Casuslar tradutor Inglês
1,138 parallel translation
Pekala, casuslar, ne öğrendiniz bakalım?
All right, scouts, what did you uncover?
Her gece, çok şık insanlar, bu müstesna kulübe geliyorlar. Her masada aşıklar, her köşede casuslar, Alman yüksek komitesinin üst düzey subayları...
Every night, the chic set flocks to this exclusive club, with lovers at every table, spies in every corner, and the top officers of the German high command.
Casuslar lütfen bize başvurun.
We might as well have a sign : Spies, enquire within.
Orada bazı istihbarat bölümleri ve casuslar olduğuna inanıyorum ama aynı zamanda benim ve programım için merkez konumunda.
I believe certain portions of the intelligence and espionage community are located there, but it's also centrally located for me and my schedule.
Zafer Projesi'ni devredeceksin yoksa seni ve bütün casuslarını şimdi burada vururum.
You will turn over Project Victory or I'll have you all shot as spies right here and now.
Sen ve casuslarının kalkıştığı her şey başarısız oldu.
Everything you and your spies have attempted has failed.
O casusları geri alacağım.
I will have those spies back.
Bilmiyorsanız söyleyeyim ülkemde casuslar idam edilir
In case you didn't know, my country executes spies,
"Profesyonel casusların ve amatör hainlerin yuvası haline gelen ve ellerinde oyuncak olan NATO karargâhlarının artık tek işlevi saçmalıktır."
..'The nest of professional spies and amateur traitors.. .. who were turning NATO Headquarters into an instrument.. .. whose only true function is folly.'
Kampında casuslarım var.
I have spies in his camp.
Casuslarım var.
I have my spies.
Mareşal Haig, bütün Alman casuslarını devredışı bırakmaya hayli istekli.
Field Marshal Haig is most anxious to eliminate all these German spies.
Ve, ne mutlu ki, casuslarımızdan...
And, fortunately, one of our spies...
- Evet, casusları zorbalıkla konuşturmak için.
- Yes, to winkle out the spies.
Casuslar hakkındaki söylentileri dikkate almayın çünkü şüphe korkuyu doğurur.
Take no notice of rumours about spies,... because suspicion leads to fear.
Casuslarım onu kuzey tepelerinde görmüşler.
My spies saw him heading north. Alone.
Casuslarınız çok çalışmış olmalı.
You must have had your spies working overtime.
Casuslar mı?
Spies?
Casuslarım falan yok.
I don't have spies.
Casuslar.
Spies.
Casuslar böyle şeyleri öğrenemez.
That's not the kind of stuff you get from spies, is it?
- Niçin casuslar seni öldürmek istedi?
- Why would spies want to kill you?
- Casusları sevmeyiz.
- We watch out for moles.
Ölüm hücresinde tutuklu olan komunist casusları Julius and Ethel Rosenberg Amerika'ya karşı casusluk suçundan elektrikli sandalyede ölüm cezasına çarptırıldılar.
Convicted Communist spies Julius and Ethel Rosenberg on Death Row are condemned to die in the electric chair for espionage against the U.S.
O casusları.
Those spies.
Casuslar!
Whoa! Spookular!
- Atom bombası casusları.
- Who? - The atom bomb spies.
Casuslarından birini yakaladık.
We have captured one of their spies.
Casuslar ve sabotajcılar parlak ışıkları ve açık tahkikatı sevmezler.
Spies and saboteurs don't like the bright lights of an open inquiry.
Casuslar, Bakhine cezaevindeki bir mahkumun... peşindeler.
The spies are after a prisoner being held in the Bakhine fortress.
Casuslar benden çok daha ciddidirler.
Spies are a Iot more serious than me.
Haydutlar, korsanlar, kaçakçılar,... casuslar, sivil polisler, birkaç da dürüst vatandaş.
Gangsters, pirates, smugglers... spies, pIain-cIothes cops, a few respectable citizens...
- Casusların uyuyor.
- Your spies are slipping.
Onun Federasyon casuslarıyla anlaşmakla ilgilenebileceğini sanmıyorum.
I don't think he would be interested in dealing with Federation spies!
Hogan'ın casusları güzel bir masal anlatabilirse eğer...
If Hogan's spies can spin a good yarn...
- Priti casuslarıyla çalışırsınız.
- You've recruited Prytt spies.
Federasyon, casuslarının peşinden geldi.
The Federation has come in search of its spies.
Geçen gece üçüncü casuslarını gördüğünü söylüyor.
She thinks she spotted their third spy night before last.
Bu adamın her yerde casusları var.
Mazzarino will send an emissary.
Çin yapımı PPK, anakaradaki casuslar kullanıyor
China made PPK, its used by mainland spies
Aramızda Müdür'ün casusları var.
The warden's planted someone.
Catherine'in casuslarından kurtuldum sanırım.
I guess I avoided Catherine's spies.
- Aramızda düşman casusları var.
Because there are enemy spies everywhere among us, General.
Ölümü casuslarını size yaklaştırmak için tasarlanmıştı.
His death was designed to ingratiate his spies with you.
Casuslarımdan biri Sinclair'in Jha'dur'u üsten gizlice çıkaracağını öğrenmiş.
Sinclair is going to smuggle Jha'dur off the station.
Chiang Bi-Yu ve arkadaşları Japon casusları olarak Guangdong'da tutuldu.
Chiang Bi-Yu and her friends were held as Japanese spies... in Guangdong.
Tüm casuslarımızı gönderin.
Send out all our spies.
Beyaz Saray'da casuslarınız yoksa, o olmaz. O başkanlıkta ajanlık için benim çalışmam değil.
Not if you have spies in the White House.
Casusları onları bulmak için dünyayı tarıyorlar, ama eğer onları ben bulursam, bize altın verecek. Çok sinirli. Bence uzak çevreleri araştırmalısınız.
I think you should search in remote ambients.
- Casuslar.
Yeah.
- Bana casusları göster.
Show me these spies.