Lezzet tradutor Inglês
496 parallel translation
Lezzet katar.
That ought to fix it.
Lezzet istiyorsan Kaliforniya portakalını denemelisin. Ama kokuya gelirsek evet, Florida portakalının kokusu daha iyi.
Oh, if you want flavor, you've got to have a California orange, but for smelling, Florida's just as good.
- Bu sadece bir lezzet.
- This is just an appetizer.
Eğer benim mutfağıma girecek olursanız, ağzınızı sulandıracak bir lezzet hazırlarken beni izlemenize izin vereceğim.
If you will wander into my kitchen, I'll allow you to watch me as I concoct some delicacy to tempt your palate.
Nadide bir lezzet kabul ediliyor.
It's considered a great delicacy.
Paris ve orada geçen günün yarattığı lezzet.
Paris and its flavour of the day.
bu iğrenç şeylerden nasıl lezzet alabilirsin?
How'd you ever develop a taste for that awful stuff?
Ama sonra, tabii ki, kişisel lezzet meselesi.
But then, of course, it's a question of individual taste.
Cennetten bir lezzet.
- A draught from paradise.
Saflık ve masumiyet. Arzuma lezzet katıyorlar.
Purity, innocence - titbits for my lust.
Çok alışılmadık bir lezzet değil mi?
Mmm. It's a most unusual flavour, isn't it?
Sadece bir Rahip, diğer bir Rahibe bu sırrı aktarabilir, size tüm söyleyebileceğim şu kadar ki... içinde ökseotu ve istakoz var, istakoz gerekli değil... ama iyi lezzet veriyor.
A Druid can only repeat the secret to another druid, all that I can tell you... is that it contains mistletoe and lobster, the lobster is not necessary... but it tastes good.
Dünyayı Lezzet Dondurmaları ve Wimpy Burgerlerle kaplayacağım.
I'll cover the world in Tastee-Freez and Wimpy Burgers.
Gerçek lezzet.
Truly Scrumptious.
Bazı hayvanlar arasında ayaklar bir lezzet olarak görülür.
Feet are considered a delicacy among certain animals.
Zevkine göre lezzet katılmış bir aşk
Love flavoured to your whim
Lezzet katması için arasına soğan ve domates de dizilmiş, et kızarana dek defalarca çevrilmiş, suyu akmış.
These are meticulously selected cuts... impaled with onions and garlic for flavor... and turned over and over a bare flame... until the meat sizzles and the juices run out.
Gurmeler bunu olağanüstü lezzet olarak tanımlar.
Gourmets regard it as an exceptional delicacy.
Tütünün acılığıyla heyecan verici lezzet deneyimini mahvedeceksin.
You'll ruin an exciting taste experience with the bitterness of the tobacco.
Millet, öyleyse lezzet şöleninin tadını çıkaralım. Şimdi hep birlikte tatlımızı yiyelim!
Listen everyone, after milord has had his turn, you're all entitled to this offering!
Alışılmadık bir lezzet, öyle değil mi?
- It is an unusual taste, isn't it?
Lezzet önemsiz bir hal aldı, tat tamamen görmezden gelindi insanın ruhani zihni için bu ölüm yemeği kurtarıcı haline geldi.
Flavor became incidental, taste totally ignored, for the spiritual human mind became the savior in this meal of death.
Domuz pastırması lezzet katıyor.
Them pork bellies make it tasty.
Beş lezzet ağız tadını kaçırır.
The five flavours dull the taste
Harikulade, ilahi bir lezzet. Böyle yemekler yapabildiğin için seni kutsamalılar.
Magnificent, celestial they should canonize you for the way you cook.
Tek istediğimiz, onlara bir parça fikir ve lezzet vermek.
We just want to give them a hint, a taste, a soupcon.
Baştan çıkarıcı bir lezzet ısmarlayın... ve sinemanın entelektüel anlamını düşünün.
Take a tempting taste treat... and ponder the intellectual meaning of cinema.
İşin aslı, sen lezzet karışımı bir istiridyesin.
As a matter of fact, you're full of clam dip.
Özenle elde edilmiş bir lezzet.
It's a bit of an acquired taste, really.
" Özenle elde edilmiş bir lezzet.
" It's a bit of an acquired taste, really.
Yerel bir lezzet.
Local delicacy
Biraz lezzet vericilerden al. Yanına birkaç eşya al.
Get some seasoning.
Ama lezzet açısından, benim tercihim...
But for flavor, I prefer...
Kirsty, karmaşanda olgunluk, acılarında lezzet var.
Oh, Kirsty, so ripe in your confusion so lucious in your pain.
"Ben Vincent Thompson, dünyanın çedar peyniri şampiyonuyum Uluslar arası alanda 42 ülkeyle yarıştım ve çedar ödülümü lezzet, yapı, görünüm ve renge bağlı olarak kazandım."
I, Vincent Thompson, am the cheddar cheese champion of the world. In international competition, my cheddar won first prize based on flavor, texture, appearance, and color.
Sana beni hatırlatacak bir lezzet.
A taste to remember me by.
Onlara bu yaban ısırganlı pudingi hazırladım. Lezzet katması ve bağırsaklarını temizlemesi için de organik katkı maddeleri ilâve ettim.
I have just prepared this pudding with wild nettles and a few organic additives to make it delicious and purify the intestines.
Büyük bir Burger King, alışveriş merkezleri, binbir lezzet...
A big Burger King, shopping malls, 31 flavours...
Dünya'daki Hazar denizine ait bir lezzet.
A delicacy from the Caspian Sea on Earth.
Biraz saygı General, Buraya lezzet testi için gelmedim.
With all due respect I'm not here for a taste test.
Senin aldığın lezzetten farklı bir lezzet alıyorum ben.
This tastes different to me than to you.
Gerçekten asil bir lezzet.
For real royal flavor. "
Gerçekten asil bir lezzet.
That's real royal flavor.
Onur konuğum, Herr General Franze Otto Dietrich Düsseldorf'tan size özel bir lezzet.
For my honored guest, Herr General Franze-Otto Dietrich, a specialty from Düsseldorf :
Biraz lezzet versin.
Little flavor.
Ne yaptın? - Ben lezzet kattım.
~ I... added the delicious.
- Ama o sihirli lezzet, baba.
- No, it's magically delicious, Daddy.
Şuna bir bak, bir parça lezzet bak şuna, gerçek İngiliz koyunu. Bir bak...
Look at this bit of flavour, eh... look at this, real English mutton.
Büyülü bir lezzet.
Magically delicious.
"Büyülü lezzet!"
"Magically delicious!"
O müthiş Billy Crystal lezzet katmazsa tabi ki.
Unless that delightful Billy Crystal's involved.