English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ F ] / Fakat

Fakat tradutor Inglês

96,987 parallel translation
Fakat bir aileye bağlanmamış, yanından vınlayarak geçiyorlar ışık hızında.
But untethered by family, they go zipping past you at the speed of light.
Bu üzücü, evet,... fakat bu kızla evlenmek için artık bir zorunluluğun yok.
It is sad, yes, but you no longer have any obligation to marry this girl.
Fakat bir daha hiçbir zaman sana olan aşkımdan başka bir şey hissetmeyeceğim, Mileva.
But I will never feel anything but love for you, Mileva.
Fakat onlarla çalıştım.
But I've worked with them.
Fakat daha ileri gitmemiş.
But he didn't go far enough.
Fakat ya asansör yukarı çıkıyor olsaydı?
But what if the elevator was rising?
Fakat?
And yet...?
Fakat...
And yet...
Fakat son zamanlarda biraz inancımı yitirdim.
And yet, I have been feeling a little... disenchanted lately.
Fakat, şimdi benden nefret ediyordur.
OK, so now he hates my guts but...
Hepsini toplamam gerekirdi fakat...
I know I should have packed it all away but...
Minibüs, Manş Adaları'nda bir şirkete kayıtlı. Fakat kimin yönettiğini öğrenemedik.
The van's registered to a company in the Channel Islands, but who controls them and what they do, I couldn't find out.
Fakat beni görmezden geldiler.
And I have basically been ignored.
Siobhan'ı korkutabilirler. Fakat arabanın varlığını inkar edemezler.
Now, they can scare Siobhan away... but they can't scare a car out of existence.
İtiraf etmeme ihtiyacı yokmuş çünkü elinde tüm kanıtlar varmış. Fakat mahkemede gerçeği söylersem daha iyi olurmuş.
She started saying that she didn't need me to confess because she had all the evidence but that it would go better for me in court if I told the truth.
Müttefiklerimizi onurlandıracağız fakat diğer ülkelerin yanlış hırs ve stratejileri adına vatandaşlarımızı kurban etmeyeceğiz.
We will honour our alliances but we will not sacrifice our men and women to other nations'misguided ambitions and strategies.
Fakat yanıldığım anlamına gelmez.
Doesn't mean I'm wrong.
Fakat...
However...
Fakat onları tanıştıran adam ilişkilerini bilen kişi, çok yakınımızda.
But the man who introduced them, the man who knew about them, he isn't.
Gulfstream o gece Amerika'ya geri döndü. Fakat hidrolik arızalar çıktı.
The Gulfstream flew back to the States but developed hydraulic problems.
Fakat bu ikisine asla ulaşamayız.
But we're never going to get to these two.
Fakat şu anda risk altındaki kişi Emma.
But what they say is now she's the one who's running the risk.
O gece üste sevgilisiyle buluşacaktı fakat size rastladı.
She was supposed to meet her boyfriend on the base that night. Instead, she ran into you.
Fakat ülkenden nefret ediyorsun.
Except you hate your country so much.
- Yaklaştım fakat bir avukat olarak polise sağlam deliller sunmalıyım. Böylece soruşturma yapabilirler.
I am, but as a lawyer, I have to take concrete evidence to the police, so they can..... well, so they have to investigate.
Abbie senin ortağındı, fakat benim kızkardeşimdi.
Abbie was your partner, but she was my sister.
Birazdan burada mühendisten geçilmeyecek çünkü üç yerel kolluk kuvveti buraya 15 dakika uzaklıkta, fakat seni bu mesele için neden... çağırdığıma dair hiçbir maddi açıklamaya sahip değilim.
This area is going to be swarming with techs and three kinds of local law enforcement in 15 minutes, and I have no earthly explanation for why I've called you to the scene.
- Fakat olumlu yönlere odaklanalım.
- However... let's focus on the positives.
Fakat beyaz erkek nesli tükenmekte olan bir tür değil ve bu hayvan uyanacak.
Except white men aren't exactly an endangered species, and this animal is going to wake up.
Fakat tarihte,
However, historically,
Delactivene yardımcı olabilir, Fakat Raven'ın ilaçları kilitlendi.
Delactivene might help, but Raven's got the meds on lockdown.
Alanı tahliye edin, elinizden gelen her türlü destek ekibini çağırın fakat Eric bir yol bulacaktır.
Evacuate the area, get in whatever support teams that you can, but Eric will find a way.
Fakat konumuzla ilgili olarak şunu söylemem gerekir ki kasanın içindekilerin yüzde onu...
However, I... I will admit that it is relevant to tell you that I'm offering you ten percent of what's inside.
Fakat sonra sen çıkageldin...
But then, you came along...
Fakat sorun çözülene dek inşaat devam etmeyecek.
But... until then, there just can't be any more construction, okay?
Fakat şu andaki muhasebecinizle çalışmak kolayına gidecekse onunla kalmanı öneririm.
However, if you would feel more comfortable with your current manager, I'd recommend that you do that.
Bak... onu hak ettiği şekilde uğurlamak istemeni anlayışla karşılıyoruz fakat yeni finansal planlamacın olarak şu bilgiyi seninle paylaşmalıyım ki vadenin erken bozulması durumunda genellikle bir ceza uygulanır ve bedeli çok ağır olabilir.
Listen, uh... we understand that you... you want to give her the kind of send-off she deserves, but, you know, as your new financial planner, I got... I gotta advise you that... that oftentimes there are penalties for early withdrawal of funds and it can get very, very expensive.
Fakat bunun için ek ücret alıyoruz.
Oh. There would be an extra charge, though.
Fakat daha şanssız olanlara el vermek başlıca önceliklerimden değil.
But helping the less fortunate is not my primary motivation.
Fakat bu 21. yüzyıl.
But it's the 21st century.
Kocam ve ben, ilgilenmek zorunda olduğumuz birçok şey var, fakat, bazen bazı şeylerle kendiniz ilgilenmek zorundasınız.
My husband and me, we have all kinds of things we have to deal with, but, uh, sometimes you just have to deal with things.
Fakat gece çöktüğünde Dedektif Marco Diaz soğukkanlılıkla, vahşice öldürülücekti.
But by nightfall, Detective Marco Diaz... would be brutally slaughtered... in cold blood.
Fakat hanımlar beyler adaleti yerine getirmek için bir şansımız var.
But, ladies and gentlemen, there is a chance for justice here.
Fakat kurbana duyduğunuz sempati bu davaya olan bakışınızı perdelemesin.
But... sympathy for the victim should not cloud how you see this case.
Bir fikrim yok, fakat zehirli bir gaz, ya da onun gibi bir şey.
No idea, but in case it's toxic smoke or something like that, we stay.
Muhtemelen bir sorun yok, fakat yine de acele edelim.
It's probably fine, but let's hurry, just in case.
Fakat bir açık bulduk.
But we found the leak.
Defalarca kornayı çaldım,... fakat gelmediniz!
I honked the horn again and again, but you never came!
Düşüncelerin için teşekkürler Link. Fakat beslenmeler sıra iledir.
Thank you, Link, for your concern, but one form of nourishment at a time.
Mevkine saygı duyuyorum Sidney fakat hepimiz burada rahat bir geçiş olanağı sağlamak için bulunuyoruz.
You know, I respect your position, Sidney, but we're all here to facilitate a smooth transition.
Fakat üs kapatılmıştı.
But the base was on lockdown.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]