Bu sen değilsin tradutor Inglês
1,794 parallel translation
Bu sen değilsin.
It's not like you.
Bu sen değilsin, değil mi? Yaptığınız şeyler çok acayip.
This clearly isn't you
Bir öğretmenle Küçük Ev oynamak, bu sen değilsin Logan.
Playing Little House on the Prairie with a schoolteacher, I mean, that just isn't you, Logan.
Bu sen değilsin.
This isn't you.
Beni en çok korkutan da, kendini böyle çekmen çünkü bu sen değilsin David.
I guess what scares me the most is you pulling away like this because it's not like you, David.
Bu sen değilsin.
This is not you.
İkisinden birini seç. Bu sen değilsin.
Pick one or the other, but this isn't you.
Yaptığın şeyler... Bu sen değilsin.
The things you've done, that's not who you are.
Jason bu sen değilsin.
Jason, that's not who you are.
Bu sen değilsin.
That's not you.
Bu sen değilsin, David.
This isn't you, David.
Bu sen değilsin.
That's not... who you are.
Meg bu sen değilsin.
This isn't you, Meg.
O zaman bu senin için de geçerli. Sen de gizemli değilsin.
Okay, then the same thing goes for you.
Bu kesinlikle sen değilsin.
That's definitely not you.
Bu bataklıktaki tek kahraman sen değilsin, Bay Avcı.
So you're not the only hero on this bog, Mr. Hunter.
Consuelo, sen bu değilsin.
Consuelo, I know that's not you.
Bu, gerçekten hiç sağlıklı değil ve sen de iyi değilsin zaten.
It's really not healthy, and you're not well anyhow.
Biliyorum Şapel'e yapılan saygısızlıktan sen sorumlu değilsin ancak bu gece bir şeyler oldu.
I know you're not responsible are for the desecration of the chapel... but there are certain things happened tonight.
Evlat, sen bu üniformayı giymeye layık değilsin.
Son, you are not fit to wear this uniform.
Sen bu değilsin.
That's not who you are.
Bence sen bu iş için uygun kişi değilsin.
I don't think you're the right man for this assignment.
ve belki bu en iyisi, sen çocuk için uygun değilsin.
And maybe it's for the best. You're not suited to have kids.
Sen ki havadan başka bir şey değilsin. Sana bile bu kadar dokunuyorsa halleri aynı türden olan ben, senden daha duygusuz mu olacağım?
Hast thou, which art but air a touch, a feeling of their afflictions and shall not myself one of their kind be kindlier moved than thou art?
Bu sen değilsin Yusuf.
Huh?
Bu konuşan sen değilsin ahbap.
It's not you talking man.
Bu sen değilsin.
It doesn't become you.
Bu yüzden konuşmacımız sen değilsin.
And that is why you are not valedictorian.
Tek umursadığı bu. Sen değilsin.
That's the only thing she cares about.
Bu dünyadaki herkes yılan gibi ama sen değilsin.
There's all these snakes in this world, but not you.
Bu adama yazdığından beri eski sen değilsin.
You haven't been the same since you started writing to this guy.
Bu çekimi işe dönmen karşılığında hazırladılar ama sen işe geri dönmüş değilsin ki, değil mi?
They set up this shoot, you go back to work? Only you haven't gone back to work, have you?
Bu şehirde olanlardan sen sorumlu değilsin, Agnel.
You're not responsible for what's going on in the city, Agnel.
Aleya... kötü düşünme sen bu değilsin...
Aleya... She is not bad like you think...
Bak Cole, bu olayda sen de temiz değilsin.
Damn it, Cole, your hands aren't clean in this.
Sen bu değilsin.
This is not you.
Sanırım beni yanlış anladın Crixus bu adamlar zerre kadar sikimde değil ama, sen artık Capua şampiyonu değilsin.
Do not mistake me, Crixus. I give no shit about these men. But you are no longer the Champion of Capua.
Uzun bir gece oldu ve bu gezegendeki tek alık da sen değilsin.
I realise it's been a long night and you're not the brightest button on the planet...
Bu senin önceki hayatın, Corrine, sen değilsin.
It's your past life, Corrine, it's not you.
Sen bu değilsin, biliyorum.
You're not like this. I know.
Bu kasabada kanun sen değilsin.
You're not the law in this town.
Onları kast ederek söylemiyorsun, sen değilsin, olduğun kişi bu değil.
You don't mean to say those words, it's not you, it's not who you are.
Sen değilsin bu.
This isn't you.
Sen bu görev için bir ayak bağından başka bir şey değilsin.
What are you
Bu okula ilk başvurduğumda bana dediler ki sen sadece bir sayı değilsin, bir insansın.
- When I applied, they said, "at this school, " you're not just a number. You're a person. "
Eğer burada, bu odada taburu koruyabilen biri varsa kusuruma bakma ama o sen değilsin.
If there's anyone here... here in this room who can defend the Battalion... excuse me, but it's not you.
Ama sen sırf bu değilsin.
But you're so much more than that.
Evet, ama bu sefer aday sen değilsin, benim, Robert.
- Yes, but you're not the candidate this time, Robert.
İşte bu yüzden sen çirkin değilsin.
That's why you're not ugly.
Ama bu da sen değilsin.
But that's not you.
Ben bir model değilim, sen de milyoner değilsin bu yüzden, bana bir özür borçlusun.
Well, I'm not a model and you're no millionaire, so I'm thinking you owe me an apology.
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244