Врать не стану tradutor Turco
76 parallel translation
Врать не стану, я не прочел ее всю.
Yalan söylemeyeceğim, hepsini okumadım.
Я врать не стану, я Бог...
- Bu elma... Ben yalan söylemem, Tanrı'yım.
Это заводит, врать не стану.
Yalan söyleyecek değilim ateşli.
"Врать не стану, сын,"
" Sana bu konuda yalan soyleyemem evlat.
Врать не стану... если император предложит убить отца, я 50 / 50 отвечу "да".
Doğruyu söyleyeceğim. İmparator, babamı öldürmemi istese, ona evet deme yarı yarıya.
Я же врать не стану Знаю точно, быть беде Клянусь
# Öyle ya da böyle, gider elbet bir şeyler tersine #
Я мог бы сказать к сожалению, но врать не стану.
Talihsizlik diyebilirim, ama yalan söylemiş olurum.
Врать не стану.
Yalan söylemeyeceğim.
Экспериментальная вещь, и, врать не стану, не дешёвая.
Deneysel bir tür ve sana yalan söylemeyeceğim, ucuz değil.
Врать не стану : меня очень впечатлило.
Ne yalan söyleyeyim, çok etkilendim.
Хотя, врать не стану, в этом тоже ничего хорошего.
Hoş gerçi yalan söylemeyeceğim onlar da çok üzücüydü.
- Не стану тебе врать.
- Sana yalan söyleyemem.
Не стану врать.
Kimseyi kandırmayacağım.
Слушай, Ларри, не стану врать.
Yalan söylemeyeceğim.
Ну, в смысле, не стану врать, ты страшна,...
Yalan söylemeyeceğim. Çirkinsin.
Я не стану врать.
Yalan söylemeyeceğim.
Но и врать ему больше, я тоже не стану.
Fakat yalan söyleme zorunluluğum burada son buluyor.
Я не стану тебе врать.
Sana yalan söylemiyorum.
Не стану врать.
Yalan söylemeyeceğim.
Не стану врать - - иногда меня посещает та же мысль.
Çünkü, dürüst olmak gerekirse bazen ben de aynı şeyi düşünüyorum.
Не стану врать, иногда случалось слегка запутаться.
Yalan söylemeyeceğim. Bazen işler, biraz karışabiliyordu.
Ладно, Бен, не стану врать, ты лучший, действительно лучший.
Pekala dinle, Ben. Sana yalan söylemeyeceğim. Sen iyisin, sen çok çok iyisin.
Хорошо... не стану вам врать.
Pekala. Size yalan söylemeyeceğim.
Не стану врать.
Size yalan söylemeyeceğim.
Быть исполнительным директором собственной компании... Не стану врать тебе. У меня масса преимуществ.
Kendi şirketimin CEO'su olmak... sana yalan söylemeyeceğim, birçok olanağa sahibim.
Я не стану тебе врать, Дон.
Sana yalan söylemeyeceğim, Don.
Я не стану врать.
Yalan söylemem.
Не стану тебе врать, хотя хотелось бы.
Yalan söylemeyeceğim, söylemek isterdim oysa.
Я не стану врать за тебя.
Senin için yalan söyleyemem.
Не стану врать.
Yalan söyleyecek değilim.
Не стану врать.
sana yalan söylemicem.
Если он возьмет тебя в дело, я не стану надевать прослушку, не буду давать показания, и не буду врать Тейлору.
Fakat dinleme cihazı takmam ve tanıklık yapmam, ayrıca Taylor'a yalan söylemem.
Я не стану врать в государственных документах. Я на это не подписывался... что, мол, обязываюсь проходить терапии. Мне оно не надо, я этого не хочу, я не собираюсь разговаривать с этим Орвиллом Рэденбахером.
resmi belgede üç kağıt yapamam kendimi terapiye hazırlamak için anlaşma yapmadım buna ihtiyacım yok, istemiyorum ya orda bu herifle konuşmak istemiyorum.
Не стану врать, трёхзначные числа - это так приятно.
- Ben de. Üç haneler yani, yalan söylemeyeceğim çok iyi hissettiriyor.
Был убит невинный человек, сэр, я не стану врать.
Masum biri öldürüldü, efendim, yalan söylemeyeceğim.
Не стану врать, Джордж Майкл, это позабудка.
Sana yalan söyleyemem, George Michael, bu bir unut-beni-şimdi.
Не стану врать, мой психоаналитик будет очень мной гордиться.
Yalan söylemeyeceğim. Terapistim benimle gurur duyacak.
Эй! Я, конечно, рада помочь твоему чудиле развязаться, но я не стану врать лучшей подруге.
Oğlun mercimeği fırına versin diye sana yardım ettiğim için mutluyum ama en iyi arkadaşıma yalan söylemeyeceğim.
Не стану врать, будущее Дьюи Кроу не такое радужное, как раньше.
Size yalan söylemeyeceğim. Dewey Crowe'un geleceği eskisi gibi değil.
Не стану врать.
Tamam, yalan söylemeyeceğim.
Я имею право врать им, пока я не стану старой, а они не помрут, и тебя это не касается!
Ben yaşlanana ve onlar ölene kadar yalan söyleyebilirim ve bu konuda senin söz hakkın yok!
Не стану вам врать, мне-то лично пофиг на эту пластику, но, да, это вдохновляет.
Dürüst olacağım hareketlerden bir bok anlamadım. Ama bu bana ilham verdi.
Не стану врать. Кажется, кое-кто из мудрецов дунул немного "мирр-ихуаны."
Ne yalan söyleyeyim akıl adamlarından birisi biraz marijuana tüttürmüş olabilir.
Человек, представляющий нас, надежен, а вот насчет остальных двух я сомневаюсь, не стану врать.
Karar paneline seçtiğimiz adam sağlam bahis ama diğer ikisi için biraz endişeliyim, yalan olmasın.
- Не стану врать, что мне жаль.
Bir nevi yani. Gidişinize üzüldüm desem yalan olur.
Не стану врать, я испугалась и приревновала, когда увидела, что ты интересуешься Джейн, потому что не могла принять, что я больше не единственная женщина в твоей жизни.
Yalan söylemeyeceğim, Jane'le ilgilendiğini söylediğinde çok korktum ve kıskandım çünkü artık hayatındaki tek kız olmayacağım gerçeğine katlanamadım.
Но не стану врать.
Ve yalan söyleyemeyeceğim.
- Врать не стану.
Gaddarcaydı.
Я не стану просить тебя врать отцу.
Yalan söylerken sana soracak değilim baba.
Не стану врать вам, мистер Тёрк
Size yalan söylemeyeceğim, Bay Turk.
Я не стану врать ФБР.
FBI'a yalan söyleyecek halim yok.