Görebiliyor musunuz tradutor Inglês
405 parallel translation
Şimdi ne olacağını görebiliyor musunuz?
Can you see what's going to happen now?
Onu görebiliyor musunuz?
Can you see her?
Sinyallerimizi görebiliyor musunuz?
Can you see our signals?
Yatak odanızdan Bay Steele'in kapısını görebiliyor musunuz?
- Can you see his door from your room?
Kayıp parçalar içinde, mesela karbüratörü görebiliyor musunuz?
And as for missing parts... Do you see a carburettor, for instance?
Bir şey görebiliyor musunuz?
What can you see?
- Bir şey görebiliyor musunuz?
- Can you see anything?
Madem bunlar doğru değil tanık Christine Helm'in bilerek aksi ifade vermesi için bir sebep görebiliyor musunuz?
Do you know any reason why Christine Helm should give the evidence she has - if it were not true?
İkinizi birlikte görebiliyor musunuz?
Can you really see the two of you together?
Dörtnala, görebiliyor musunuz?
Can you see this gallop?
Görebiliyor musunuz?
Can you see?
Yüzbaşım, oradan bir şey görebiliyor musunuz?
Hey, Captain, can you see anything over there?
- Görebiliyor musunuz?
- You can see?
- Bunu görebiliyor musunuz bilmiyorum ama - Thunderbird 2 bir çeşit makine indiriyor.
Thunderbird 2 seems to be unloading some kind of machine.
- Görebiliyor musunuz?
- Affirmative. You're visual, Hansen.
Onu görebiliyor musunuz?
Can you see him?
Görebiliyor musunuz?
Can you see it?
17 Ekim gecesi dairenize gelen adamı şu anda mahkeme salonunda görebiliyor musunuz?
Now, the man who came to your apartment on the evening of October 17th, do you see him in this courtroom?
Ellin ötesinde, onun suratını görebiliyor musunuz, bedenini?
Can you see beyond the hand, his face, his body?
- En sevdiğiniz hayvanı görebiliyor musunuz?
Can you see your favorite animals?
Görebiliyor musunuz?
Go ahead, look, look.
O'nu görebiliyor musunuz?
You see Him?
Görebiliyor musunuz?
Do you see them?
Russell Meydanı Metrosu'nda gördüğünüz adamı bu fotoğrafta da görebiliyor musunuz?
Is the man you saw at Russell Square tube station in any of these?
Beni görebiliyor musunuz?
Can you see me?
Bir şey görebiliyor musunuz?
Can you see anything?
Onu hepiniz görebiliyor musunuz?
Can you all see that?
Siz görebiliyor musunuz?
I don't see it. Do you?
Şimdi terası görebiliyor musunuz?
Now you see the terrace?
Görebiliyor musunuz?
Can you see over there?
Görebiliyor musunuz?
Can you see that?
Şuradaki beyaz şamandırayı görebiliyor musunuz?
Can you see the white buoy there?
Bunu görebiliyor musunuz?
You seeing'this all right?
- Bir şey görebiliyor musunuz?
- See anything?
Kokpit içindeki ekrandan hedefi vurduğunuzu görebiliyor musunuz yoksa...
Dou you know you have a hit from one of those screens inside your cockpit or..
- Görebiliyor musunuz?
- Can you see it?
Peki dudaklarını oynatmadığını görebiliyor musunuz bari?
How do know he's not moving his lips?
- Görebiliyor musunuz Bay Anglesmith?
Can you see anything. Mr. Anglesmith?
Bu satış ajansını satan... kişiyi görebiliyor musunuz?
Do you see the person who sold you that dealership?
Yüzbaşı Blackadder'ı bu mahkeme salonunda görebiliyor musunuz?
Can you see Captain Blackadder anywhere in this courtroom? !
O olmadan, görebiliyor musunuz?
Without it, can you see?
Kaos yok, bir mucize. Oğullarım, siz de görebiliyor musunuz benim gördüğüm gibi?
My sons, can you see as I do?
Bir şey görebiliyor musunuz? Oh, evet.
Do you see something, ma'am?
- O kadar uzağı görebiliyor musunuz?
- Oh, you can see that far?
Çocuklar siz bunda sinirlenecek bir şey görebiliyor musunuz?
You guys see anything to be upset about?
- Yüzünü görebiliyor musunuz?
- Can you see his face?
Gerçekten de geleceği görebiliyor musunuz?
Can you really read the future?
O Kişiyi görebiliyor musunuz?
Do you see the man?
Siz görebiliyor musunuz?
Do you?
Evlilik falan görebiliyor musunuz?
Do you see marriage, maybe?
Şimdi görebiliyor musunuz bilmiyorum.
I don't know if you can see it now.