You okay there tradutor Turco
3,701 parallel translation
You okay there?
Sen iyi misin?
- You okay there?
- İyi misin?
What? You okay there?
İyi misin?
If there is, you be sure to let me know okay.
Eğer varsa, bilmeme izin vermek için emin ol, tamam mı?
Okay. But you know, getting over there, over that bump...
Görüyorsun, şurada bir tümsek var.
There you have it, okay?
Aynen öyle, tamam mı?
You can not overlook, okay? the is the only house there, Please, please,
Orası bu civardaki tek ev.
You know, just hang in there, okay?
Sık dişini, tamam mı?
Okay, so there are some movements that I think you should try.
Pekala, denememiz gerektiğini düşündüğüm bazı hareketler var.
There's no use getting upset, we'll take care of it, but I'm giving you due diligence, okay?
Üzülmenin faydası yok, icabına bakacağız, ama demedi deme tamam mı?
Do the same thing, but speed it up a little. - Why don't you just forget one of the files, there are plenty. - Okay.
Aynısı ama biraz daha hızlı yap.
You guys.. okay okay so the thing is the night the diamonds are in the Shalimar.. .. that night there is a live event in Atlantis, a performance.
Siz... pekala tamam bir şey var elmasların Shalimar'da olacağı gece Atlantis'te de çalışma olacak.
Okay, you are going to let me into my car. Hands off of there.
Tamam, arabama gitmeme izin vereceksin.
Don't touch nothing when you get in there, all right? Okay.
- İçeri girdiğinizde bir şeye dokunmayın, tamam mı?
- There it is. - You okay back there?
- İşte böyle.
You okay down there, sweetheart?
Aşağıda iyisin dimi hayatım?
You okay in there?
İçeride her şey yolunda mı?
- You doing okay? - Mom, there's phone lines down here!
Anne burada telefon hatti var.
Okay, am I giving you enough space there, Dr. Reid?
Sana mümkün olduğunca çok yer açmaya çalışacağım Dr. Reid.
The transplant went well, and your enzymes are spot-on, but there will be a lot of follow-up and therapy for both of you, okay?
Nakil çok iyi geçti. Enzimler yerine ulaştı. Fakat ikiniz de iyileşme dönemini atlatmak için terapi göreceksiniz, tamam mı?
I'll see you in there, okay? Yeah, yeah, yeah.
- Ameliyathanede görüşürüz tamam mı?
Okay, I'll see you in there.
Tamam, ameliyathanede görüşürüz.
It's okay. She's lucky you were there.
Sakin ol, yanında olduğun için şanslıymış.
And I want you to look up there at the clock and I want you to count the seconds for me, okay?
Ve oradaki saate bakıp saniyeleri benim için saymanı istiyorum, tamam mı?
You just tell that little fucking redhead I'll... I'm gonna be there, okay?
O küçük kızıl göte geliyor olduğumu söyle, tamam mı?
Okay. Well, I guess maybe I'll see you guys there.
Tamam, belki orada görüşürüz o zaman.
Why don't you guys go play on the massage chair at brookstone, and I'll meet you there in a little while, okay?
Neden siz Brookstone'daki masaj koltuğuyla oynamıyorsunuz? Ben de birazdan sizin yanınıza gelirim, tamam mı?
Okay, why don't you... why don't you come down from there?
O halde neden oradan inmiyorsun?
Look, Joy, I'm gonna have to meet you there, okay?
Joy, seninle orada buluşurum, tamam mı?
Okay, so there you go.
Tamam, al bakalım.
So, if you want... I'll go around the outside and you can shoot right in there. - Okay.
O zaman eğer istersen ben evin etrafına bakayım sen de buradan git.
And in the meantime, you and your round friend down there below, okay, you go to sleep, because it's getting late.
Ve bu sırada, sen ve o karnındaki arkadaş, siz uyumaya gidiyorsunuz çünkü saat geç oluyor.
Okay. I know that you know how to breathe, but there's other stuff.
Nefes almayı bildiğini ben de biliyorum, diğer şeyleri kastettim.
But don't go overboard with the whole magic of what happened there because I know what you did in there, okay?
Ama orada olan şeyleri büyülüymüş gibi bu kadar da abartma çünkü orada yaptığın şeyi biliyorum, tamam mı? Pekâlâ.
And I want to say thank you for making those efforts for us, and I promise you I'm going to do my best to meet you there, okay?
Bizim için bu kadar çabaladığın için sana teşekkür etmek istiyorum. Ben de seninle orta yolda buluşmak için elimden geleni yapacağıma dair sana söz veriyorum.
Okay, what got you up there?
Seni oraya çıkartan neydi?
Hey, are you okay in there?
İyi misin sen?
Okay now do my favorite commercial where you are at the theater and there is a long line for the ladies room. And you just wink at the camera.
Tiyatrodasın ve kadınlar tuvaletinde uzunca bir sıra var ve sen kameraya göz kırpıyorsun.
You'll show me your account book and everything will end there. Okay?
Sen bana defterleri göster ve her şeyi orada bitirelim.
Okay, why would I want to bring you down there?
Pekala, seni oraya neden götürmek isteyeyim ki?
- You okay, Benji, up there?
- Sen orada iyi misin Benji?
Oh, there it is. Okay. Thank you.
İşte burada, pekiyi, teşekkür ederim.
Okay, yes, I'm less available to you now than I was before, when there was no one else in my life and we talked every night till two in the morning, but that was always gonna change when one of us met someone.
Evet tamam, eskisine oranla şimdi sana daha az vakit ayırabiliyorum hayatımda kimse yokken gece 2 : 00 lere kadar hergün telefonla konuşurduk ama bu birini bulduğumuzda değişecekti.
Maybe tomorrow, I'll drive my beat-up old van home and there you'll be waitin'for me with a smile and a wink and I'll be okay.
Belki yarın, külüstür kamyonetimi alıp eve gittiğimde, sen evde beni o güzel gülüşün ve sıcak bakışınla karşılarsın. Ben de iyi olurum.
Okay, before this accelerates into heavy petting moist-humping and multiple orgasms, for me, of course there's something I gotta tell you.
Bu iş okşamaya, zıplamaya ve çoklu orgazma geçmeden önce benim için tabii bu... -... sana söylemem gereken bir şey var.
It's okay, you just go there with Ryousuke.
Sorun değil oraya Ryousuke ile beraber git.
Okay, I'm gonna show you how to get there. Okay?
Sana nasıl alacağını göstereceğim, tamam mı?
Okay, there's no way you guys can go on tour with me.
Bu şekilde benimle geziye gitmenize imkan yok.
Okay, there are three things I want you to take away from this.
Peki jetonu düşürmek için öğrenmeni istediğim 3 şey var.
When you're there everything's okay.
Eğer sen varsan, her şey yolunda.
Thank you so much. Thank you. Okay, we'll be there really soon.
- Çok teşekkür ederim, hemen geliyoruz.
you okay 9168
you okay with this 24
you okay in there 45
you okay with that 83
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
you okay with this 24
you okay in there 45
you okay with that 83
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30