Gülerler tradutor Inglês
196 parallel translation
Eğer evlenirsen sana bakıp gülerler.
If you marry, it will be at you they laugh and stare.
Çok gülerler.
They'll laugh.
Ara sıra insanlar bana gülerler.
Once in a while people do laugh at me
6 metre atladığında gülüyorlarsa 12 metre atladığında iki katı gülerler.
If they laugh when he jumps 20 feet... they'll laugh twice as hard if he jumps 40 feet.
Eğer onlar sana karşı her türlü iğrenç ve kötü numaralarını kullanırken sen kalkıp onlara oyunun kurallarını tavsiye edersen sana bir taraflarıyla gülerler.
If you preach the rules of the game while they use every foul and filthy trick against you, they'll laugh at you.
- Ama Moğollar bize gülerler. - Bırak gülsünler.
- But the Mongols will laugh at you.
Çalışmaları gerektiğinde çalışır, içlerinden gelirse gülerler... ve insanlara hürmet etmezler.
They work because they must, they smile when they feel like it... and they're no respecters of persons.
Tabii, gülerler, ağlarlar.
Sure, they laugh, they cry.
- Gülerler ama!
- They'll laugh!
Gülerler bize.
They'll laugh at us.
Onlara gül dediğinde gülerler.
You tell them to laugh... they laugh.
Bize sadece gülerler.
They'd simply laugh at us.
Adımın Scott Mary olduğunu söylersem, bana gülerler.
They'd all laugh at me, if I said my name was Scott Mary.
Benim jeolojistlerim sizin spekülasyonlarınıza gülerler.
There are geologists on my staff who'd laugh at your speculations.
Nihilistler mutlu olsa bile acı içinde gülerler.
Even nihilists are happy, they laugh at the suffering.
Burada bunu yapana gülerler ve sokaktan atarlar.
Anybody who did that round here would be laughed off the street.
Sanki hayattaymışlar gibi sohbet eder, gülerler.
They laugh and talk as if they were alive.
Bana gülerler.
Well, they'll probably laugh.
Senato'da üstüne gülerler.
You'll be laughed out of the house.
Sonra yıldızlara doğru deliler gibi gülerler.
Then they laugh like lunatics, up to the stars.
- Bana gülerler.
- They'll laugh at me.
Ben bir komedyenim. Zaten ot içmiş birini güldürürsem, bunun ne anlamı var ki? Onlar zaten her şeye gülerler.
I'm like a comedian, so if I get a laugh from a person who's high... it doesn't count,'cause they're always laughing.
Şoförler çok ender gülerler.
Chauffeurs rarely get to laugh.
[gülerler]
[Laughter]
Veya insanlar korkunç şeylerden bahsederler Ted Kennedy'le birlikte arabadaki kızın ölümü gibi ve bağıra çağıra gülerler. Gerçekten şaşırtıcı.
Or people will be talking about some horrible thing... like - like, uh, the death of that girl in the car with Ted Kennedy... and they'll just be roaring with laughter.
Küçük çocuklar kolay gülerler. Bu bir saniye için bile olsa... Latince'den uzaklaşmalarına yardımcı olur.
Little boys laugh easily if it keeps them away... even for a moment, from their study of Latin.
Sonra da gülerler. Bu durum her açıdan daha sağlıklıdır, özellikle de ekonomik açıdan.
Then people laugh, and that's healthier from all viewpoints, especially financially.
Yalnız kimseye söyleme - sonra sana gülerler!
Just don't tell this to anyone - they would laugh on you!
( Hepsi gülerler ) Küstahça ihtirasıyla kötülüğe meyletmiş bir adam.
( All laugh ) A man twisted by unbridled ambition.
- ( Hepsi gülerler ) - ( Harry ) Ne dersin?
- ( All laugh ) - ( Harry ) What do you think?
İnsanlar seni duysa gülerler.
People would laugh if they heard you.
Onlara gerçeği söylediğinde, suratına gülerler.
You tell'em the truth, they laugh in your face.
Kıçlarıyla gülerler. Belki beni becerdiğini söylersin de benimle görünmeni affederler.
They'd laugh their asses off, and you'd probably tell them you were doing it with me so they'd forgive you for being seen with me.
Aylarca gülerler şimdi!
They're gonna laugh for months!
Gülerler, çok fazla gülerler!
They laugh, they laugh so much!
[Kampçılar, gülerler]
[Grunts, laughs]
Sonra da birbirlerine anlatıp gülerler.
They just laugh about it later.
Oh, evet gülerler.
Oh, yes, they do.
kesinlikler gülerler.
Absolutely, they do.
Bu sersemler artık her şeye gülerler, telefon defterine bile.
These yahoos will laugh at anything now, even the phone book.
Ondan ancak ahlaksız serseriler hoşlanır. Çünkü insanları, hem eğlendirir hem de kızdırır. Sonra ona hem gülerler hem de döverler.
None but libertines delight in him, for he both pleases men and angers them... and then they laugh at him and beat him.
Tabii, önce gülerler, sonra kıçını kaldırıp hapse tıkarlar.
- Yeah, right. First they'll laugh at you, then they'll throw your ass in jail.
Demek tamamen kel kalmıştınız. Evet, perma saçımı mahvetti. Kardeşlerim bana gülerler sanıyordum.
'Yes, the perm destroyed my hair.''l was sure my sisters were gonna laugh at me but they all kissed me.
- tüm organizasyonlar bize gülerler. - Böyle bir kural yok- -
- There's no rule...
Onlardan istendiğinde, gülerler ve ağlarlar.
When they're asked to, they laugh and cry.
Gülerler ve geçip giderlerdi.
They laugh and pass on.
.. ve kavga etseler bile sonunda gülerler.
My parents have been together 35 years and even when they fight they end up laughing.
Sana gülerler.
They just laugh.
Şimdi de gülerler diye düşündüm.
I figured it would get a laugh here.
Horlarsan böyle gülerler adama!
That's what I get for snoring. I must have dozed off.
Sürekli bana gülerler ama biliyorum ki şimdi bana ihtiyaçları var. Bayan Ferguson sana bir yıldız..... verir doğru renkle boyadığın zaman.
Ms. Ferguson gives you a star when you color it the right color.