Izin ver tradutor Inglês
19,454 parallel translation
Gitmeme izin ver. Lütfen.
You can let me go.
- İşlerini yapmalarına izin ver.
- Let'em do their job.
Bir saniye Lütfen izin ver
♪ Hold on Please just let me- - ♪
Nolur, benim yapmama izin ver.
Please, just let me do this.
Seninle gelmeme izin ver.
Let me go with you.
Silahını bırak ve sana yardım etmeme izin ver.
Put the gun down and let me help you.
Lütfen sadece bitirmesine izin ver.
Please, just... just let him finish.
İçeri girmeme izin ver!
Let me in!
Seni almasına izin ver.
Let it take you.
Ve başarısız olduğun zaman, Onun üstünden geçmesine ve arkasından saldırmasına izin ver.
And when you fail, let it pass over you and attack from behind.
Sana bir şey sormama izin ver.
Let me ask you something.
Ama bir şeyi netleştirmeme izin ver.
And let me make one thing clear.
Ona bakmama izin ver.
Here, let me take a look at that.
Birimizin yardım etmesine izin ver.
Let one of us help you.
En azından seni korumama falan izin ver.
Let me at least protect you or something.
Düşüncelerinin seni o zamana götürmesine izin ver.
let your thoughts take you back to that time.
İnsan direnişini tamamen ortadan kaldırmama ve bu kadını canlı yakalamama izin ver.
Allow me to purge the human resistance once and for all and capture this woman alive.
İnsan direnişini kesin olarak sonlandırmama izin ver.
Allow me to purge the human resistance, once and for all!
Konuşmama izin ver sadece.
If only you allow me to speak.
Biraz uyumama izin ver, sonra seni onları görmeye götüreceğim.
Just let me sleep for a little while, then I'll take you to see them.
- Bana biraz izin ver, olur mu?
Just give me a minute, OK?
- İşleri kendi yolumla halletmeme izin ver.
OK? So let me just do things my way.
- Onları almama izin ver.
Let me take them.
Acını dindirmeme izin ver. Hey.
- Let me make you a salve.
Bu geminin benim istediğim gibi batmasına izin ver ben de sihir gücümü, seni ve kardeşini kurtarmak için kullanmaya söz vereyim.
You agree to let this ship sink like I want, and I promise to use my magic to ensure you and your brother survive.
Lacey'nin gitmesine izin ver. Linda ve Lacey'i buraya getirdim istediğin gibi, Baal.
I brought Linda and Lacey here like you wanted, Baal.
Yardım etmeme izin ver lütfen, olur mu?
Please, just let me make this right, okay?
Sana yardım etmeme izin ver.
Let me help you.
Jessica'ya yardım etmeme izin ver.
Let me help Jessica.
Gidelim! Evet! Antonio lütfen gitmeme izin ver.
Antonio, please let me go.
Bunu duydun mu? "Antonio lütfen gitmeme izin ver."
Did I hear that, "Antonio please let me go"?
Bugün zaten cadı rolünü üstlendim. Sana bir şey sormama izin ver.
Well, since I'm playing the witch today anyway, let me just ask you something?
Lütfen yaşamasına izin ver.
Please let him live.
Lütfen lütfen, lütfen yaşamasına izin ver.
Just please... Please, please, please let him live.
Liv, beynin seni yönetmesine izin ver.
Liv. Let the brain take over.
Tanrının sana yardım etmesine izin ver.
Let God help you.
Siobhan, lütfen sana izin vermeme izin ver.
Siobhan, please, just let me try and help you.
Karşılığını vermeme izin ver.
Allow me to return the favor.
Sana yolculuğunda huzur vermemize izin ver.
Let us bring you peace on your journey.
Biraz izin ver.
Give me a sec.
Gitmesine izin ver!
Let him go!
- İzin ver açıklayayım.
- Just let me explain.
İzin ver de operasyonumu yürüteyim.
Why don't you let me conduct my operation?
İzin ver şuraları toplayayım.
Uh, let me just close down shop.
İzin ver.
Let me.
İzin ver deneyeyim.
Let me try.
İzin ver böyle bir şeyin mümkün olduğu bir yer oluşturayım sana.
You let me get to a place where this was possible.
- İzin ver de bitireyim.
- Let me finish.
İzin ver atlatmana yardım edeyim.
Let me help you get through it.
İzin ver!
Leave me!
- İzin ver bitireyim.
Let me... let me finish.