Убегать tradutor Turco
889 parallel translation
Так легче убегать от обязанностей.
Beni başka türlü göremezler!
Да, но есть вещи, от которых нельзя убегать.
Bir erkeğin kaçamayacağı bazı şeyler vardır.
Человек может убегать до определенного предела.
Koşan bir adam için bir son vardır.
Значит, бессмысленно было убегать. Бесполезно.
Anlaşılan oradan kaçmam bir işe yaramamış.
Иначе бы не стала убегать. Тебе не нужно волноваться пока я рядом.
Ben buralarda oldukça endişelenmene gerek yok, biliyorsun değil mi?
Бобби, я о том, что не нужно паниковать и убегать.
Sana anlatmak istediğim şu ki lütfen paniğe kapılıp kaçmaya çalışma.
Но убегать моя работа.
Fakat kaçmak benim uzmanlığım.
Ладно, Джеф, мне пора убегать.
Jeff, artık gitmeliyim.
Я больше никогда не стану убегать от жизни и от любви.
Ve artık hiçbir zaman hayattan..... veya aşktan kaçmayacağım.
Mоё правило - убегать первым.
Bu yüzden genellikle kaçarım.
Но я не собираюсь убегать
Ama kaçmayacağım.
Тебе нельзя убегать от...
Öylece çekip gidemezsin...
Это место полно воспоминаний, и не все они приятные, уверяю Вас.. но... нельзя всё время убегать.
Benim için anılarla dolu bir yer, ama... kimse için kaçılmaz.
Мне незачем убегать от нее.
Kaçmaya ihtiyacım yok.
Нехорошо было убегать от няни.
Katie Dadı'dan kaçmamız yanlıştı.
Алидон, вы не млжете каждый раз убегать.
Alydon, sürekli kaçıp duramazsın.
Ты не должна убегать от меня!
Benden kaçamazsın.
Хватит убегать.
Kaçma dur!
Не следовало им убегать.
Kaçmamaları gerekirdi.
- Убегать?
- Git buradan?
- Иначе, зачем им убегать?
Öyle olmasa niye koşarak gitsinler?
Мне не раз приходилось убегать от него.
Birçok kez ondan kaçmak zorunda kaldım.
Мы постараемся чтобы в будущем у нее не было причин убегать от нас.
Ancak, biz de onun tekrar kaçmasına gerek kalmaması için gerekeni yaptık.
Если у нее будет ребенок, она не станет так часто убегать, а будет заботиться о малыше.
Bebeği olsaydı sağa sola gidemezdi. Evde kalıp, bebeği ile ilgilenirdi.
- Дениэл, ты не должен от них убегать.
- Kaçma. - Kaçmıyorum.
Я же не должна убегать и жить на улице.
Ben evden kaçıp, sokaklarda yaşamayacağım.
Я бы не стал убегать.
Ben olsam, kaçmazdım.
Что мы, алиментщики, чтобы от вас убегать?
Sizce niye buradayız? Dejenere miyiz biz?
Отец говорил, что мужчина никогда не должен убегать.
Babalar güçlüdür.
Они замечать, и я бежать. Убегать. И они бежать за мной, да.
Onlar fark etti ve ben koştu, uzağa kaçtı, ve onlar arkamda koştu, evet.
Это бесполезно для меня убегать, так мног жертв и страданий было
Çektiğim onca çile verdiğim onca emek boşa gitmiş olacak.
Ты не должен убегать, Херман.
Kaçmana gerek yok Herman.
Почему бы вам не перестать убегать от реалий?
Neden biraz gerçeklere dönmüyorsun?
Теперь и мне убегать!
Peşimdeler!
Но они просто стояли. Не хотели убегать.
Orada öyle durdular, şaşkındılar.
Убегать нет смысла, ведь вы знаете мое имя, верно?
Kaçmanın bir anlamı yok, çünkü kim olduğumu ve nerede oturduğumu biliyorsunuz değil mi?
Я устала убегать от мест, людей и отношений.
"Değişik yerler, insanlar ve ilişkiler aramaktan yoruldum ve bıktım."
- И вы должны убегать осторожно.
- Söğütler dikkatli toplanmalı.
С удовольствием, если вы перестанете убегать.
- Eğer kaçmayı bırakırsan, memnuniyetle.
Если каждый будет убегать от ответственности, то, в конце концов, и не такое начнется!
Herkes tartışmadan kaçarsa, orada bir tüyme vardır!
Нельзя всегда убегать от опасности!
Korktuğun şeyin karşısına dikilip yüzleşmelisin.
Я не думаю убегать, папа.
Ben kaçmayacağım.
Я подчинюсь любым твоим приказам, но я устал убегать.
Ne emir verirsen uyacağım, kaçmaktan yoruldum.
Я должен убегать черными ходами, как бедный, неугодный родственник!
Kendimi zavallı bir akraba gibi hissettiğimi söylemeliyim böyle arka kapılardan sıvıştığım için.
Нам пришлось убегать как зайцам.
Nasıl da kaçmıştık!
Ты можешь убегать, пока не поседеешь.
Bakalım nereye kadar gideceksin!
Если... не будешь снова убегать.
Eğer yine kaçmayacaksan... seni işe alacağını söyledi.
Ты можешь убегать, но тебе все равно от меня не скрыться.
Kaçabilirsin evlat, saklanamazsın.
А теперь надо поскорее убегать.
Hadi. Buradan gitmemiz gerek.
Приходится драться за пищу и убегать от стражников.
Yemek için çalıp gardiyanlardan kaçmak.
Я больше не буду убегать.
Kaçmaktan bıktım!