English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You hurt him

You hurt him tradutor Turco

1,208 parallel translation
Don't you hurt him, you son of a bitch!
Ona zarar verme. Lanet olası herif.
You hurt him?
Ona zarar verdin mi?
- You hurt him, you die.
- Ona bir şey yaparsan ölürsün.
- How badly did you hurt him?
Onu çok kötü mü yaraladın?
Did you hurt him?
Canını yaktınız mı?
YOU DON'T CARE HOW BAD YOU HURT HIM.
Onu ne kadar kötü inciteceğini umursamıyorsun.
- Did you hurt him?
- Ona zarar verdin mi?
When he gets hurt, you turn around and attack him on his nose.
O acı çekerken, arkanızı dönüyorsunuz ve burnuna saldırıyorsunuz.
You know, we thought that leaving little Raymond back didn't hurt him any, but who the crap knows?
Biz küçük Raymond'ın bir yıl kaybetmeye bozulmayacağını düşünmüştük ama kim bilir? Hayata bir yıl önce atılabilirdin.
If you don't believe in him, he can't hurt you.
Eğer varolduğuna inanmazsak bize zarar veremez.
Did you know that someone hurt him?
Onun canını yakan birisi var mıydı?
Why'd you make me hurt him?
Neden bana onu incittirdin?
When you blinded him, you hurt them both.
Onu kör ettiğin zaman, ikisini de yaraladın.
That man you were going to marry- - if you could have just taken a hypospray to make yourself stop loving him so that it didn't hurt so much when you were away from him, would you have done that?
Şu evleneceğiniz adam- - onu sevmeyi kesebileceğiniz bir ilaç alabildiniz ve bu sayede ondan ayrıyken hiç acı çekmediniz, yaptığınız şey tam olarak bu mu?
You put the sand in places you expects him get hurt.
Sonra, tozu olası saldırıya uğrama yerlerine serp.
You're gonna hurt him, Bozz, let him go!
Ona zarar vereceksin Bırak gitsin!
You'll hurt him!
Onu yaralayacaksın!
I can't tell you how much it hurt me to hear that you married him.
Onunla evlenmen beni ne kadar üzdü anlatamam.
- Don't hurt him! You better get the hell out of my face.
- Çekil gözümün önünden.
You know, it hurt him to see me in that much pain.
Beni acı içinde görmek onu çok üzmüştü.
Max scared him, that's all. He didn't hurt anything in the house till you came home!
Sen eve gelinceye kadar bir şeyi yoktu!
You hurt him!
Canını yaktın!
You're gonna hurt him! Let him go!
Bırak onu baba!
I can never hurt you, but I love him too... and I cannot live without him.
- Asla sizi incitemem, fakat onu da severim...
- Careful, or you'll hurt him.
- Dikkatli ol, yoksa onu inciteceksin.
- You should have let him be hurt!
- O, senin buraya çalışmaya geldiğini sanıyor.
You didn't have to hurt him like that.
Çocuğun canını böyle yakman gerekmezdi.
You could hurt Eddie just as much as you could help him.
Eddie'ye yardım edeceğim derken ona zarar verebilirsin.
- I think it does. - Yeah, I wish I thought so too, but, you know, I keep on bumping up against this whole theory that if it hurt him so much, where is he?
- Evet, keşke ben de öyle düşünseydim ama hep eğer bu kadar üzülüyorsa, şimdi nerede diye düşünüp duruyorum.
You can't dance with him at the prom I organized and expect me not to be hurt.
Benim düzenlediğim bir baloda onunla dans edip benim üzülmememi bekleyemezsin!
Did they hurt you, Ray? - Don't you touch him!
Canın yandı mı, Ray?
So you let him hurt you?
Canınızı yakmasına izin verdiniz.
We need the money for the doctor bill, because if my parents find out that I got hurt then they'll send Francis away, and we'll never see him again, and, you know, we love him.
Francis'i gönderirler, ve bir daha onu göremeyiz, ve, biliyorsun, onu seviyoruz.
Look, I know better than you... the hurt he can cause, but still... l- - l love him.
Bak, senden daha iyi biliyorum... sebep olabileceği acıya, ama yine de... Onu seviyorum.
Do you have any idea why someone would want to hurt him?
Birisinin onu incitmek isteyebileceği hususunda herhangi bir fikriniz var mı?
I think that hurt you, just as your estrangement from him hurt you.
Bu sizi, bozuşmanızın onu üzdüğü gibi üzdü.
You're not trying to hurt this fucker, you're trying to kill him.
Bu herifin canını yakmaya değil, onu öldürmeye çalışıyorsun.
I didn't think you would hurt him?
Ona zarar vereceğini bilmiyordum.
You're not going to hurt him, Marlin?
Onu incitmeyeceksin, değil mi?
You wanna hurt him?
Ona zarar mı vereceksin Jesse?
He's hurt and said you did it to him.
Yaralanmış ve bunu ona senin yaptığını söyledi.
Let them take him. You need help before you hurt yourself.
Kendine zarar vermeden önce yardıma ihtiyacın var.
- You might hurt him!
- Ama yaralayabiliriz.
But you're gonna hurt him if you move him.
- Ama onu taşırsak yaralarız, Mick.
You don't need to hit so hard, you'll hurt him.
O kadar sert vurmana gerek yok, canı yanacak.
You need him to hurt you again.
Tekrar canını yakmasına ihtiyacın var.
If we're gonna hurt him in a cash game, you gotta get out of the kiddy pool and start making moves. Kiddy pool?
Onun parasını alacaksak ; çocuk oyunlarını bırakıp işimize bakalım.
So to be rebuffed, you've hurt him.
Reddedince, duygularını incittin.
So, you didn't hurt him.
Yani ona bir şey yapmadın, sadece arabana bindirdin.
I was... hurt. So, you just sat there in the dark and aimed south of his belt I just wanted to scare him.
Çok kırılmıştım.
The good news is you won't deal with The Source anytime soon, because Cole hurt him pretty bad.
İyi haber şu ki Kaynak'la yakın zamanda uğraşmayacaksınız çünkü Cole onu epey kötü yaraladı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]