Isleri tradutor Inglês
23,900 parallel translation
Yani belki, iki daha gelişmiş insan bu sefer işleri doğru becerebilir.
So... maybe two, new improved people could make it work this time.
İşleri tekrar unutma.
You forget things again.
Şarapları karıştırıyor, işleri tamamlamıyormuşsun.
You're mixing up your wines. You're not following through.
- Madenin işleri iyi gidiyor mu?
- Does the mine not prosper?
Ross'un ilgilenmesi gereken kendi işleri var.
Ross has his own affairs to attend to.
Bu işe onları karıştırmamamızı istedin biliyoruz ama cinayet işleri değiştirdi.
I know you didn't want them involved, but a murder changes things.
BM'nin kendi işleri için bilgi güvenliği ve dijital altyapı işleriyle ilgileniyorduk.
We handle information security and digital infrastructure for their U.N. mission.
Bu cıvata kovaları beni işimden etmediği sürece zor işleri yapmalarına memnun olurum.
As long as these buckets of bolts don't put me out of a job, I'm happy to let them do grunt work.
İşleri kendi tarzında hallediyorsun.
Handle things your own way.
Ama dediğin gibi biz işleri farklı şekilde hallediyoruz.
But like you say, we do things different.
Evet, birisi burada işleri yürütüyor ve garantisini veriyorum bu Troy Spooner değil.
Yeah, well, somebody's pulling strings around here, and I guarantee it is not Troy Spooner.
Evet, efendim. İşleri yoluna koyacağız.
We'll get things back on track.
Şirketinizi parçalara ayırıyorlar ve ortakların artık Pearson Specter Litt ile bir işleri kalmamış.
They're bifurcating your firm, and the other partners have nothing to do with Pearson Specter Litt anymore.
Los Angeles Polisiyle yaptığım olağan toplantılara işleri ne kadar kolaylaştırabileceğimi gösterek başlamak isterim.
But I like to start my frequent meetings at the L.A.P.D. with a demonstration of how helpful I can be.
- Ama annem... Sen bir hikâye olarak görebilirsin ama bu benim hayatım. Ve ben işleri bu şekilde yapıyorum.
Look, this may be a story for you, but it's my life, and this is how I have to get it done.
Evet ama tam artık her şeye baştan başladığını ve işleri yoluna koyduğunu düşünüyordum.
Yeah, but I... I finally feel like she was starting to get her life back on track, and...
Evet, annem işleri aceleye getirmeyi pek sevmiyor.
Yeah, i mean, i guess You could say mom doesn't exactly rush into things.
Kuzeni çağırırsa orada burada marangozluk işleri. - Ama onun haricinde...
Carpentry jobs here and there if his cousin calls him, but other than that...
İşleri bize yıkıp gün ortasında doktora gidecek.
He'll be going to the doctor's office In the middle of the day, Leaving us all here holding the bag.
Ve seninle emniyetin işleri hakkında konuşamam.
And i can't talk to you about police business.
Menajerim beni Chris'in eğlence işleri avukatıyla temasa geçirdi.
My agent put me in contact with his entertainment lawyer.
Uyuşturucu ve emlak sahteciliği. İşleri çeşitlendirmişler.
So, Meth and Real-Estate fraud... they're diversified.
Teksas'ta kalıp işleri karıştırmak mı istiyorsun? Belki de seni korumaktan vazgeçmeliyim.
You want to stay in Texas and stir shit up, maybe I will let what's coming to you come.
Eğer işleri değiştirmek istesek yoldaş, büyük ihtimalle değiştiririz.
And if we wanted to change things, compadre, we probably could.
Neden işleri ağırdan almıyoruz?
But why don't we take things slowly?
Bugünlük benimle işleri bitti.
They were done with me for the day.
Marian'la işleri yoluna koymaya çalıştığı sırlarda yazmış olmalı.
He must have written it when he was trying to make things work with Marian.
- Orada ne işleri var?
What are they doing there?
New York'ta ne işleri var?
What are they doing in New York?
Alice Sands'in New Brunswick Ağaç İşleri'nin... tek hissedarı olduğunu biliyoruz... ve artık New Brunswick'in... sınır ötesi şirketlerle iş yaptığını da biliyoruz.
We know Alice Sands is the sole shareholder of New Brunswick Woodworks. And now we've tied New Brunswick to several other companies that are doing cross-border business.
Kağıt işleri kafamı karıştırıyor, ve aynı şey değil.
Wordy stuff confuses me, and it's not the same.
Nicole ile işleri batırdım...
I broke things off with Nicole, so...
Hukuk İşleri müdürü olarak sana bir soru sordum.
I asked you to answer a question as Head of Legal Affairs.
Evrak işleri konusunda bir hata vardı.
There was an error in the paperwork.
Tito geldi ve bir nevi işleri yumuşatmaya çalıştı.
And so Tito came, kind of tried to smooth things over.
İşleri çok zorlaştırmıştır.
That makes it so hard.
Svetlana işleri yoluna koyuyor, bu da beni evin kocası yapıyor.
Svetlana's getting things in order, which makes me the house husband.
İşleri yürüt yeter.
Just keep it afloat.
Bu sefer işleri kendimiz için biraz kolaylaştıralım, Harry.
Let's make things a little easier for us this time, Harry.
Buranın sahibi de burayı kapatmak istedi... -... fakat işleri iyileştirmem için bir şans daha veriyor.
The owner here wanted to close this place down, too, but she's giving me a shot to turn it around.
Bu savaş, düzmece ve hile işleri haftalarca sürer sanmıştım ama sen bunu 1 günde sonlandırdın.
I thought it would take weeks and weeks of battles and twists and turns, and... here you go doing it Day 1.
İşleri var, bilirsin.
Got work stuff, you know.
Az önce işleri batırdı.
He just messed up.
Küçük kasabalar için posta taşıma işleri yapıyordum.
I do mail runs for some of the smaller towns.
Lojistik işleri yürütmek için burada çok uluslu bir konferans toplandı.
A multinational conference has been assembled here to work out logistics.
- İşleri basitleştirelim. Baban soruşturma altında.
Zach, let's make this simple, okay?
Büyük kısmı çok sıkıcı, evrak işleri, toplantılar.
Most of the law is just boring... paperwork and meetings.
İşleri karışık hale getirdi mi?
Did it complicate things?
Eğer işleri ağırdan alıp akıllı olsaydım, buradaki olmazdı. Akıllı ol.
Be smart.
- Bu yüzden işleri yoluna koymak, seni biraz tanımak istedim.
That's why I want to make it right. I see. Get to know you a bit.
Buradaki tüm işleri benim yaptığımın farkındasın değil mi?
You realise I do everything around here, don't you?