Kolay olmayacak tradutor Inglês
1,876 parallel translation
Şey, kolay olmayacak.
Well, it's not easy.
Bu kolay olmayacak. Çoktan büyük oranda bir gücü emdi.
It's already siphoned off a massive amount of power.
Tamam ama kolay olmayacak.
Will do, but i should warn you, it will not be cake
Sana söylemem gereken bir şey var ve ne senin ne de benim için kolay olmayacak.
Look, there's something i have to tell you, And it's not gonna be easy for me or for you, i'm sure.
Bu kolay olmayacak.
Ain't gonna be a cakewalk.
Şimdilik durum onu hapse göndermeye yetecek düzeyde olmayabilir ama basına ve polise konuştuğum zaman bildiklerimi anlattığımda yarın Patrick için hiç de kolay olmayacak.
Now maybe brothers intuition isn't good enough to send somebody to jail, but once I go to the press or the D.A. And I tell'em what I know, it'll sure make things hard for Patrick tomorrow.
Bu korkunç yıkım görüntülerini unutmamız kolay olmayacak.
We won't soon forget this iconic image of destruction.
Bu iş kolay olmayacak.
This won't be easy.
Kurulu bir takıma, bir de bu şartlar altındayken katılmak... sizin için kolay olmayacak.
You know, joing an established team, particularly under these circumstances it's not going to be easy for you
Sandığın kadar kolay olmayacak.
It's not gonna be as easy as you think.
Yine de Almanya görevi kolay olmayacak.
Wait, Germany's building weapons of mass destruction?
Michael, bu iş kolay olmayacak ama şu an bir yetişkinsin ve annenle ikimiz doğruyu bilmen gerektiğini düşünüyoruz.
Michael, this isn't going to be easy, but you're a grown man now and your mother and I feel you deserve to know the truth.
O senin fikrim ama kolay olmayacak
That's what you say, but it won't be easy.
Kolay olmayacak.
It will not be easy.
Tanınan bir şahsiyet olduğunuz için sizi saklamak kolay olmayacak.
You are famous and hiding you is very difficult
Bu kolay olmayacak.
This ain't gonna be easy.
Eskisi gibi kolay olmayacak.
Not as easy as it used to be.
- Hiç de kolay olmayacak.
- Easy won't be a part of the equation.
Bunu söylemek kolay olmayacak.
There's no easy way how to say this.
Bu senin için kolay olmayacak.
That can't have been easy for you.
Bak, eğer Syracuse'a gidersen, bu senin için o kadar kolay olmayacak.
Look, if you go to Syracuse, it's not gonna be easy for you.
Stockholm olayından sonra yeni bir ekip kurmak kolay olmayacak.
It's not easy to recruit new troops after Stockholm.
Ve daha kolay olmayacak.
And it's not gonna be any easier.
Bunu ondan istemek kolay olmayacak.
It won ´ t be easy to ask that of him.
Gilbert'e ulaşmak kolay olmayacak.
- Thank you. - It'll be hard to get close to Gilbert.
Bulmak kolay olmayacak.
It won't be easy to find.
Kesinlikle kolay olmayacak.
It's not going to be easy.
Tedziro teçhizatı olmadan oraya varsa bile tüm ölçme ekipmanlarını yukarı çekmek hiç kolay olmayacak.
Even if Tedziro able to get there without baggage, to pull back all the measuring equipment will not be easy.
Dün aştığımız tepeyi geçmek kolay olmayacak.
Overcome that yesterday's Ridge will not be easy.
Bu kolay olmayacak.
It won't be easy.
Pekala, herkes doluşsun bakalım. Kolay olmayacak.
Alright now pile on everyone, couldn't be easier.
- Hiç kolay olmayacak.
- Not gonna be easy.
Baştan başlamak hiç kolay olmayacak ama Cy ve ben bu şirketi öyle kurduk.
Oh, it'll be tough going to start, but that's the way Cy and I built this company.
Bizimle gel. Kolay olmayacak ama, en azından birlikte olacağız.
Come with us, it won't be easy over there, but at least we will be together.
Kolay olmayacak.
It won't be easy.
1500 feet'ten atlamak hiç de kolay olmayacak.
Jumping off 1500 feet ain't going to be easy.
Bugün şunu anladım ki kitabı bastırma işi pek de kolay olmayacak.
It just made me realize this... Not going to be simple, this getting published business.
Sana bir şey söyleyeceğim ve bu kolay olmayacak.
I have something to say to you and it's not gonna be easy.
Bu kolay olmayacak.
That's not going to be easy.
Birinin babanın istediği ücreti vermesi pek kolay olmayacak, dert etme...
It won't be easy getting someone to pay the price Daddy wants, don't you worry...
Kütüphanesiz yarı-insanları yakalak kolay olmayacak.
It won't be nearly so easy to catch half-lives without it.
Onun yerini doldurmak kolay olmayacak.
It won't be easy to find a replacement.
Senin için kolay olmayacak Luke.
This is not gonna be easy for you, Luke.
Bizim için pek de kolay olmayacak gibi.
We don't have it easy, do we.
Kutuyu izlemek artık onun için kolay olmayacak.
Following the box won't be such an easy task for him now.
İçeri girmek kolay olmayacak.
It won't be easy getting in.
O D'Haran şerefsizleri için beni dışarıda tutmak kolay olmayacak.
It won't be easy for those D'Haran bastards to keep me out.
Bak bunu duymak kolay olmayacak ama sen öldün.
- Look this isn't gonna be easy to hear but you're dead.
Kolay bir satış olmayacak, bu fultaym bir iş olacak.
It's not gonna be an easy sell, making this a full-time gig.
Bu sizin için kolay bir karar olmayacak ama durum hasta için de zor.
It isn't going to be an easy decision to you but the patient is having tough too.
Kimliğini belirlemek kolay olmayacak.
Identifying him won't be easy.
olmayacaksın 18
olmayacak 119
olmayacak mı 17
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay oldu 39
olmayacak 119
olmayacak mı 17
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay oldu 39