Birden tradutor Inglês
25,179 parallel translation
Fakat bulduğumuz zaman birden bire korkmaya başlarız.
But when we find it... it's flat-out terrifying.
Önümüzdeki araba birden durdu.
The car in front just stopped.
Ancak resmi olarak para kazanmamız için birden fazla numara tutturmamız gerekiyormuş.
Except it turns out that to officially get the money, you need to have more than one number correct.
Birden fazla mıydılar?
So more than one?
Harika. Bütün fotoğrafları getirebilir misin? Böylece hepsine birden bakabiliriz.
Could you please lay out all of the photos so we can go over it together?
Essex'teki olay, birden aklıma gelmedi.
That thing in Essex never even occurred to me.
Yani teknik olarak bir program oluşturarak 5762 tanesine birden girdim, ama kazandık!
I mean, well, technically, I did enter 5,762 of them using a program I created, but we won!
Sonra birden bire buraya gelmek için her şeyi riske attı. Seninle vakit geçirebilmek için.
Then, suddenly, he risks everything to come here, to spend time with... you.
İlk söylediğiniz, Hem de ikiniz birden.
Deeply the former, but both.
Aslına bakarsan birden oldu.
Quite literally it came on suddenly.
Birden çok mu diş perisi var?
There's more than one?
Birden bire yaşam standardı yükselir ve sosyalist aleminin en yükseği hâline gelir.
And suddenly, the standard of living rises and it's the highest in the socialist world.
Durum birden çok gergin bir hâl almıştı.
The situation suddenly is very tense.
- Yangın her zaman birden çıkar.
- Fire always breaks out suddenly. Rishabh.
İkinize birden göstermek istiyordum.
I wanted to show both of you. Look.
Ama birden çıldırıp, birbirlerini parçalamaya başladılar.
But they went berserk and tore into each other.
Bilmiyorum, birden bağırmaya başladı.
! I-I-I don't know. She just started screaming.
Ben uyuyordum, birden bağırmaya başladı.
I was sleeping, and then the screaming.
Birden senin mektubundaki not aklıma geldi.
But then I thought about your letter and the p.S.
Dört yıl çıktık, sonra ayrıldık ve birden oldu.
- Like, all right, we dated for four years, and then we break up, and it's, like, boom.
Eleman birden yaparken...
This guy was doing this...
Birden çok güzel şeyler yaptın bu kampüste.
You've broken many a glass ceiling on this campus.
Birçok kişi birden fazla kişiyle çıkıyor.
People date more than one person all the time.
İlaçlarımı alıyordum, Kablo tv sinyalimi düzelttirmeye çalışıyordum, Ve birden bir daire dolusu polis ile uyandım.
I was taking my pills, trying to get my cable fixed, and then I woke up to an apartment full of police.
Saat 10 yönünde ateş açıldı! Birden fazla silahlı!
Gunfire at 10 : 00!
Birden fazla güce mi sahip yani?
You mean, like he's got more than one power?
Sonra birden duruverdi.
And then it... just stopped.
Tamam Brick, bunu yapmak istemezdim ama bana yardım etmezsen Cindy'e birden yaşlı kadınlara ilgi duymaya başladığını söylerim.
Okay, Brick, I didn't want to do this, but if you don't help me, I might have to tell Cindy about your sudden penchant for older ladies.
Birden gözden falan düştüm.
I'm just kind of in a slump or something.
Hatta bi keresinde ikisi de birden ama sen ilk süper-kahramansın.
On one memorable occasion, both, but you are my first superhero.
Pekala, birden ona kadar ölçersek, deliliğine kaç verirsin?
So, scale of one to ten, how crazy?
Ortağımın senin Mike Stratton'ı öldürdüğünü düşünmesi birden daha mantıklı geldi bana.
My partner's suspicion that you killed Mike Stratton suddenly made a little more sense.
Polisin elinde robot resimler vardı, ve birden bire,
The police only had sketches, and then all of a sudden,
D blok'ta birden fazla hücre açık.
We've got multiple cells open on D-block.
Tekrarlıyorum, birden fazla hücre açık!
Repeat, multiple cells open!
Birden fazla hücre açıldı.
We have multiple cells open.
- Elbette oğlum, birden fazla yüklendim.
Of course, son, this must be a lot to take in.
Eh, yani, ikisi birden işte.
Oh. Yeah. Well, we're both.
Öylece birden ayrılmayı.
Just leave.
Her şey birden yok oldu yani?
So, everything was just gone?
Görevli içini dökmek üzereydi ama sonra birden Sauron'un gözünü görmüş gibi donup kaldı.
The clerk was on the verge of spilling his guts, and then, he just... he just froze, like he'd seen the dark eye of Sauron.
Evet, sonra da birden bire....... ziyaret edemez olduk.
Yeah, and then we suddenly weren't allowed to visit anymore.
Birden lisedeki zamanlarımıza döndük gibi oldu.
It was like we were in a time warp back in high school.
Ama sonra, hastaneye gidene kadar geçen o birkaç dakikada, birden... onsuz bir hayat düşünemedim.
But then, um... In those few minutes that it took for me to get to the hospital, I just... I couldn't imagine my life without her.
Birkaç başvurum var ama bu iş ortaya çıkınca birden, ne oluyor ya, dedim. Evet.
Yeah, I have a couple applications in but when this job came up, I figured what the hell?
Her şeyi birden söylemek ne kadar iyi geldi.
Oh, my God, that felt so good to get that all out at once.
Sanırım kaybolan birini bulmaya yaklaşmış ama sonra notları birden durmuş.
But he seemed to be closing in on some of the missing, and then his notes, they just kind of abruptly stop.
- O zaman masade neler var? Birden fazla potansiyeli olan seçenekleri değerlendiriyoruz ama yapmamız...
We're exploring several potential options,
Seni para için sıkıştırmayı denedi belki de ikinizi birden.
He tries to squeeze you, or both of you, with money.
İkimizle birden başa çıkamaz.
He can't handle us both.
Sence de çılgınca değil mi? Birisiyle bir hayat kuruyorsun, birlikte çocuk yetiştiriyorsun 20'li 30'lu 40'li yaşlarını beraber harcıyorsun sonra birden hiçbir şey hissetmemeye başlyorsun.
That you can build a life with someone, raise kids, spend your 20s, your 30s, half your damn 40s together, and in the end feel nothing?