Öre tradutor Turco
510 parallel translation
I tell you it's the richest gold ore you ever seen.
Valla bu görüp görebileceğin en zengin altın cevheri.
You owe me 25 öre for the call.
Nereye gidiyorsunuz bayan? Telefonun parasını vermediniz.
And a mining company was up there exploring a big iron ore deposit and Vic and I were very keen to see this area.
Ve bir maden şirketi büyük bir demir cevheri damarını keşfediyordu Vic ve ben ise, bölgeyi görmeye çok istekliydik.
This is the first metal that came through, three kinds of ore :
Üç ayrı cevherden el edilmiş ilk metal bu...
Then you measured the uranium and thorium in the pitch blende ore.
O halde Pitch-Blende cevherinde uranyum ve toryum test ettin.
The first step was to melt the crude ore on a large oblong tank till it was boiling like lava.
İlk adım ham haldeki maden cevherini lav gibi kaynayana dek bir tankta kaynatmaktı.
And so the work went on until presently everything had been removed from the tons of ore except two final elements one was barium and the other which they had began to think of it in their heart as their own element
Ve sonunda son iki element hariç herşey tonlarca cevherden ayrıştırılmış şekilde devam ediyordu. Biri baryum ve diğeri kalpten inandıkları kendi elementleri kıymetli, büyülü radyum'du.
I was forced to take passage on the Ville de Nancy, bound for Marseille with a cargo of nickel ore.
Nikel cevheri yüklü Ville de Nancy gemisiyle Marsilya'ya geçit yoluyla gitmem istendi.
You can imagine how delighted the Germans would be - with a gift of 6,000 tons of nickel ore.
Almanların 6 bin ton nikel hediyesi karşısında ne kadar sevineceklerini tahmin edebiliyorsundur.
Well, we got the ore to England, and very glad they were to get it.
Cevheri İngiltere'ye götürdük, aldıklarında çok sevinmişlerdi
73 kronor and 50 ore.
73 kronor 50 ore.
- I think it's some kind of metal ore.
Sanırım bir çeşit maden tozu.
That sand that DevIin brought in shows uranium ore.
Devlin'in getirdiği kum uranyum madeni içeriyordu.
A transportation outfit that hauls most of the ore down from the mines.
Cevherlerin çoğunu mayınlardan alan nakliye kıyafeti.
But I'm just realizing how much I gotta learn about this ore-freighting business.
Ancak cevher nakliyat işi hakkında ne kadar öğreneceğimin farkındayım sadece.
Why'd you work the property if you couldn't get the ore down?
Maden cevheri alamadıysan mülkünü neden çalışıyordun?
He agreed if we sunk a shaft he'd get the ore to the mill. What happened?
Maden cevheri tesisatına götürüleceği bir şaft batırırsak kabul etti.
You think they'll get that ore down safely today?
Bugün bu cevherin güvenli bir şekilde alılacağını mı düşünüyorsun?
Hey, Murkil, helping'Wallace bring the ore in?
Wallace'a cevherini getirmeye yardım ettin mi?
Twenty ton of ore slipping and sliding in that shale on a narrow road... with only a prayer between you and a drop of 5,000 feet?
Yirmi ton cevher kayalıkta ve şeytanın üzerinde dar bir yoldan kaydı... Seninle 5000 feet'lik bir damla arasında sadece bir dua mı var?
But standing here arguing isn't getting that ore down to the mill.
cevherin değirmene gönderilmeyeceğini savunuyor.
Listen, Cole, bringing the ore in isn't important now.
Cevher getirmek artık önemli değil.
Pedro's miners led their animals to the dangerous ledge... where the rough ore was separated from that which had been crushed... and the pure gold nuggets were hurriedly poured into sacks... for storage in the hidden mine.
Pedro'nun madencileri, hayvanları o tehlikeli çıkıntıya sürmüş... gizli madene koymak üzere... sert altın cevheri topaklarını ayıklayıp saf altın parçalarını... alelacele çuvallara doldurmuş.
- For that ore, I'd say close to $ 40,000 a ton.
- Bu cevher için, tonu 40.000 civarı derim.
