Claıre tradutor Inglês
59 parallel translation
Uh, bu Claıre hakkında, degılmı?
Uh, this is about Claire, right?
Claıre hıc bırsey hatırlamıyordu Kayboldugunda bıle ne oldugunu hatırlamıyordu
Claire couldn't remember anything, not even what happened when she was missing.
Elinde kılıçla boğayı beklerken bile tükenmiş görünüyorsun.
Now when you face the bull with a sword, you're drained, empty.
Yargıçla değil de seninle konuşuyor olmamın tek sebebi özel dedektif olmandır.
The only reason I'm talking to you instead of the judge... is that you're a private dick.
onun kılıçla öldüğü gibi öleceksin!
You're going to die as he died, by the sword.
eğer kılıçla çarpışırken duygularına kapılmazsan, çok daha çabuk bu konuda ilerlersin.
If you forget your passion while you're fencing, you'd improve more rapidly.
Kertenkele kuyrukları, domuz kulakları, salamura edilmiş tavuk taşlıkları, ayağa kalk, korkma, bir kılıçla en büyük sensin!
Tails of lizards, ears of swine, chicken gizzard soaked in brine, on your feet, be not afraid, you're the greatest with a blade!
Kılıçla çok hünerlisin.
You're very good with a sword.
Sör Horace, kralınız sizin aşağılık bir at hırsızı olduğunuzu öğrenirse kılıçla iyi bir dokunur.
Sir Horace, when your king finds out you're a low-down horse thief he'll give you a touch of the sword, all right. Yeah, just about there.
Bu Kılıçla buraya gelip, yazıtları almak istedin.
You've that Sword and you're here for the Scriptures.
CIA'den para alıyorsun.
You're the guy taking money from the ClA.
CIA kaybolduğumuzu biliyor çünkü vahaya gitmedik.
The ClA knows we're lost, because we didn't show up at the oasis.
Bildiğimiz kadarıyla ClA da onu sorguya çekmiyor.
What kind of national security do we have when we're robbed of our leaders?
Eğer gerçek bir yakuza isen bunu kılıçla hallederiz
If you're a real yakuza let's settle this with the sword
Neredeyse benim kadar güçlüsün ve kılıçla daha iyisin.
You're nearly as strong as I am, and better with a sword.
- ClA'den misiniz?
- You're ClA?
Yargıç Böyle, seksle ilgili suçlarda çok sert değildir. Siz bu yargıçla arkadaş mısınız?
- You're friends with this judge?
Konunun tartışılma vakti geldi ve eğer yargıçla bir ilişkim olmasaydı bunu kendim yapardım.
I'd argue it, but we're fornicating. - What do you say?
Çünkü eğer oraya yarım kıçla çıkarsak, bizi korkuturlar. Yenilirsek bu herkes için bir utanç olur.
If we go out there and half-ass it because we're scared, all we're left with is an excuse.
Kötü bir ClA ajanısın demek.
You're a big, fat, CIA man, huh?
O kılıçla nereye gidiyorsun?
Where're you going with that sword?
Beni bir bambu kılıçla mı öldüreceksin?
You're going to kill me with a bamboo sword?
Kılıçla bir düzine adam öldürmüştür.
He's killed a dozen men. You're the only one gave him a reason.
ClA ya da NSA veya şu 3 harfli yerlerden birinden değilsin öyle mi? Hayır.
You're not from the CIA or the NSA or any of those three-letter places?
Kılıçla dövüşmüşler ve MacDonald kazandı.
So they're sword fighting.
Nişanlısı düğünden bir gece önce sağdıçla yatan bir arkadaşım vardı.
And you're thinking she was up to no good. I'm thinking I had a friend whose fiancée slept with the best man the night before the wedding.
- Biz ClA'da nız.
- We're cia.
Fakat ben olsam gelecekte birisiyle örneğin bir yargıçla konuşurken bu tür "babası onu terk etti" gibi ifadelerden kaçınırdım.
But for future reference, when you're talking to, for example, a judge, I would stay away from phrases like, "her father's abandoned her".
Güzel yemekler, limitsiz içki, baş nedime olacağım için muhteşem bir elbise giyeceğim, sen gelmezsen sarhoş olurum ve sağdıçla oynaşırım ki o da Rory yani sen gelmezsen sonuçları tüyler ürpertici olur.
Good food, open bar. I'm wearing a fabulous dress, and as maid of honor... if you're not there, I'm gonna have to get drunk... and make out with the best man, who is Rory. So you can see all the very creepy ramifications of your absence here.
- Eğer yanlış yargıçla karşılaşırsan, mesela valilik seçimlerine katılanla, zehirli iğne ile idam bile edilebilirsin. 17 yaşındasın.
- You draw the wrong judge we're talking lethal injection.
Mukavva kılıçla Camelot'u savunan bir adamla konuşuyorsun.
You're talking to the man who defended Camelot with a cardboard sword.
Yargıçla yüzleşmen gerekecek.
You're going to have to face the judge.
Sen ClA'in temsilcilerinden birisin.
You're a representative of the CIA.
Biliyorsun, bir yargıçla dalaştığın için orada değilsin.
You know, you're not there to just suck up some judge.
Sağdıçla en iyi dostu karıştırıyorsun sen.
You're mixing up best man with best friend.
Bilmeni istediğim CIA bunun için minnettar ve senin için buradayız.
I just want you to know that the ClA is grateful and we're here for you.
CIA'de olmadığına inanmak çok zor, Annie.
It's hard to believe you're really not ClA, Annie.
Yani yasal torpil için bir yargıçla flört mü ediyorsun?
You're flirting with a judge to gain legal favor?
Yargıçla bu konuyu konuşmayacak mısın?
You're going to speak to the magistrate about this?
Kendinizi büyük bir amaç için öne çıkarıyorsunuz ve boynunuzun kılıçla kesilmesiyle kalıyorsunuz.
You're all doomed for the same destiny.
Yani muhtemelen bir bıçak ya da bir kılıçla yapılmış.
So we're probably looking for a knife or at least a manufactured blade.
Santa Fe'ye gidip yargıçla konuşmalısın.
You're gonna have to take it up with the judge in Santa Fe.
New York'taki kargaşa ClA programı ile ilişkilendirildi Bu konuşmayı yapma nedenimizin bu olmadığını söyle bana.
Tell me this isn't why we're having this conversation.
Hazır elin değmişken bir de idam cezasına inanmayan bir yargıçla karşılaşmayı da dilemelisin bence.
While you're at it, you might want to also pray for a Judge who doesn't believe in the death penalty.
O yüzden bu üç yargıçla olan davalarımızı gözden geçirdik. Büyük çoğunluğunda iyi durumdayız.
- So we reviewed all of our cases with those three judges, and we're in good shape on almost all of them.
CIA'in işine karışacak kadar kafayı yemişsin.
You're out of your mind to interfere with ClA business.
Çocukların karşısında bir silah ve kılıçla durduğunuzun farkında mısınız?
Are you aware that you're holding children up with a gun and-and a sword?
CIA için çalışıyorsun. Yine de bu adamın hayatını kurtarmak için nükleer bombayı satmama yardım etmeye hazırsın.
You work for the ClA... yet you're willing to help me sell a nuclear bomb... in order to save this man's life?
Yargıçla olan ilişkin düşünülünce planının cinayet içerdiğini bilmediğine inanmak istiyoruz.
Given your relationship with the judge, we're willing to believe that you did not know the plan involved his murder.
Biz CLA'yız.
We're the CLA.
- CLA sizi görürse, mahvolursunuz.
- If the CLA see you, you're screwed.