekiyordu.
Phil, just because you found the cow doesn't give you the right to decide what we do with it.
Phil, sırf ineği buldun diye onunla ne yapacağımıza karar verme hakkın olmuyor.
Credentials don't mean shit when they decide you're a spy.
Senin casus olduğuna karar verdiklerinde referansların bir işe yaramıyor.
Don't decide yet, Your Ladyship, let me go to the hospital, let me see how he is, you never know.
Hemen karar vermeyin, Leydim, hastaneye gitmeme izin verin nasıl olduğuna bir bakayım, belli mi olur.
You don't decide to be gay. I know.
- Gey olma işi karar vermeyle olmuyor.
The judge, well, he may just decide that this task force is nothing more than a recipe for constitutional infringement and shut you all down.
Yargıç, bu görev gücünün anayasanın ihlalinden başka bir şey olmadığına ve sizi kapatmaya karar verebilir!
You're down here with the lower people, and down here, I decide who lives and dies.
Alt tabaka insanların seviyesindesin ve kimin yaşayıp öleceğine ben karar veririm.
I'll let you decide where to reinvest the money. - Really?
- Gerçekten mi?
- You get to decide.
- Sen karar ver.
I'm gonna hang out here with your mom for 30 minutes while this warms up, and then after 30 minutes, you can decide what you want to do.
Bunlar ısınırken otuz dakikalığına burada annen ile takılacağım ve otuz dakika sonrasında ne yapmak istediğine karar verebilirsin.
And you get to decide?
- Karar sana mı kalmış?
It's hard... when you build your life with someone and then one day they decide you're not enough anymore.
Zor. Hayatına birini alıyorsun ve bir gün artık onlar için yeterli olmadığına karar veriyorlar.
You have no right to decide what's best for me! It's my choice, my life!
Hayır, benim için neyin doğru olduğuna sen karar veremezsin.
So why did you two decide to separate?
Peki siz ikiniz neden farklı kararlar verdiniz? Ben...
I, Hu Bayi, decide to edit it for you myself.
Ben, Hu Bayi, bunu tek başıma düzeltmeye karar verdim. - Buna ne dersin?
You don't get to decide this.
Bu kararı sen veremezsin.
Well, how about you give me two choices you like, and then together we can decide what sounds best?
Seveceğiniz iki yer önereyim sonra da birlikte kulağa en iyi geleni seçelim.
But you have to decide what you want.
Ama ne istediğine bir karar ver.
But you have to decide now.
Ama şimdi karar vermek zorundasın.
You've got 12 hours to decide if you're in.
Gelip gelmeyeceğine karar vermek için 12 saatin var.
You have to decide how much of it you really want.
O şeyin ne kadarını istediğine karar vermen gerekir.
Yes, you have got to decide that you're going to live.
- Seçim mi? Evet, yaşamak istediğine karar vereceksin.
- You don't get to decide!
- Sen karar alamazsın!
Now, you may decide that, uh, things will never change, and there's nothing you can do about it, and you still try your best anyway, huh?
Bazı şeylerin asla değişmeyeceğini düşünebilirsin ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yoktur ve hâlâ en iyisini yapmaya çalışırsın, değil mi?
When you consigned your sister to my care, you gave me full authority to decide whether she is well enough to be released, if at all.
Ablanızın tedavisini bana bıraktığınızda hiç değilse salıverilmesi konusunda yeteri kadar iyi olup olmadığına karar vermek için bana tam yetki verdiniz.
If you should decide you cannot afford that kind of care for her, I understand, of course.
Eğer bu tip bir bakımı karşılayamayacağınıza karar verirseniz elbette anlarım.
You have no right to decide who I go out with.
Kiminle çıkacağıma karar vermeye hakkın yok.
you decided 35
decide 57
decided 31
you don't want to talk to me 24
you did 4907
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you did it 1578
you don't understand me 29
decide 57
decided 31
you don't want to talk to me 24
you did 4907
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you did it 1578
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't understand 2732
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't trust me 261
you don't understand 2732
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't trust me 261