Тесно tradutor Turco
626 parallel translation
Эти две стороны ведут вечную борьбу между собой в жизни человека... и в то же время, они довольно тесно взаимосвязаны.
Bu ikisi insanın doğasında sürekli olarak çatışma içerisindedir... ama yine de birbirlerine bir zincirle bağlıdır.
Представляю, как там тесно, когда луна превращается в полумесяц! "
"Yarım ay olduğunda tıkış tıkış oluyordur herhalde."
Там слишком тесно.
Fazla kalabalık.
Каждый человек тесно связан с другими. Если он уходит, остается огромная дыра.
Bir insanın hayatı, birçoğunun hayatını etkiliyor.
Один франк в день за десять часов работы в тесной, душной комнате.
Kalabalık ve havasız bir odada, günde 10 franka 10 saat çalışıyordum.
У тебя тут довольно тесно, правда?
Burası oldukça sıkışık, değil mi?
В конце концов, здесь становится тесно, как в карточной колоде.
Üstelik bir deste kağıtta çok kağıt vardır.
Извините, у меня тесно.
Bu kadar kirli olduğu için özür dilerim.
Ведь она наиболее тесно связана с этим делом.
Ne de olsa bu işle en yakın bağı olan o.
Моё кольцо как тесно сжало палец, так сердце бедное моё - в тебе.
Bak nasıl sardı parmağını yüzüğüm. İşte senin göğsün de zavallı yüreğimi öyle sarıp aldı kendine.
Да, у вас здесь уютно. Уютно едва ли, скорее тесно.
Hoş bulduğunuza sevindim, küçük olduğunu biliyorum zaten.
Совсем нет. Магия тесно связана с гипнозом.
Tersine, büyü hipnozla yakından alakalıdır.
Тут становится тесно. Пошли отсюда.
Burası kalabalık olmaya başladı.
Конечно, будет тесно, но нет ничего лучше морских круизов.
Kalabalık olacak, ama okyanus yolculuğu gibisi yok :
Значит, Фантомас тесно связан с нашим другом-журналистом.
Demek ki Fantomas'ın gazeteci dostumuzla bir bağlantısı var.
Может быть немного тесно, но это не страшно.
Belki biraz dar ama canını yakmaz herhalde.
Мне бы комнату, где не тесно, и где нет ледяного воздуха, где стоит огромное кресло.
"Bütün istediğim bi yerde bi oda " Gece ayazından uzak olsun da " Bi de kocaman bi koltuk, oh ne ala
Тесно, попробуем верх.
Ayaklarım için çok yer yok, ama idare eder.
- Тут очень тесно.
- Kesinlikle çok sıkışık.
Там должно быть очень тесно и неудобно для четырёх путешественников одновременно.
Dört gezginin birlikte seyahat etmesi çok sıkışık ve rahatsız olmalı.
Можно сказать, тесно связаны.
Yani akraba sayılırız.
У нас тесно.
Evimiz ufacık.
Коль для матери моей не была тесной, не будет и для жены.
Orası annem için iyi bir evdi, eşim için de iyi olacaktır.
А тут не слишком тесно?
Ama daha fazla yere ihtiyacımız var.
Нам было удобно по сравнению с программами "Близнецы" и "Меркурий" : вот там было тесно.
Yukarıda çok rahatız. Gemini ve Mercury projelerine kıyasla hareket alanımız çok daha fazla.
Здесь слишком тесно.
Burası çok yoğun.
Сон был тесно связан со смертью.
Uyku, ölümle yakindan bağlantiliydi.
- Жарко и тесно. Но полно воспоминаний.
- Ve küçük, ama hatıralarla dolu.
Сзади нам стало совсем уже тесно. Бадди Холли пел свою новую песню.
Öne geçip sürdüm saç yağını Buddy Holly söylüyordu son şarkısını
В Новой Хуте есть пространство, а в Кракове тесно.
Nowa Huta'da geniş alanlar var. Krakow kalabalık ve sıkışık.
Удобно, но тесно.
Heyecanlı ama yakındı.
Для Костэйна вопрос судьбы тесно переплетается с религией, а для Сэмьюэлса судьба - одна из стихий, как земля, воздух, вода и огонь.
Costaine kaderin sadece dinle bağlantılı olduğunu yazmıştır... Veya Samuels, kaderin toprak, su, ateş ve hava gibi doğal bir element olduğunu hissetti.
Там слишком тесно, слишком жарко, слишком шумно.
Çok sıkışık, çok sıcak ve çok gürültülü oldu.
Но экологически он тесно взаимосвязан.
Ekolojik olarak ise sıkıca dokunmuştur.
Темы пространства и времени тесно переплетены.
Uzay ve zamanın öğeleri iç içe geçiyor.
Все жизненные процессы на нашей планете тесно взаимосвязаны.
Bir bakıma gezegenimizdeki her canlı ile akrabayız.
Квазары могут быть гигантскими пульсарами, вращающимися с бешеной скоростью, или многочисленными столкновениями миллионов звезд, тесно расположенных в ядре галактики, или цепной реакцией взрывов сверхновых в таком ядре.
Kuasarlar hızla dönen pulsarların dev versiyonları sanki ya da milyonlarca yıldızın çarpışması ve galaktik bir çekirdekte toplanması gibi veya süpernovaların zincirleme reaksiyon ile odaklaşmasına benziyor.
С этой тесной, но выигрышной точки... фотограф Пол Дега будет снимать... знаменитые Беседы в Белой Комнате- - удивительнейший документ в истории психотерапии.
Bu dapdar yerden kameraman... Paul Deghue ünlü... "Beyaz Oda Seansları" nı çekecektir, psikoterapi tarihinin en önemli belgelerinden birini.
Здесь ужасно тесно... Правда?
Burası çok klostrofobik bir yer...
- Здесь полно народу и очень тесно.
- Burası çok kalabalık.
- Здесь слишком тесно, чтобы ходить с рюкзаком. Просто оставь его.
- Sırt çantası için fazla kalabalık burası.
- Здесь определённо очень тесно.
- Burası kesinlikle çok küçük.
- Тесно... и безопасно.
- Küçük ama güvenli!
Слишком тесно. Надо уходить.
Çok yakınız, uzaklaşmamız gerek.
Как же здесь тесно и ещё эта штука вокруг шеи.
Buraya sıkıştım kaldım. Bir de bu şey var!
- В Вашингтон? - Да. Один мой друг говорит, что был Тесно связан с данными событиями,
Bir kaynak, bu olaylarla yakından bağlantılı olduğunu söylüyor... ama buraya gelmek istemiyor.
По словам девушки похоже, что он тесно связан с человеческим телом.
Bu genç bayan, adamı tanıdığını söylüyor.
Тут было очень тесно.
Bana çok yakındın.
Слишком тесно, чтобы спать.
Uyumak için fazla dar.
Ох, тесно.
Yakındı.
Как у тебя тесно!
Burası çok küçük.