Chrissy tradutor Inglês
442 parallel translation
- Chrissy.
- Chrissy.
Chrissy Watkins'i öldüren o değil.
Not the shark that killed Chrissy Watkins.
Chrissy?
Hey, Chrissy?
Dün Chrissy ile ne yaptığımı sanıyorsun?
What do you think I did with Chrissy last night?
Chrissy'nin aile mezarı.
Chrissy's family grave.
Sonra da ona ve parasına sahip olacaksın!
So you'll have Chrissy for yourself and all her money!
Bu çocukla baş edemezsin, o Chrissy ile kalıyor!
You can't rattle this boy, this boy's staying with Chrissy!
Chrissy, hadi bakalım.
Chrissy, up you go.
Chrissy gelemiyor mu?
Oh, Chrissy can't, oh...
Seni ve Dennis'i ben ve Chrissy ile biraz vakit geçirmek için Maui'deki yeni evimize davet etmek istiyorum.
Princess, before I forget, I want to invite you and Dennis to come spend some time with Chrissy and me in our new house in Maui.
Yeni yelkenli teknenin üzerindeki Chrissy.
That's Chrissy on a new Hobie Cat.
Jakuzideki Chrissy.
That's Chrissy in a hot tub.
Geleneksel Hawaii partisinde ben ve Chrissy.
That's me and Chrissy at a luau.
Chrissy, Maui'ye geri döndü.
Chrissy's back in Maui.
Chrissy hakkında konuşmayalım.
Let's not talk about Chrissy.
- Chrissy genç bir adam için beni terk etti.
- Chrissy left me for a younger man.
Chrissy'den daha mı genç?
Younger than Chrissy?
Hayır, inanın bana, Chrissy onu terk etmiş.
No, believe me, Chrissy left him.
Biliyor musunuz, Chrissy ona hiçbir şey öğretmemiş.
You know, Chrissy didn't teach him a thing.
Chrissy?
Chrissy?
Chrissy!
Chrissy!
Konuşacak bir şey yok, Chrissy.
I... There's nothing to talk about, Chrissy.
Dorothy, bu da yakında benim eski karım olacak olan Chrissy.
Dorothy, this is my soon-to-be ex-wife, Chrissy.
Chrissy, konuşacak hiçbir şey yok.
Chrissy, there is nothing to discuss.
Chrissy, burada, Miami'de bir şeyler oldu.
Chrissy, something happened here in Miami.
Chrissy'nin gerçeği duymaya hakkı var.
Chrissy deserves to hear the truth.
Aramızda her şey bitti, Chrissy.
It's all over between us, Chrissy.
Üzgünüm, Chrissy.
I'm sorry, Chrissy.
Stan, Chrissy'yle senin aranda çok fazla şey olmadığını söylerken ciddi miydin?
Uh... Stan, did you really mean what you said about there not being that much between you and Chrissy?
Dorothy, geri kalanını da dinlemek isterdim ama lobiye inip başka birisi yapmadan önce Chrissy'yi kapmam gerek.
Dorothy, I'd like to hear the rest of this, but I've got to get down to the lobby and grab Chrissy before somebody else does.
Chrissy, duvarın üstündeki büyük bıçağı bana getir.
Chrissy, bring me the big knife over by the wall.
Çık dışarı, tatlı Chrissy.
Come out, sweet Chrissy.
Ben Chrissy.
I'm Chrissy.
- Aradan sonra, tatlı Chrissy ile tekrar birlikte olacağız.
After this break, we'll be right back with sweet Chrissy...
Ve Bayan Krask, bu kişinin ben veya Chrissy Taylor olacağını ima etti.
And Mrs Krask kind of implied it's between me and Chrissy Taylor.
Yolunu kaybeden yavru köpek. Yazan Cristy Taylor.
The Puppy Who Lost His Way by Chrissy Taylor.
- Tamam, hadi. - Hadi çocuklar, bunu yapabiliriz. - Hadi Chrissy.
Come on you guys, we can do it, Come on Christine, just hold on
Günaydın Chrissy. Evde kimse var mı?
Good morning Chrissy, anybody home?
- Göğüs kötü bir kelime değil ki.
Chrissy, breast is not a dirty word
Önemli değil Chrissy. Bence harika bir anne olacaksın.
Hey, don't worry about it, Chrissy, I think you'll make a great mum
Bebeğin olacağına inanamıyorum Chrissy. Bu bana kendimi çok yaşlı hissettiriyor.
I can not believe you're having a baby Chrissy, make me feel very old.
Chrissy? Affedersin tatlım, girebilir miyim?
Chrissy, oh sorry honey, can I come in?
Biliyor musun Chrissy, bana sorduğun şeyi düşünüyordum. Seks hakkında. Evet canım.
You know what, Chrissy, I've been thinking about what you asked me.
Bu konuşmanın doğrudan sonucu olarak Chrissy,.. ... yetişkin hayatının büyük bir kısmını bahçe işlerini saplantı hâline getirecek.
As a direct result of this conversation, Chrissy would spend a significant part of her adult life obssessed with garden
Chrissy, yere yat!
Chrissy down!
Chrissy. Erik gibi kurumadan çekingenliğini atmalısın.
- Chrissy, let go of your inhibitions, before you dry up like a prune
- Chrissy?
- Chrissy?
Chrissy, nereye gidiyorsun?
Chrissy! Where you going?
Chrissy, bekle.
- Chrissy, back! - Chrissy wait up!
Benim, Chrissy. Bekleyen. Yani bebek bekleyen.
It's me, Chrissy, what is expecting, that is expecting a child and expecting you to show up like you promised for old gang, maybe not old, but if we stuck
Chrissy!
We're behind you!