English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ K ] / Karanfil

Karanfil tradutor Inglês

214 parallel translation
Beyaz karanfil takıyor olacağım. Saygılarımla.
I'll be wearing a white carnation.
Bay Beecher'ı tanımadığıma göre... yakasına beyaz karanfil takıyorsa kim olduğunu anlarım.
If I don't know what Mr. Beecher looks like... the only way I can tell it's him is if he wears a white carnation.
- Kırmızı karanfil mi?
- A red carnation?
- Kitap ayracı olarak da kırmızı bir karanfil.
- And a red carnation as a bookmark.
- Kırmızı karanfil.
- Red carnation.
Ve bir karanfil.
And a carnation.
Karanfil ha?
Carnation, huh?
Eğer gelmezse ben yakama bir karanfil takarım.
If he doesn't come, I'll put on a carnation myself.
Küçük kız öldüğünde elinde bir demet pembe karanfil varmış.
The little girl was carrying a bunch of pink carnations when she was killed.
Sevdiği çiçeklerdendi herhalde. Bu yüzden cenazeden önce bir kaç karanfil bırakmalısın bence.
They must have been flowers she liked so I think you should leave some before the funeral.
- Karanfil, efendim?
- Carnation, sir?
- Karanfil.
- Carnations.
Bay Kameda'nın bana karanfil almasında gülünecek ne var?
Is Mr. Kameda's giving me carnations so funny?
Karanfil getirmesinde gülünecek ne var?
But... why is his bringing me carnations funny?
Rom karanfil gibi kokarsa ateşim var demek.
When rum smells like a carnation, I've got a fever.
En güzel elbiselerini giy ve eline de çiçek al. Çiçekler karanfil olsun.
Go home, put on your best suit, and buy her some carnations.
Yakana karanfil takmayı unutma.
Be sure you're wearing your carnation.
Kırmızı karanfil takmayanlar barbut oyununa katılamaz.
Remember, nobody gets in the crap game without they got a red carnation.
Peki neden hepsi de kırmızı karanfil takmış?
- Why are they all wearing carnations?
Gül? Karanfil mi yoksa?
The rose?
Beyaz bir karanfil.
A white carnation.
Hayır, bir düzine karanfil olsun.
Do not. I want two dozen carnations.
Karanfil nasıl olur?
? Qu? carnations tell me?
İşte burada. Size bir sürü karanfil vermek istiyorum.
A few dozen carnations, cuts?
Bayan Shiva'ya bir düzine bedava karanfil verdim.
Just now I've given dozens of carnations.
Ayrıca, 2 buket de beyaz karanfil.
Also, two boutonnieres, white carnations.
Hödük Louie'yi al, düğme deliğine bir karanfil tak, herkes Grover Whalen sansın.
Louie the Lug - with a carnation in his buttonhole, he'll look like Grover Whalen.
- Karanfil çiçeği.
- Carnations.
- Karanfil, tanesi 80 liret.
PETITIONS FOR PARDON ACCEPTED Carnations are 80 lire apiece.
Bir tane karanfil mi aldı?
He bought one carnation?
Kırmızı bir karanfil aldı.
One red one.
Valencia'da içine karanfil atarlar. Ama Cordoba'lılar daha narin bir tat ararlar.
In Valencia they like to add a clove, in Cordoba, a more delicate taste.
şeytantersi ; karanfil yağı, yoksa?
asafoetida ; oil of cloves, or was it...?
Gül kırmızıdır, menekşeler mor Karanfil çiçeğim ise sensin
The rose is red, The violet blue Carnation's sweet And so are you
Annesi ve kızkardeşine bahçe işlerinde fazlasıyla amatör olan benim için biraz fidelik sarı karanfil yollamalarını yazdı.
He had written to his mother and sister to send me a few plants of yellow carnations, for I was a great amateur of gardening.
Buraya karanfil ekmek istiyorum, Bay Flint.
- I think I'd Iike marigoIds along here, Mr flint.
- Beyaz karanfil getirmiştin.
- You brought white carnations
Ve tavuk bir el ve yan üzerinde, altın mısır Tüm karanfil bir dokunuş ile tereyağı batırılmış.
And a hand of chicken, and on the side, a golden corn all soaked in butter with a touch of cloves.
Karanfil benim tatmak için değil.
Cloves ain't to my taste.
Tüm karanfil olmadan oynak tereyağlı mısır olduğunu.
All without a clove is a playful buttered corn.
onlar benim mısır karanfil sopa Ben gönderen geri olacak.
If they stick cloves in my corn, I'll sender it back.
Sana karanfil getirdim! - Sağol.
I've brought you some flowers.
# Karanfil kokuyor cigaram i # Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
My cigarette smells carnation snow has fallen on the mountain of my hometown.
- Biraz daha beyaz karanfil.
- More white carnations.
Bana yumurta, İspanyol şarabı, zencefil, tarçın ve karanfil getirin.
Now bring me a basket of eggs, a bottle of wine from Spain, ginger, cinnamon, and clover.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil.
The quarter of Santa Cruz. You're a red carnation.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil. Sen benim tanrıçam. Beni yakan bir öpücük verdin.
In the Santa Cruz quarter, you're a red carnation, you're my goddess, you gave me a burning kiss.
Karanfil.
CLOVES.
Burası Karanfil Oda.
This is the Carnation Room.
Bu varoşta birkaç karanfil satıyorum o kadar.
I sell cheap carnations. ?
Karanfil mi?
Carnations.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]