Dudaklar tradutor Inglês
5,847 parallel translation
- Bir dudakları var ki! Tanrım!
She's got these lips, Jesus!
Ortağının seni canlandırmak için dudaklarını seninkilere dayadığını izlemek çok dokunaklıydı.
It was very touching watching your partner put his lips to yours to breathe life back into you.
Dudaklarını istiyorum.
I must have your lips.
Şimdi bana dudaklarımı istediğini söyle.
Now tell me you must have my lips.
Dudakları titriyor, gözleri doldu, burnu açıldı.
Lip quivering, eyes filling, nose flaring.
Gösterişli dudaklar.
Sumptuous lips.
Dudaklarımız buluşuyor...
"Our lips touch each other very soft"
Dudaklarımı kayışla acıtmadan ve iç çamaşırlarımla beni yatağa bağlamadan uyumazdı.
He wouldn't sleep till he put a cut of leather between my lips and bound me up in rope in nothing but my underclothes.
Gözlerine, dudaklarına, kokuna tutunmak istiyorum.
You smell the tulips.
Dudaklarındaki diğer isimle ona bakma.
Look not upon her with the name of another on your lips.
Dudaklarım mühürlü.
Everything was status quo.
- Dudakları mavi.
What? His lips are blue.
Eğer basınç pnömotoraksı olsaydı dudakları beyaz olurdu.
If he had tension pneumothorax, his lips would be white.
- Dudakların mavi olmuş.
- Your lips are blue.
Deniz inekleri yosun dışında neredeyse hiçbir şey yemez, esnek dudaklarını kullanarak sapını ve besleyici köklerini yukarı doğru çekerler.
Dugongs eat almost nothing but sea grass, using their flexible lips to pull up both the stalk and the nutritious roots beneath.
Dudaklarına uygun dublaj yapmışlar.
They must have lip-dubbed you.
Eğer bir adam seninle konuşmak isterse dudaklarını böyle hareket ettirir bak.
When a man wants to talk to you, you're going to see his lips moving like this.
Dudaklarını yukarıya kadar oynatacaksın değil mi?
You're gonna move your lips the whole way up here, aren't you?
Musai'nin dudaklarında bir tür psikotrop madde bulunur. - Panzehiri de yokmuş.
The Musai's lips secrete a kind of psychotropic substance for which there's no medicinal antidote.
- Ağzını, dudaklarını çok sevdim.
- I loved your mouth, your lips.
Ben, yol gibi kıvrımları olan ve dudakları kadife kadar yumuşak bir kadını arıyorum.
I'm looking for a woman with curves like a country road, and lips soft as velvet.
Bu dudaklar biraz zaman isteyecek, biliyorum.
These lips take a while to process, I know.
- Bu dudaklar kilitli.
Oh, these lips are on lockdown.
Çok güzel dudakların var.
You have a beautiful mouth.
Kapat dudaklarını.
Close your lips.
Dudaklarının hareket ettiğini görmedim bile.
I didn't even see his lips move.
Dudakları kapansa, parmak uçlarından...
"If his lips are silent, he chatters with his fingertips".
# Düşlerinde dudaklarından öpüp #
♪ who dreams of you at night ♪
Patlayan dudaklar, kanlı burunlar. Bir de hakemin kolu.
Just fat lips, bloody noses, and a ref's arm.
Tedavi ettiğim en yaygın şey... kızlık zarının iç dudaklarının fazla büyümesi olarak adlandırılıyor.
We- - The most common thing that I'll treat is- - it's called virginal hypertrophy of the labia minora.
Teknik olmayan ismi ise vajinanın iç dudakları.
The non-technical term is the inner lips of the vagina.
Pekala- - Dudakların içerde olmaları gerekiyor mu?
Okay- - are they supposed to be on the inside?
♪ Çünkü biliyorum... ♪... o dudakların yine...
Breathe this fresh air, take in this view. - Well, it's sure a good one. - Mm-hmm.
Öldürdüğüm son adamın sikini, taşaklarını ve dudaklarını kesip karısına yollayacak kadar naziktim.
Last man I killed, was nice enough to cut his dick, balls, and lips off. And send to his wife. Didn't want her to get lonely.
Alt dudaklarını ıslatman peki?
"Muff dove."
Dudakların en az benimkiler kadar hareket halindeydi ve dilin de her yerdeydi.
Your lips moved just as much as mine, and your tongue was everywhere.
Parmak uçların, onun kolunu göğsünü ve dudaklarını boylu boyunca aşacak.
Your fingertips across his arm, his chest, his cheek.
Dudakları ve göz kapaklarını yakıp geçiyor.
Lips and lids... Burn right off.
Tabii, belki de dudaklarını bir otobüsün yan tarafına basarak hayallerini gerçeğe dönüştürür.
Yeah, maybe he can help your dream come true... of having your lips on the side of a bus.
- Ne yaptın? - Hapı dudaklarımın arasına gizlemeye başladım.
Well, I started stashing the pills between my lips and gums.
Usulca yanacak senin güzel dudakların.
Softly they will singe... your lovely lips
Pembe dudaklar yaramazca gülümser.
Rosy lips smile mischievously
Dudaklarını okudum ve fahişeyi kaçıracaklarını anladım.
I read their lips and deduced they were kidnapping the courtesan
Kalçalarımdan senin dudaklarına doğru.
From my thighs to your lips.
Dudakları yumuşacık.
He's got soft lips.
Ve çok geçmeden o yeşil gözlerinde yumuşak, öpülesi dudaklarında, genç kaslı vücudunda kayboldum.
"And it wasn't long before I was lost in your green eyes," "your soft, kissable lips, your young..." "muscular body."
Eski halim mi? Bir öpücük için dudaklarına yapışırdı.
Well, the old me would've leaned in for a kiss.
Bir dahaki sefere dudaklarımı dudaklarına dayadığımda uyanık olsan iyi olur.
You know, next time I put my lips to your mouth, you better be awake.
Daha sonra dudaklarınızı büzüp...
Then you purse your lips and...
Dudaklarını hareket ettirdiği belli oluyordu.
You could see her lips move.
Bu yüzden dudaklarımı ısırıyordum.
I bit my lips then.