Стоило tradutor Turco
7,892 parallel translation
Знаю, не стоило этого делать.
Hata ettim biliyorum.
Да, даже не стоило говорить.
Bana anlatmana gerek yok.
Не стоило вмешивать тебя.
Seni uzak tutmalıydım.
Не стоило.
Ne gereği vardı.
Эрик, может, тебе не стоило выкладывать в соцсеть своё фото в трусах?
Eric, belki de iç çamarıyla durduğun fotoğrafı internete koymamalıydın.
Чего бы это нам ни стоило.
Neye mal olursa olsun.
Если ты не хотела, чтобы я менялся, не стоило меня спасать от смерти.
Değişmemi istemiyordum madem, ölmeme izin verecektin.
Оно того стоило.
Denemeye değer.
Д-р Грей вскрыла его, хотя не стоило...
Dr. Grey açmaması gerektiği halde göğsünü açtı.
Слышь, Гордон Рамзи, эти бургеры стоило продержать на гриле подольше.
Aşçıbaşı, bu burgerlerin biraz daha kızarması gerekirdi.
Я сказал то, чего не стоило говорить.
Söylememem gereken şeyleri söyledim.
Стоило добавить немного политкорректности - и всё закрутилось.
Tek gereken biraz politik doğruculuktu. Kalanı da kendiliğinden ayarlanmış oldu.
Не стоило меня бить, но знаете, давайте уже
Beni yumruklamamalıydın, ama olan oldu bir kere.
Да, мне стоило взять с собой мой направленный микрофон.
Parabolik mikrofonumu getirecektim.
Так и знала, что стоило идти на кодирование.
Kodlama dersini almalıydım.
Такое заказное убийство стоило бы больше миллиона долларов.
Eğer bir suikastsa, bir milyon dolardan fazlasına mal olacak türden bir ilgisi olur.
- Тебе бы стоило его расцеловать.
- O pisliği öpmen gerek.
Чертовски верно, стоило.
Evet, ısrar etmeliydin.
Нам бы стоило сначала познакомиться.
Görüşme masasına beraber oturmalıydık.
Ну, стоило попытаться.
Denemeye değerdi.
Я иду наравне с гигантами, Глория, и это тот путь, на который стоило ступить.
Çok büyük isimlerle olacağım Gloria. Rezil olmak için tam ortamı.
В любом случае, нам правда стоило сказать друг другу, что мы чувствуем.
Zamanında birbirimize olan hislerimizden bahsedecektik.
Но то другое предложение очень заманчивое, но мне придётся отчитываться парню, которого я ненавижу, что, возможно, стоило бы того ради гарантии занятости...
Diğer teklif de çok cazip. Ama başımda nefret ettiğim bir adam olacak. Tabii işimin güvende olacağını düşününce...
Скажу прямо – я не говорю, что Нику стоило убивать Расса.
Çok açık konuşayım... Nick, Russ'ı öldürmeliydi demiyorum.
А не стоило.
Vurmamalıydın.
Сэр, вам стоило бы остаться у нас на ночь.
Efendim bu gece burada kalmanız gerekiyor.
Наверное, стоило одеть этот оранжевый ж-ж-жилет?
Muhtemelen avlanmak için daha turuncu bir yelek almam gerekli.
- Не стоило.
- Evet, öldürmeye ayarlamalıydın.
Безумие, но оно того стоило.
Bu çılgıncaydı fakat buna değdi.
И, я думаю, этого стоило ожидать.
Sadece diyorum ki belki de bunun geleceğini görebilirdik.
Знаю, не стоило этого делать, но, когда ты ушёл, я подумал, может так всё и должно было быть?
Biliyorum, yapmamalıydım. Ama sen gittiğinde düşündüm ki, düşündüm ki belki de bu ta başından olması gerekendi.
Лучший совет, что я могу дать, Шеф, держите себя в руках, чего бы это ни стоило.
Sana verebileceğim en iyi tavsiye Şef, kendini toparlaman olur. Ne olursa olsun.
Мистер Хармен признает, что знал, что их данные получены в основном от белых, поэтому можно привести довод, что ему стоило знать, какой будет результат.
Bay Harman verilerinin ilk önce beyazlarca üretildiğini kabul ediyor,... bu nedenle tartışma sonucun ne olacağını bilmesi gerektiği üzerine yapılabilir.
Ты молодец, тебе многого стоило просто придти сюда.
Mükemmeldin ve senin için çok büyük bir olaydı. Buraya ilk adımı atmak bile.
Послушай, учитывая, что происходит в части, вам с Чили стоило бы притормозить.
Bak, istasyonda olan şeylerden sonra Chili ile aranıza mesafe koymak akıllıca olabilir.
Стоило бросить вас там, на жаре.
Seni bu sıcakta dışarıda bırakmalıydık.
Наверное, не стоило это говорить.
Söylemeseydim keşke bunu.
Нам стоило бы заказать еду в номер.
- Oda servisini çağırmalıyız.
Это стоило мне моей работы.
Bu pislik, işime mal oldu.
Я знаю, что не стоило так поступать.
Yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum.
Не думаю, что ради него стоило так далеко ехать...
Kahve çok iyi, değil mi? Bence bu kadar yol gelmeye değmezdi.
Стивену Эйвери это стоило восьми лет жизни.
Yani Steven Avery'nin hayatının sekiz yılını heba ettiler.
Я знал, мне не стоило переезжать в Мэнитуок.
Manitowoc'a hiç yerleşmemem gerektiğini biliyordum.
Этим детективам ничего не стоило заставить парня... сказать такое.
Polisler için o kadar genç bir çocuğa onları söyletmek pek zor değil.
Он сказал, что это того стоило.
Gerçi buna da değdiğini söyledi.
Не стоило так, он просто расстроился, поэтому и сказал "эй".
Ne olursa olsun, o şekilde'hey'demesi uygunsuzdu.
Стоило бы убить тебя, честное слово но сестра никогда не простит мне этого.
Seni öldürmeliyim. Cidden yapmalıyım bunu. Ama sikik kız kardeşim beni asla affetmez.
- Боже, Эрвин. Мне стоило бы быть повежливее с тобой
- Erwin var ya, bilseydim sana daha iyi davranırdım.
Проблема в том, что то платье стоило $ 1700, у меня не было таких денег, и я...
Sorun elbise için 1700 dolar istemeleriydi. - Bende de o para yoktu.
- Стоило сразу доверить это нам.
Bu konuda bize başından beri güvenmeliydiniz.
Думаю, ты хотела сказать "Не стоило тебе", и ты, вероятно, права.
- Hayır!