It's a receipt stating I paid you $ 5,000... for 297.5 pounds of gold ore.
134,9 kilo altın cevheri için sana 5000 dolar ödediğimi... belirten bir makbuz bu.
I'll bet that ore is worth more than Parsons said.
Eminim o cevher, Parsons'ın dediğinden daha değerlidir.
- Is there much of this high-grade ore, Walz?
- Yüksek kalite cevherden daha çok var mı?
" Such deviation possible only if a disturbing force equivalent to 20,000 tons of steel or iron ore...
"Bu tip bir sapma ancak ek bir ters kuvvet olduğunda mümkündür..." "Çelik yada demir olarak 20 bin ton..." - 20 bin ton mu?
Your Geiger's reacting to a roomful of uranium ore samples.
Geiger sayacı içindeki Uranyum parçalarından dolayı reaksiyon gösteriyor.
That name takes me back a long time, when I was mining ore in a big boom town.
Bu isim beni epey gerilere götürdü, Büyük kasabada maden ocağında çalıştığım zamanlara..
You gotta remember that the government's got contracts for our ore.
Hükümetin bizim madenimiz için kontratı olduğunu unutma.
But above all, endless trains were passing by bursting with minerals, iron ore going from there to the rest of the world.
Fakat en önemlisi, Orda mineraller ve demir cevheriyle dolu buradan tüm Dünyaya gidebilecek Sonsuz trenler vardı.
That means the ore won't have to be shipped hundreds of miles.
Cevher yüzlerce kilometre taşınmak zorunda kalmayacak.
They had geological samples lumps of copper and iron ore and on one box was written " Gold.
Bakır ve demir parçalarından oluşan jeolojik örnekler toplamışlar. Sandıkların birinde şöyle yazıyordu : " Altın.
Packing out the ore and packing in the vittles.
Madeni çıkart ve erzağı topla.
Then he'll send for me and a few more jackasses to bring in his grub and pack out his ore!
Sonra madenini dışarı çıkarmak için kendi adamlarını getirecek ve bana birkaç budala daha gönderecek.
The next ore bucket that comes down, pull it around and jump in.
Bir sonraki kova geldiğinde içine atla.
All we'll find there are iron ore and labor camps.
Orası demir cevheri ve işçi kamplarından ibaret.
Mr. Kaji, you know how important that ore is to us.
Bay Kaji! Madenlere ne kadar ihtiyacımız olduğunu biliyorsun.
What's wrong with slapping a cheek or two if it keeps the ore coming out and helps the war effort?
Adamları dövmenin yanlış ne tarafı var? Maden çıktığı sürece nedir bu gereksiz velvele?
The ore or the workers?
maden mi yoksa adamlar mı?
It's ridiculous to compare men with ore.
Mineralle insan aynı kefeye koyulmaz.
Take care of your men and the ore will come out.
Şefkatli olursanız daha çok maden çıkacaktır.
" Through fitting leadership in the pit, you have helped achieve a 20 % increase in ore production.
Ocaktaki liyakatli liderliğiniz sayesinde cevher üretiminde % 20'lik bir artış sağladınız.
- The ore dump.
Maden yığınından.
Only desperate men would throw ore at me.
Sadece sıkışan biri insana metal fırlatır.
I have ore I have to deliver from my silver mines.
Gümüş madenim için bunu yapabilirim, mahkeme emrim var.
Been testing the purity in percentage of the ore.
Maden cevherinin saflık derecesini test ediyordum.
It is also recommended that the shipment of ore, coke, and bullion... be entirely taken over by the De Leon Transport Company... since this will ensure a marked saving in the transportation costs.
Ayrıca, maden cevheri, kok ve altın külçelerinin nakliyesinin... nakliye maliyetlerinde ciddi bir tasarruf sağlayacak olması sebebiyle... tamamen De Leon Nakliyat Şirketi'nce yapılması tavsiye edilmektedir.
Yet Dent told me they were worthless chunks of iron ore.
Profesör Dent bunlar için değersiz demir parçaları demişti.
They're here, apparently, on an ore-gathering expedition.
Açıkça anladım ki onlar buradan maden çıkarıyor.