Huzurlu tradutor Inglês
2,491 parallel translation
Ne kadar da huzurlu görünüyor.
Oh, she looks so peaceful.
Eski dostu aslan Socrates kalan günlerini huzurlu bir şekilde gökyüzünü seyredip yaşlanarak geçirdi.
And his old friend Socrates the Lion spent the rest of his days staying at home and growing old, gazing peacefully into the sky.
Yıllardır yerin altında huzurlu yaşıyordu.
It had lived peacefully below the surface for all these years.
Gece hava sakin, huzurlu, berrak ay, birkaç yıldız, tüm bunlar, fakat orada başka şeyler de var, o kadar garip şeyler ki varolduklarından emin değildik.
The night sky might look calm, tranquil, the silvery moon, a few stars, all of that, but there are other things up there, things so strange we weren't even sure they existed.
Harika Braverman Daireleri. Hoboken'in huzurlu nehir kenarında.
The beautiful Braverman Lofts in idyllic riverfront Hoboken.
- Huzurlu bir yer olduğunu, ruhların oraya ait olduğunu.
I know that it's peaceful, and that spirits belong there.
Böylesi güzel ve huzurlu.
It's nice. It's calm.
Rahat ve huzurlu.
Comfortable. Calm.
Huzurlu bir şekilde bira içmek için seninle dışarı çıkamıyorum!
I can never go out for a quiet beer with you!
Bugün bu manzaraya baktığınızda, inanılmaz derecede huzurlu ve güzel, engebeli yeşil tepeler, ancak bence gördüğünüz herşeyin lav olduğunu düşünmek hayret vericidir.
When you look at this landscape today, it's incredibly peaceful and beautiful, rolling green hills, but I think it's astonishing to think that everything you see down there is lava.
Ben bu manastırı, huzurlu bir yer olarak inşa ettim.
I built this mission as a place of peace.
Bir kadın huzurlu ve mutluysa kıyamet kopacak demektir.
When a woman is peaceful and content, That means all hell is about to break loose.
Şimdi de Fabius çalışma odasına ricat etmiş viski içip snood oynarken o huzurlu bir şekilde uyuyor.
And now she's sleeping peacefully while Fabius has retreated to his den, where he is drinking scotch and playing snood.
Sessiz ve huzurlu bir bakış, temiz hava, kafanı dağıtmak, yeni bir yaşam için..
find a quiet, peaceful spot, lots of fresh air, clear your mind, get a new perspective.
Ama burayı sessiz ve huzurlu buldum, yani kardeşlerim aramadığı sürece sessiz ve huzurlu tabi.
But I have discovered that peace and quiet is actually very quiet and peaceful as long as your siblings don't call.
Bu sefer de huzurlu bir şey istedim, insanlara zarar vermeden...
I just wanted to live in peace for once, stop hurting people...
Benim amacım, müşterilerime olabildiğince huzurlu bir akvaryum göstermek.
See, my goal on my property is to provide a tranquil aquarium for my guests as they check in.
Geleceğinize, çocuklarınızın sağlığına teknoloji vasıtasıyla güvenli ve huzurlu kılınmış bir dünyaya önem veriyorsanız şimdi tam zamanı.
If you care about your future the health of your children a world made safe and peaceful by technology, now is the time.
Onu zaten yaptı ve huzurlu hissediyor.
He's done that now, and he feels calm.
Toplu bir mezar huzurlu bir mezardır, Yoldaş Generalim.
A mass grave is a peaceful grave, Comrade General.
Brabant, fitnecilerin cezalarını almasıyla yine sakin ve huzurlu hale büründü.
Brabant is quiet and peaceful again after the instigators got their sentences.
Bilmem. huzurlu.
I don't know... peaceful.
Bağışıklık sistemini yavaşlatarak çalışıyor ve nerdeyse huzurlu bir ölüm yaratıyor.
Works by slowing shutting down the immune system, creating an almost peaceful death.
Artık huzurlu bir şekilde nalları dikebilirim...
Now I can kick the bucket in peace...
Buranın böyle sessiz ve huzurlu olması aslında biraz şaşırtıcı çünkü sizin ve benim şu an üzerinde bulunduğumuz dev kaya saatte en az 1.500 kilometrelik bir hızla boşlukta dönüyor.
It's very peaceful and quiet here, which is rather surprising because you and I are actually on a giant rock, which is spinning through empty space at at least 1,000 miles an hour.
Güneşin iyileştirici gücü ve gürültünün ardındaki huzurlu sükûnet gibi. Benim içimde iyi ne varsa, senin içinde yaşayacak. "
And like the cleansing sun and the beautiful sounds that lie just beneath the lies... all that is good in me lives on in you.
Herşeyin sen eve geldiğinde huzurlu olduğundan, emin olmak istedim.
I just wanted to make sure everything was really peaceful for you when you got home.
Huzurlu.
Peaceful.
Onu ve ekibini, onlara sakin ve huzurlu bir çalışma ortamı sağlayacağına dair ikna et.
Convince him and his team that you're gonna reinstate A calm and respectful working environment.
Burası çok huzurlu, belki ondan.
It's peaceful here, maybe that's why.
Ama huzurlu... olmadığını hissetmiştim.
But I guess... she felt uncomfortable.
Burası çok huzurlu.
It's very peaceful up here.
# Huzurlu dünyanı ardında bırakabilmek #
 ♪ step out of your comfort zone  ♪
# Huzurlu dünyanı ardında bırakabilmek #
♪ of your comfort zone ♪
Huzurlu, sessiz.
Uh, peaceful... quiet.
Bu tablonun önüne oturduğumda huzurlu hissediyorum.
I feel kinda calm just sitting in front of it.
Sadece çok huzurlu hoşnut, mutlu, neşeliydi.
It was just the most peaceful... content, happy joy.
-... huzurlu. - Evet, evet, evet.
Yeah, yeah, yeah, yeah.
Geceleri daha huzurlu olur.
It's more peaceful.
Burada huzurlu bir gece geçirip sohbet ederiz.
We get to stay in and have a quiet night, and, um... and chat.
- Evet, çok huzurlu ve hoş olacak.
Yeah, nice quiet evening.
Ve bu deneyim sona erdiğinde,... seni huzurlu ve rahatlatıcı bir uykunun kucağına bırakmalı.
And then once the complete experience has run its course, it has to gently lay you back to a peaceful and restful sleep.
Huzurlu günlerimizi iple çekiyorum.
It hasn't been that peaceful for a long time.
Sahil kenarında bir ev alıp huzurlu bir hayat yaşamaya ne dersin?
Did you say you want to buy a house by the sea and have a peaceful life?
Bunu yapmadan, sahil kenarında ev aldığımız zaman gerçekten huzurlu yaşayıp, mutlu olacağımı mı sanıyorsun?
Even if we can buy a house by the sea, do you think we really feel happy and peaceful?
Burası çok güzel. Huzurlu.
It's beautiful here... so peaceful...
Enceladus sanki huzurlu bir dünya gibi duruyor.
Enceladus seems like a peaceful world.
Ben sadece yanımda kalmanı ve huzurlu olmayı istiyorum.
I just want you to stay with me, in peace.
Eski Oğlun Belediye Başkanı'nın Long Island'taki huzurlu emekliliğinin bir pazar öğleden sonrasını mahvediyoruz.
We're really going to go disturb the peaceful Long Island retirement of the former mayor of Yourson, North Dakota on a Sunday afternoon?
Ama bir şekilde, huzurlu hissediyorum.
But I just like the peacefulness.
Çok huzurlu görünürdü.
I used to watch him sleep, and he just...