Dadı tradutor Inglês
161,028 parallel translation
Ama lisedeydim, kafam karışıktı ve babam mahvolmuştu.
But I was in high school, I was confused, and Dad was a wreck.
Babamın üç yıldır doğum günümü kutlamadığını biliyor musun?
You know my dad hasn't wished me happy birthday in three years?
En azından seni mahvetmekle suçlayabileceğin bir babaya sahipsin.
At least you have a dad you can blame for screwing you up.
Babam ben daha altı yaşına basmadan öldü.
My dad died before I turned six.
Babamın kocalığı da babalığı kadar zorluysa annemi suçlamam.
- [Troy] If my dad's as tough a husband as he is a father, I don't blame her.
Babam bir siyahi olarak karşılaştığı saçmalıklardan beni korumaya çalışıyor, biliyorum ama, sikeyim... Mükemmeliyet bunaltıcı.
I know my dad's trying to protect me from all the bullshit he's faced as a black man, but, fuck, perfection is suffocating.
- Babam bana şu şeyleri yaptırıyor...
My dad makes me do these, uh...
İşgal onu tutuklamak için geldi. Baban herkesi alıp götürdü ve saklandılar.
The occupation came to arrest her, and your dad took everybody to hide.
Ama baban onu bulur.
Me too, love. But dad's gonna find him.
Babamın eski resimleri, kupaları falan var.
My dad's got old picture frames and trophies and stuff.
- Babam annemi dövdü.
- Dad hit mom.
Baba benimdir.
Dibs on the dad.
Babasına söylüyordu.
She was telling her dad.
Teşekkürler baba beyni.
Thanks, dad brain.
Cindy babasına söyledi ve polise gideceklerdi.
Cindy told her dad, and they were gonna go to the police.
"Babana söylediğine inanamıyorum."
"I can't believe you told your dad."
- Baba!
- Dad!
Baba?
Dad?
- Baba?
- Dad?
Adın çekilmeden bir yere gitmiyorum baba.
If your name's not picked, I'm not going, Dad.
Biliyorum, ve öyle de,
I know, and it is, but, I don't know, maybe now that I'm a dad,
O ne anlar.
The hell with my dad.
"Bir tur daha baba."
" Just one more run, dad.
Ayrıca babayım.
I'm also a dad.
Kızın annelerini etkilemek için baba olduğunu söylüyorsun.
Doing what? Telling those moms you're a dad to charm your way into the room, using Samuel to...
Bir babaya karar vermesinde yardımcı olmak için mi?
Help that dad make his decision?
Uzun zamandır kayıp olan baban.
Your long-lost, deadbeat dad?
Babanla aranızda neler geçtiğini anlatmak ister misin?
You want to talk about it, what happened with your dad?
Yani, söyle bana dostum... Bir güneyli baba mı?
I mean, you tell me, buddy... a Southern dad?
- Bunlar babanın mı?
- These are the dad's?
Git baba.
Dad, go.
Babası uyumlu çıktı.
The dad's a match.
Çocuk babasının şerefsiz böbreğini alacak.
The kid is getting his dad's sleazeball kidney.
Babamı nereye götürdüler acaba?
Where did they take Dad?
Babamı öldürdüğün anki gibi unutulmaz bir şey mi?
You mean unforgettable, like that time you killed my dad?
Rodney, babamın bacağı eridi.
Rodney, Dad's leg melted off.
Jim babamı seviyor.
Jim loves Dad.
Bu... Babam bir alkolik.
My dad is an alcoholic.
O özür dilemekte dünyanın en iyi babasıdır.
He's the best dad in the world at saying sorry.
Baban Venice'te mi alkolik?
Is your dad an alcoholic in Venice?
- Ne oluyor baba?
What's going on, Dad?
Sanırım babanla ilgili bir sıkıntı var.
I think it's about your dad.
Baba FBI gelip evimizi aramış.
Dad, the FBI are searching my apartment.
- Baba. Tanrım!
Dad!
- Baba.
- Oh, Dad.
Babanın yardımına ihtiyacı var.
Your dad needs your help.
Babanın başı belada.
Dad's in trouble.
Çalışıyorum baba.
Working, Dad.
Baba denerim ama... Kapatmam lazım, tamam mı?
Dad, I mean, I'll try, but, look, I got to go, okay?
Babamı seviyor musun?
Do you love Dad?
Aramızda sorunlar vardı... ama bu sorunlarla seni üzmeyi hiçbir zaman istemedik ve evet babanı seviyorum.
We had troubles and, um... we never wanted to bother you with them, but, um... Yes, I love your dad.