Zayd tradutor Turco
53 parallel translation
- Gently, Zayd.
- Sakin ol Zeyd.
Zayd!
Zeyd!
Who is well-informed, Zayd?
Bundan kimlerin haberi var Zeyd?
Taif, second Arab city, went the Prophet with his adoptive son, Zayd, in the hope to find of the assistance near the chiefs of Taif.
Taif, ikinci Arap şehri. Peygamber, evlatlığı Zeyd ile birlikte,... Taif efendilerinden destek bulmak umuduyla gitti,... Mekke'deki umutsuzluktan uzağa.
Zayd, say to the Prophet that we are ready.
Zeyd,... peygambere söyle, biz hazırız.
And all on your own, too.
Ve hep kendi başınızaydınız.
You betrayed your faith, now your friends!
İhanetiniz, inancınızaydı. Şimdi, dostlarınıza!
It was more like a mechanical failure.
Sanki daha çok mekanik bir arızaydı
We were quite a ways away, all by ourselves.
Tek başımızaydık.
At the time of her death, you were alone.
O öldüğü sırada siz tek başınızaydınız.
Going it alone is all I've ever done.
Şimdiye kadar hep kendi başımızaydık
Your pistol-packing bearded lady has it, remember?
Silah kuşanmış, sakallı kızımızaydı o işlemci. Hatırladın mı?
Rose Red... was built by John P. Rimbauer at the top of Spring Street in the center of Seattle, as a wedding present to his wife.
1906 yılında, tek başınızaydınız. Rose Red... John P. Rimbauer tarafından inşa edilmişti.
Because it was just her and me. And she went to work.
Çünkü bir başımızaydık ve o çalışıyordu.
They made Willetta ride in the colored car so we were on our own almost the whole way. "
Wiletta'yı renkli bir arabaya bindirdiler... bu yüzden bütün yol boyunca yalnız başımızaydık. " " "
We are all on our own.
Tek başımızaydık.
You go to your room with your pen and your pad of paper, always alone.
Elimizde kalem ve kağıtlarla odamıza gittik tek başımızaydık.
You saw it was no wind shear, it was a simple failure.
Rüzgâr yön değiştirmedi. Basit bir arızaydı.
- We were on our own.
- Kendi başımızaydık.
We were Friday We were independent.
Özgürdük. Kendi başımızaydık.
All by ourselves
Tek başımızaydık
It was in June and we had the place all to ourselves.
Hazirandı. Bir başımızaydık.
Best to terminate your experiment before it went wrong.
Zarar vermeden deneyinizi sonlandırmak muhtemelen yararınızaydı.
Phil and I had the whole mountain to ourselves.
Phil ve ben bu dağda kendi başımızaydık.
You and me are one.
Tek başımızaydık.
Who has a brother, Rafi Zayd.
Ağabeyi Rafi Seyid.
Rafi Zayd, her brother.
Rafi Seyid. Kızın ağabeyi.
No, my hopes were all entirely for you.
Hayır, benim bütün umudum sizin adınızaydı.
It was a malfunction.
Bir arızaydı.
No, it was- - it was just the girls.
Hayır biz... Kız kızaydık.
We were alone against three enemy planes, and we survived.
Üç savaş uçağına karşı tek başımızaydık, ve sağ kaldık.
This is an unavoidable mechanical failure.
Bu kaçınılmaz bir makanik arızaydı
It was some mechanic malfunction.
Bir tür mekanik arızaydı.
They attributed it to mechanical failure, but a fisherman reported flares in the sky, none of which I was able to confirm, because all of the satellite footage of those coordinates had been erased.
Kaza'nın açıklaması mekanik arızaydı, ama bir balıkçı gökyüzünde fişekler gördüğünü bildirdi. İfadelerin hiç birini doğrulayamadım. Çünkü o koordinatlara ait tüm uydu kayıtları ve resimler silinmişti.
And you're with a man whose mouth, is bloodied, mouth-to-mouth resuscitation.
ölmüş bir adamın kanlı ağzı ile ağız ağızaydın!
We were a very reserved group, it seemed, and, without exception, solitary.
Görünüşte çok içine kapanık bir gruptuk ve istisnasız bir başımızaydık.
We were each completely on our own in the world, and we were deeply in love.
İkimiz de kendi dünyalarımızda bir başımızaydık ve sırılsıklam âşıktık.
No, I'm simply confirming that you alone were here when the earrings were stolen.
Hayır, ben sadece teyit ediyorum küpelerim çalındığında, burada tek başınızaydınız.
We've always been by ourselves.
Biz hep tek başımızaydık.
Uh, come on, Zayd. ♪ One more bad break ♪ ♪ Could bring a fall... ♪
Gel, hadi, Zayd.
No, no, no, wait, wait, wait, Zayd.
Bekle, bekle, Zayd.
Hajik Zayd.
Hajik Zayd.
Mr. Zayd, now that you're out, do you intend to return to Syria?
Bay Zayd, artık özgürsünüz Suriye'ye dönme niyetiniz var mı?
_
Bay Zayd.
This man, um... Hajik Zayd, bought phones from you on five separate occasions.
Bu adam Hajik Zayd, 5 farklı zamanda senden telefon almış.
One man, Hajik Zayd.
Bir adamla, Hajik Zayd.
It's genetic memory.
Genetik hafızaydı.
It was our broken machine that you failed, once again, to undo.
Tarihi değiştirmede yine başarısız olma sebebiniz makinedeki arızaydı.
It was just you and Iris.
Iris'le ikiniz tek başınızaydınız.
I make no excuses for the things my brother did.
Ancak büyürken yalnız başımızaydık.
We were on our own.
Kendi başımızaydık.