You think about it tradutor Turco
7,245 parallel translation
You think about it.
Bunu bir düşün.
- You know, when you think about it,
- Düşünecek olursan,
You know, when you think about it, I was a victim in this whole thing. - Fred.
Yani bunu düşündüğünüz de bütün bu olayda kurbandım.
- Hm. So is wee in a way, if you think about it.
Ama derinlemesine düşünecek olursan bu da bir bakıma çiş oluyor.
So if you think about it, this whole place was built off my old YouTube channel.
Düşünecek olursan, burası benim YouTube kanalım sayesinde yapıldı.
It's incredible, really, when you think about it.
Düşününce gerçekten inanılmaz.
If you think about it, we're kind of like preachers.
Biraz kafa yorarsanız siz de anlarsınız, bizler de vaizler gibiyiz.
Does your head in if you think about it too much.
Çok fazla düşünürsen sinirlerin bozulur.
Someday could be today, if you think about it.
- Düşünecek olursan, o bir gün bugün de olabilir.
And if you think about it. You must be aware of the meaning of there existence.
Ve bunu düşünebilirseniz varlığımızın anlamını eylemlerimizin arkasındaki nedeni anlarsınız.
- Will you think about it?
- Bunu düşünecek misin?
- As long as you think about it.
- Siz yeter ki düşünün de.
Whatever moment you thought, you know, happened, you should probably just forget about it, I think.
Olduğunu düşündüğün hangi ansa, muhtemelen onu unutmalısın bence yani.
And it's just so easy to move, when all you really think about is getting drunk and getting high and getting laid and having fun, and you know what Kat?
Senin için taşınmak kolay. Bütün düşündüğün sarhoş olmak uçmak, sevişmek, eğlenmek ve ne var biliyor musun Kat?
Well, I think it's pretty exciting that they're here, and I'm glad that we can be involved in this film about you.
Burada olmaları bence çok heyecan verici bir olay. Seninle ilgili bu filmde yer aldığımıza çok memnunum.
And, uh... Yeah, it's a video, so you know don't think about it too hard, but just make it good.
Evet sonuçta bu bir video, fazla kasma, ama başarılı olsun.
Well, Greg, I think that it just means that even after somebody dies, you can you can still keep learning about them.
Sanırım Greg bunun anlamı birisi öldükten sonra bile yine de onlar hakkında bir şeyler öğrenebiliyorsun.
Do you think it's connected to the story about the Nazis?
Naziler hakkındaki hikâye ile bağlantılı olduğunu mu düşünüyorsun?
To be genius coder to outsmart, out-think like my brother always said you could, you have to think about it clear.
Zeki bir kodlayıcı olabilmek için, daha akıllı olmak daha hızlı düşünmek için kardeşimin her zaman olabileceğini söylediği kişi olabilmek için önce sağlık düşünmen gerekiyor.
- I got to think about it, man, I'll let you know.
Önce bir düşünmeliyim adamım, sana haber veririm.
Think about it - if you didn't pay them would they still be there?
Bir düşün eğer onlara ödeme yapmazsan Yine de orada olurlar mı
Think about it. You bet your liberty against the payoff.
Bir düşünsenize özgürlüğünüzü para için ortaya koyuyorsunuz.
Then maybe you should think about using it.
- O zaman belki de kullanmayı düşünmelisin.
Why? Don't you think it's weird we don't know anything about the people that lived here before us?
Bizden önce burada yaşayanlar hakkında hiçbir şey bilmememiz garip değil mi?
You think about doing something and then you do it and it's always different than what you thought.
Bir şey yapmayı düşünüyorsun, sonra yapıyorsun ve her zaman düşündüğünden farklı oluyor.
You'll think about it every day... maybe for the rest of your life.
Her gün düşüneceksin. Belki de hayatının geri kalanı boyunca.
I think that if you were to think about Generation X it would be less about the letter X and more about it maybe being E-X...
X Kuşağını düşünecek olursan, olayın X'den çok EX olmak hakkında olduğunu...
I didn't think you were gonna follow up so quick about hanging out, but this is it for us.
