Elimden gelen bu tradutor Inglês
337 parallel translation
Kusura bakma, çok fazla değil, ama elimden gelen bu...
Sorry it isn't more, but that's the best I can do.
Elimden gelen bu.
Can't help it.
Elimden gelen bu.
It's the best I could do.
- Kusura bakma en fazla elimden gelen bu.
- Sorry, it's the best I can do.
Elimden gelen bu.
That is all that I do.
Bu embesillerle elimden gelen bu!
What could I do with that cursed fellow? Damn him!
Elimden gelen bu kadar.
That's all I can do.
Elimden gelen bu ama gelecek hafta karşılayacağım.
This is all I have, but I'll do better next week
Elimden gelen bu.
It's the best I can do.
Her türden insanla konuşuyorum elimden gelen bu.
Oh, I'm just, uh, talking to all sorts of people here on the lot, finding out what I can.
- Elimden gelen bu.
- I do my best.
Elimden geleni yaparım ama elimden gelen bu.
I'll do all I can do, but that's all I can do.
Kendim gibi oynarım çünkü elimden gelen bu.
I act as I do because it's convenient
Şimdilik elimden gelen bu.
For now, this is the best I can do.
Kutsal dua değil ama elimden gelen bu.
It ain't the Lord's Prayer, but it's the best I could do.
Şikago pizzasının yerini tutmaz ama şu an için elimden gelen bu kadarı geliyor.
Really? Well, in lieu of Chicago pizza, it was the very least I could do.
Elimden gelen bu kadar.
This is all I can offer.
Elimden gelen bu.
That's the best I can do.
- Elimden gelen bu kadar.
I've done what I could.
Elimden gelen bu.
That ´ s the best I can do.
Elimden gelen bu Bob.
I'm doing the best I can, Bob.
Elimden gelen bu.
That's all there is to it.
Elimden gelen bu canım.
Baby, it's all I have.
Elimden gelen bu.
That's all I can do.
- Elimden gelen bu.
- l'm trying!
Elimden gelen bu kadar!
I am unable!
Bu ülkeye âşık olmanız için elimden gelen her şeyi yapacağım.
And I will do anything so that you fall in love with this country.
Bu evliliğe elimden gelen her şekilde engel olacağım.
I shall prevent this marriage in any way that I can.
Fakat artık elimden gelen herşeyi yaparak Carol'ı bu korkunç çevreden ve sizden uzaklaştırmaya çalışacağım.
But I'm going to do everything I can to take Carol away from these awful surroundings and your degrading influence.
Bu Millete ayni ölçüde sevgi göstereceğim ve onları mutlu kılmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
I will do my best to make the people happy.
Elimden gelen sadece bu Jed, sana bakmak.
That's all I can do, Jed, is look at you.
Bu Millete ayni ölçüde sevgi göstereceğim ve onları mutlu kılmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
I will show equal love to this Nation and will do everything in my power to make this Nation happy.
Bu yüzden size elimden gelen en büyük minnettarlığımı sunduktan sonra...
So after expressing to you my utmost gratitude...
Bu hiç hoşuma gitmiyor, ama elimden gelen bir şey yok.
Oh I don't like it, but I guess there isn't much I can do about it.
Ben basit bir köy avukatıyım, koskoca Lansing kentinden gelen... bu parlak savcıya karşı elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
I'm just a humble country lawyer, trying to do my best against this brilliant prosecutor from the big city of Lansing.
Elimden gelen anca bu.
That's the best I can do.
Bunu buradan alın, elimden gelen tek şey bu.
Get this done here, that's all I can do.
Elimden gelen her şeyi yapıyorum ama bu günlerde eski cüzdan oldukça inceldi.
I'm doing everything I can but the old wallet's rather thin these days.
Kardeşinin öldüğü gün her şey... O gün ikisini de öldürmeliydin, ama... Yapmadın ve artık bu konuda elimden gelen bir şey yok.
It was over the day his brother got- - but.... you didn't.
Müvekkile bir güleryüz, elimden gelen tek şey bu.
Just laughs for the client, that's all I was supplying.
Elimden gelen hepsi bu!
That's all I do!
Sizin, dünya çapındaki bu buluşunuz için elimden gelen her türlü...
I'm happy to do anything I can to help your great invention
Görüyorsun ya bu kirli parayı küçümsemekten başka elimden gelen yok.
You'd see that I have nothing but contempt for this stinky money.
Bu gazetenin bir aile olması için elimden gelen herşeyi yaptım. O yüzden gezeteyi seviyoruz Kendimi ve okurları kastediyorum.
I made a great effort so that the magazine has become like a big family... that's why I love it... and so do the readers, too.
Bu elimden gelen
For that's the next best thing
O zaman elimden gelen her şeyi yapacağım ve sen yaşadığın sürece bir daha asla bu şehirde başka film çeviremeyeceksin.
Then, by God, if it's the last thing I do, I'll fix it so you never do another picture in this town as long as you live.
Elimizden geleni yapmalıyız, ve benim elimden gelen tek şey bu kitabı bastırmak.
We have to do what we can, and this book is what I can do.
Elimden gelen çeviri bu...
That's the best translation I can...
Bu evliliğin yıkılmasını önlemek için elimden gelen her şeyi yaptım.
I did everything to hold this marriage together.
Şunu bilmenizi isterim ki efendim, bu görev nedeniyle çok heyecanlıyım... ve size, gemime, geminize, bu gemiye... elimden gelen en iyi şekilde hizmet edeceğime söz veriyorum.
I just want to say, sir, that I am very excited about this assignment and I promise to serve you and my ship, your ship, this ship, to the best of my ability.
Bu gece, bu ofisten sizlere söz veriyorum. Suçluları adalete teslim etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ve önümüzdeki yıl bu olaylar siyaset sahnesinden tamamen silinecek.
I pledge to you tonight from this office that I will do everything in my power to ensure that the guilty are brought to justice and that such abuses are purged from our political processes, in the years to come long after I have left this office.