Izin verme tradutor Inglês
7,608 parallel translation
Bay Doktora'nın seni bu şekilde etkilemesine izin verme.
Don't let Mr. PhD manipulate you like this.
Sana almasına izin verme.
Don't let it take you.
* Bilmelerine izin verme, görmelerine izin verme *
¶ don't let them in, don't let them see ¶
* Onların bilmesine izin verme *
¶ don't let them know ¶
Gitmesine izin verme.
Don't let her leave.
"Kimsenin senden çalmasına izin verme."
"Never let anyone steal from you,"
" Vicdanının muhakeme yeteneğini etkilemesine izin verme.
" Don't let sentiment cloud your judgment.
Tavsiyemi dinler misin, bilmiyorum ama eşinin en yakın arkadaşın olmasına izin verme.
If I was to give you one piece of advice, Don't let your wife become your best friend because you lose all other friends.
Hiç kimsenin sana aksini söylemesine izin verme.
And don't you let anyone tell you otherwise.
Blaine'le işlerin yoluna girmesini beklemenin seni biri eline pislemiş gibi gözüken birine dönüştürmesine izin verme.
Don't let waiting for things to maybe work out with Blaine turn you into the guy who looks like somebody just pooped in your hand.
# Ama sakın izin verme #
♪ Oh, but don't you let them ♪
Lütfen konunun sana dönmesine izin verme.
Please, don't let all this get to you.
Köpeğin seni gezdirmesine izin verme, sen köpeği gezdir.
You don't let your dog walk you, you walk your dog.
Bunu yapmasına izin verme.
Don't let him do this.
Sadie, korkunun seni ele geçirmesine izin verme.
Sadie, don't let fear hold you down.
Korkunun seni ele geçirmesine izin verme.
Don't let fear hold you down.
Bir zincir reaksiyonu başlattık, asla durmasına izin verme
♪ Start a chain reaction, never let it stop ♪
Seni kararından döndürmelerine izin verme
♪ They all told me I should back down ♪
Asılsız suçlamaların seni haksız bir savaşa sürüklemesine izin verme.
Don't let false allegations bully you into an unfair fight.
Kapıya açmasına izin verme. Mutfaktan kaçabilirsin.
Do not let her answer that door.
Sen ölmeden önce ateşin ölmesine izin verme.
Don't let the fire die before you're dead.
- İneklerin dükkana girmesine izin verme.
Don't let the cows get into the shop
Mektubu şapkanın içerisine koy. Kimsenin görmesine izin verme ve bundan bahsetme.
Put the letter in your hat, don't let anybody see it, and don't tell anybody.
Kızların dışarı çıkmasına izin verme.
Don't let the girls come out here.
- Gülmesine izin verme sen de.
So fucking make him stop laughing.
Tina'nın sana bunu yapmasını izin verme, tamam mı?
Don't let Tina do this to you, okay?
... ayartılmamıza izin verme...
And lead us not into temptation...
Limuzinden ayrılmalarına izin verme, tamam mı?
Don't let them leave from this limo, okay?
Ama beklentilerin sana yük olmasına izin verme.
But don't let expectations weigh on you.
Dertlerin gözünü korkutmasına izin verme.
Don't let trouble scare you.
Sameera'nın, Prem Dilwale'ye yanaşmasına izin verme.
Look, don't let Sameera anywhere near Prem Dilwala.
Seni aldatmasına izin verme.
Don't let the file fool ya.
- Kalkmasına izin verme.
- Hold him down.
Eğer biri yanağına vurursa, diğerine vurmasına izin verme kuvveti.
The strength that if one strikes your cheek, you turn and you let him strike the other.
Ayartılmamıza izin verme, bizi kötü olandan kurtar, çünkü egemenlik, kuvvet... yücelik... sonsuza dek senindir.
And lead us not into temptation, but deliver us from evil, for yours is the kingdom, the power... and the glory... forever.
Dindar bir Yahudi olarak istiyorum, Bu adamın katledilmesine izin verme.
I ask as a devout Jew, do not allow this man to be murdered.
Lütfen dövüşmesine izin verme.
Please don't have him fight.
- Bizi yollamalarına izin verme.
- Don't let them send us away.
Sam. Bizi yollamalarına izin verme.
Sam, don't let them send us away.
- Kimsenin ona zarar vermesine izin verme.
You won't let anybody hurt him.
Korkunun gelmesine izin verme.
Do not let fear get in.
Hayır, demek istediğim başkasının kurallarını hakkında tutkulu olduğun yazarla çalışmana ayak bağı olmasına izin verme.
No, i mean don't let someone else's rules Get in the way of working with a writer you're passionate about.
Bu gece çok içmeme izin verme.
Hey, don't let me drink too much tonight.
Sarhoş olmama izin verme demiştim sana.
I told you to not let me get too drunk.
Kelsey, seni aşağılamasına izin verme.
Kelsey, you can't let this guy degrade you.
Bu kadının her şeyi mahvetmesine izin verme.
Don't let this woman blow it for you.
- İzin verme.
- You really don't want to allow.
O hayvanın yaşamasına izin verme.
Kill him.
Dokunmana izin verene kadar bunu ona verme.
Don't give this to him until he lets you touch him.
- Seni incitmesine izin verme.
Don't let her get under your skin.
- Sana bunu yapmalarına izin verme!
Go on, Reg!
izin vermem 29
izin vermeyeceğim 39
vermeyeceğim 54
vermem 64
vermedim 31
izin ver 244
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin vermiyorum 20
izin verir misin 192
izin vermeyeceğim 39
vermeyeceğim 54
vermem 64
vermedim 31
izin ver 244
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin vermiyorum 20
izin verir misin 192