Günün birinde tradutor Inglês
2,507 parallel translation
Günün birinde, bir akşam eve geldiğimde,... acınası hayatına bir an daha dayanamayacağından dolayı boğazına bir ip geçirmiş ve sandalyede dikilirken bulursam seni,... söz veriyorum.
If I come home to find you standing on a chair with a rope around your neck... because you can't bear another moment of your pathetic life...
Herkesi günün birinde bir roketin kalkışını seyretmelerini tavsiye ediyorum, çünkü yaşamı etkileyici bir an.
Endeavor. I urge everyone to be part one day of a rocket launch, because it is a life-altering moment.
Eğer günün birinde bir sevgilin ya da kocan olursa bu söylediklerimi hatırla.
Even if you got a man remember this
Bundan böyle daha sıkı çalışmalısın böylece günün birinde önemli biri olursun.
You have to practice hard from now on and you'll be somebody one day.
Söz mü? Ayrılsak bile günün birinde bir yıldızın üzerinde geleceğini söyledi.
A promise? he would ride a shooting star to come and get me someday.
O, günün birinde rüyalarının kızıyla evleneceğine inanıyor her teklifinde hayır cevabı alsa bile.
He believes that someday he will marry the girl of his dreams, even though every time he asks, she says no.
Şanslıysak, günün birinde Andy'nin kendi çocukları olacak.
On one day, with luck, Andy himself has children.
Günün birinde...
Some far away day...
Günün birinde,
Some far away day,
Günün birinde, ikimiz de...
Someday, the two of us...
Günün birinde, ikimiz de, Kader ne getirirse getirsin,
Someday, the two of us, whatever chance may bring,
Sayesinde hayat dersi öğrendiğimi günün birinde hakkını ödeyeceğimi söyle.
Tell him I gained a few precious life lessons thanks to him, so I will one day make it up to him.
En azından günün birinde, belki otobüs gelmez diye düşünmek hoşuma gidiyor.
I like to think there's at least a chance the bus won't show.
Ta ki günün birinde, Skyler Brown'ın garajında yumurtalar hakkındaki duygularım kesinlik kazanana dek.
That is, until one day in Skyler Brown's garage when my feelings about eggs were solidified.
Bükücü olduğunu öğrendiğimiz ilk andan itibaren, günün birinde, kaderini göreceğimi biliyordum.
I knew from the first time we discovered you were a Bender, that one day, I would realize your destiny.
Günün birinde Ringling'ler kadar büyük bir isim olacağımızı söylemişti.
He said that on one day as large would like the Ringling Brothers.
Umarım günün birinde kendine iyi bir yer bulursun.
Well, I hope you find your place in the world one of these fine days.
Acaba günün birinde onu bir daha görebilecek miyim?
And I wonder if I'll ever get to see him someday.
Bence günün birinde kız arkadaşım olabilirsin.
I think you might be my girlfriend someday, yeah?
Günün birinde tüm bunlar için sana teşekkür edebilirim.
Some day, I might actually thank you for all of this.
Belki günün birinde birbirimiz için neler ifade ettiğimizi birbirimizi ne kadar sevdiğimizi düşünür oluruz.
Someday we might remember how much we meant to each other, that we loved each other.
Ben berbat bir dansçıyım, belki günün birinde içinizden biri bana dans etmeyi öğretir.
I'm a terrible dancer, and maybe one day one of you could teach me how to dance.
Harika bir müzisyenin ve günün birinde usta bir cerrahın elleri.
The hands of a brilliant musician... and one day, a great surgeon.
Belki günün birinde.
Maybe one day.
Beğenmene sevindim çünkü günün birinde bütün bunlar senin olacak.
I'm glad you like it, because someday this will all be yours.
Günün birinde torun paylaşabileceğimizi duydum.
I hear we might share a grandchild someday.
Günün birinde Nina'yı yatılı okulun kapısı arkasında gördüm.
One day, I saw Nina behind the boarding school gate.
Günün birinde...
One day...
Günün birinde yardımına ihtiyacım olacak.
One day... I need your help.
Midemin gurultusu giderek artacak, artacak, artacak ve günün birinde tamamen susacak.
And my stomach noises are gonna get louder and louder and louder until one day they just stop.
Günün birinde sana itaat etmemem gerekebilir, dediğimi hatırlıyor musun?
Remember I said someday I may need to disobey you?
Genelde Allie hakkında konuşuruz. Çünkü o ikimizle de konuşmuyor. Günün birinde ikimizden biri 12 yıllık bir hayatı mahvediyoruz.
We talk all the time about Allie, because she doesn't speak to the two of us, but that's because on any given day, one of the two of us is ruining her 12-year-old life.
Anlıyorum, sadece bir mühendissin ama günün birinde bir biblo veya oyuncak geliştirsen başka birisi Nobel ödülünü kabul konuşmasında sana da bir teşekkür edebilir.
Granted, you're just an engineer, but... That doesn't mean you might not someday build a geegaw or a thingamabob that may get you a "thank you" in someone else's Nobel prize acceptance speech.
Günün birinde oğlumuz biriyle evlenecek ve sen öleceksin.
One day our son will marry someone and it will kill you.
Çünkü tek hayalim..,... günün birinde ünlü bir pop star ile kaza geçirip onun bestelerini çalmaktı.Aynı senin gibi!
Gosh, because all I ever wanted to do was someday get into a car accident with a big pop star, so I could steal his music and be just like you.
Günün birinde onun izini bulacağım.
I'll track him down one day.
Her neyse, günün birinde prenses şeye gitmiş hikaye anlatmaya.
Anyhow, one day, the princess went off to, uh, tell a story.
Biliyormusun günün birinde iyi bir okul müdürü olabilirsin.
You know, she'd actually make a very good principal one day.
Uzun süre görüşmezsen, günün birinde ailen bile seni unutur.
Even family will forget you if you don't see them, someday.,.
Ve... günün birinde buraya gelecek miyim?
And, um... will I come back here one day?
Ama günün birinde, tüm bunlar seni öldürecek.
But one day, all this... will kill you.
Çünkü günün birinde bulduğumuzda, senin gibi biriyle tanışacaksın eğer o kişi de aynı duyguları beslerse, o zaman sen arı, o da çiçek olacaktır.
You know, because one day, when we do, you'll meet someone you like, and if she feels the same, then you can... be a bee, and she can be a flower.
Seni günün birinde onu öldürme zahmetinden kurtarıyor.
Saves you the trouble of killing her one day.
Günün birinde. Yakında. Birileri seni alaşağı edecek.
Someday... soon... somebody's going to get you.
Günün birinde köpek adamı ısırmış.
One day the dog bit the boyfriend.
Julien'in mi? Yoksa günün birinde çizeceğin arabaların mı?
Julien, or the cars you'd create one day?
günün birinde Felice'nin oraya gidip tabak tabak yiyeceğiz.
We'll go to Felice's one day and eat loads of it.
günün birinde, arazide çalışmaktan geri geldiğinde... horozunun akşam yemeği olduğunu göreceksin.
One of these days, you're gonna come back from Working in the field... and you're gonna find that rooster's your supper.
Ombray, günün birinde muhteşem bir orangutan olacak ama daha henüz çok küçük.
Ombray someday be a great wild orangutan but still very young.
Günün birinde tüm ülkeyi bile yönetebilirsin.
You could be running this whole country one day.
Avra bile düşecekti... Yüzüğü, öğrettiklerini öğrenebilen ve günün birinde başkalarına da öğretebilecek birine verilecekti.
Even Avra would fall his ring given to one who would be taught his lessons and would one day teach them.