Takılmayı sürdürmek isteyeceğini düşünmüyordum. Ama bu ikimiz için.
What I've discovered has forever changed the way I think about the things I wear, and my hope is that it might just do the same for you.
Keşfettiğim şey, kullandığım giysiler hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi. Umuyorum ki, siz de aynı şeyi yaşayacaksınız.
So, I think it's not just about, you know, creating jobs for the 7000 people that work for People Tree. It's also about being a catalyst for change within the industry, and showing, proving the model works.
People Tree'de çalışan 7.000 kişi için istihdam yaratmak değil sadece, modelin çalıştığını göstermek ve kanıtlamak adına, sektörde değişim için katalizör olmak istiyoruz.
You think it's about you and just you?
Her şey sadece seninle mi ilgili yani?
Yeah, I did think about it, thank you, but...
- Evet, düşündüm.
That's what you think about what I do, so that's why you said it.
- Hayır.
The Marine Corp just gives you that. You don't have to think about it.
Deniz piyadesi olunca bunları düşünmene gerek kalmaz.
- You know, when we're done with the timeline, you guys ought to think about some personnel to lift the full-size ROV out of the water, and it's not gonna be light.
Çizelgemizle işimiz bittiğinde, gerçek boyutlu uzaktan kumandalı aracınızı sudan çıkartması için bir eleman bulmalısınız çünkü hafif olmayacak.
Don't you even think about it? I mean, just someone to go out with once in a while.
Arada bir biriyle dışarı çıkmak aklına bile gelmiyor mu?
You ever think about making this place a little nicer, maybe fixing it up?
Şimdiye kadar burayı biraz daha hoş yapmayı düşündün mü, belki de düzenlemeyi falan?
The Citizens United, this was January 2009, I guess, that's a very important decision, Supreme Court decision, but it has a history and you got to think about the history.
Birleşmiş Vatandaşlar, Ocak 2009'du sanıyorum o çok önemli bir Yüksek Mahkeme kararıydı ama bunun bir geçmişi var ve bu geçmişi de düşünmelisiniz.
What do you think it is about you that makes people want to be a part of whatever it is you're a part of?
Sizce insanların sizin parçası olduğunuz o şeyin bir parçası olmak isteme sebebi nedir?
I mean, you're my daughter and... I just don't wanna think about it.
Sen benim kızımsın ve ben bu konu hakkında düşünmek istemiyorum.
But if you were marrying a guy, I wouldn't think about it.
Ama bir erkekle evleniyor olsan bu durumu düşünmezdim.
When you think about it, it's not that big of a stretch.
Pekala, anlamıyorum.
Sorry, I didn't think you'd be so cool about it.
Sorry, I didn't think you'd be so cool about it.
- You really have to think about the danger of some of these drugs, the severe danger of addiction, uh, the havoc that it, you know, that it reaps on families and, you know, and children, and, uh, careers.
- Gerçekten var düşünmek Bazı tehlikesi bu ilaçların, bağımlılığı ciddi tehlike ah, tahribat bu, biliyor musun, aileler üzerinde reaps olduğunu ve bilirsin, ve çocuklar, ve, uh, kariyer.
No, I love when you talk about it. I think other people would love it, too. Like, even...
- Anlatman hoşuma gidiyor tabii de diğer insanların da hoşuna gidebilir, hatta yazsan bir kenara okumak da isterler.
Why don't you take a couple days and think about it?
Neden bunu birkaç gün düşünmüyorsunuz?
Can you wait a bit longer, think about it.
Bunu düşünmem için biraz daha bekleyebilir misin?
Don't you think it would... what about Helen Basch?
- Sence böyle bir şey... - Helen Basch'e ne dersin?
I can help if you want. You should think about it.
İstersen yardımcı olabilirim.
You could at least think about it.
En azından bir düşün.
Oh, you done plenty, Cyrus. Think about it.
- O kadar çok şey yaptın ki Cyrus.
you think you're better than me 60
you think you know me 62
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you think too much 36
you think you're so smart 30
you think i'm a fool 21
you think 2028
you think you know me 62
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you think too much 36
you think you're so smart 30
you think i'm a fool 21
you think 2028