English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ K ] / Kaybedeceksin

Kaybedeceksin tradutor Inglês

1,178 parallel translation
- Evet. Ne kaybedeceksin ki?
- Yeah, how much would you be losing?
Çevredeki sesleri duyma yetini tamamen kaybedeceksin ve dengen de etkilenebilir,... özellikle de hızlı hareket etmen ya da fiziksel bir durumla karşılaşırsan.
You'll have almost full ambient hearing loss and your sense of balance may be affected, particularly if you have to move quickly or get into a physical situation.
Her şeyini kaybedeceksin.
You'll lose everything.
Bir tane daha kaybedeceksin.
You're going to lose one more.
Eğer Shang Tsung'a şimdi meydan okursan... hayatını ve ruhunu kaybedeceksin.
If you challenge Shang Tsung now... you'll lose your life and your soul.
Devam et yoksa kuyruğunu kaybedeceksin.
Move on or you'll lose your breeches.
Pekala, Monica, ne yapıyorsun? İşini kaybedeceksin.
You're gonna lose your job.
Kesinlikle kaybedeceksin.
You'll be out before we get the check.
Shakaar seçimde aday oluyor. Sen de kaybedeceksin.
Shakaar is going to enter the election and you are going to lose.
Eğer bizimle kalacak olursan bu nosyonunu kaybedeceksin.
You would lose those notions if you stayed with us.
Yapmazsan, itibar kaybedeceksin.
If you don't, you'll lose face.
- Kaybedeceksin.
- You'll lose.
Davayı kaybedeceksin, kaybeden sen olacaksın, Shaughnessy değil.
You lose this case, you take the fall, not Shaughnessy.
Ve hep kaybedeceksin.
And you'll always lose.
Bilincini kaybedeceksin. Kendine gelene kadar bekleyeceğim.
When you faint, I'll wait for you to come round.
Bütün alacaklarını ve haklarını kaybedeceksin.
You'll forfeit your right of any payment
Ve eğer sen de baktığın yere bakmaya devam edersen, bir şeylerini kaybedeceksin.
And if you don't stop staring at whatever it is you're watching, you're gonna lose something.
Kaybedeceksin.
You are going to lose.
Hem de kaybedeceksin. Ve...
And you are going to lose.
Pek çok şeyi kaybedeceksin geliştirdiğin tüm ilişkileri, arkadaşlığımızı, bu ekibin gerçek bir üyesi olduğun duygusunu. Tüm bunlar gidecek.
You'd be losing so much- - all the relationships you've developed, our friendship, your sense of being a true member of this crew... all that would be gone.
Sen kaybedeceksin düşünüyorum, durumunuza bağlı olarak yanılmıştı.
She believes you're losing it, that your judgement's impaired.
Çok fazla alıştın. Korkarım amacını kaybedeceksin.
You smoke too much of that shit, that shit's gonna rob you of your ambition.
Bir savaş uğruna her şeyini kaybedeceksin.
You'd risk everything on one last battle?
Elise eve ne şekilde giderse sen de kendi evine o şekilde gideceksin. - Gözünü kaybederse, sen de kaybedeceksin kulağını kaybederse sen de kaybedeceksin, o acı çekerse sen de çekeceksin. - Bu kimin kanı?
Is the same condition you will be returned to your home.
Sen kaybedeceksin çünkü Rahul gerçekten Seema'ya aşık oldu.
You'll stand to lose because Rahul has really fallen in love with Seema.
Her halükarda kaybedeceksin, kaptan.
For you, it's a lose-lose proposition, captain.
Yarım metreye gelirsen bilincini kaybedeceksin.
If you come within 2 feet, you will be rendered unconscious.
Ve sonunda, Bester, kaybedeceksin.
And in the end, Mr. Bester, you will lose.
Çünkü yakında şu anki ezik arkadaşlarını da kaybedeceksin.
Cos soon you won't even have the loser friends you've got now.
100 dolarına kaybedeceksin diyorum.
- Hundred bucks says you lose.
- 100 dolarına, kaybedeceksin diyorum.
- Hundred bucks says you lose.
İyi, kaybedeceksin.
- Fine, you will.
- Yani birkaç köhne tapınağı kaybedeceksin!
So you lose a few crummy temples! Bit deal!
Kotanı dolduramassan dişinden daha fazlasını kaybedeceksin.
YOU'RE GOING TO LOSE A LOT MORE THAN YOUR TEETH IF YOU DON'T MEET YOUR QUOTA.
Eğer işe yararsa, gücünü kaybedeceksin, iyileşme yeteneğini de.
If it works, you'll lose your strength and your ability to regenerate.
Pahalıya patlayacaktır, ve sonunda da kaybedeceksin.
It will be expensive, and you'll lose in the end.
Kelleni kaybedeceksin!
Gonna get your head blowed off!
Eğer böyle davranmaya devam edersen, hafızandan daha fazlasını kaybedeceksin.
With this attitude, you're going to lose more than just your memory
Ama beni kaybedeceksin Çünkü buna artık katlanamıyorum
You're gonna fucking lose me. I cann't handle this.
Daha çabuk ye, yoksa kaybedeceksin!
Eat it quicker or you'll lose!
Bu oyunu kaybedeceksin.
- You're going to lose this game.
- göreceğiz... yine kaybedeceksin Rahul.
I tell you, Rahul I'll win. - We'll see... You'll lose again Rahul.
Korkarım sen kaybedeceksin.
ha! i'm afraidyou're gonna lose this one.
Ama gidip onu öldürürsen o seçeneği kaybedeceksin.
But if you go and you kill her, you're gonna lose that choice.
Görüyorsun, sen iyisin ve şanslısın ama... bununla yüzleş Rafe, bir gün kaybedeceksin.
You see? You're good and you're lucky, but face it, Rafe. - You gotta lose sometime.
Eğer bir şekilde Hope'u öldürmeyi başarsan bile... hala kaybedeceksin.
Even if you manage to somehow kill Hope you still lose.
Eğer yapmazsan kızını kaybedeceksin.
Ifyou don't do it you're losing a daughter.
- Kaybedeceksin.
- You're gonna lose it.
Bırakınca gitgide huysuzlaşacaksın, giderek kilo alacaksın, sızlanacaksın ve bütün ilham kaynağını kaybedeceksin, sonra bunlar için beni suçlayacaksın.
More than this? So then you'll get grumpy and cranky and fat, and you'll whine, and you'll bitch, and you'll lose all your inspiration, and you're gonna blame me.
O zaman bu hastanı kaybedeceksin.
And you hate to lose a patient.
Yoksa beni kaybedeceksin.
- Fuck!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]